5. Bölüm "İlk Dokunuş"

151K 2.6K 416
                                    

Gözlerim kapalıyken, havayı kokladım. Burası bizim ev kokmuyordu. Benim odam avon'dan son aldığım parfüm ve annemin yumuşatıcısı kokuyordu çünkü annem çamaşırlarımı benim balkonuma asıyordu. Ama burada bir kahvaltı kokusu vardı.

Gözlerimi açmadan, yattığım zemine dikkat kesildim. Ben yatağım taş gibiydi. Çarşafımın uç kısmını ayağımı sokmak için yırtmıştım fakat bu çarşaf deliksiz ve oldukça yumuşaktı, konforlu yatak, kalkmamamı gerektirecek kadar iyiydi.

Sonra bir anda aklıma dank etti. Koray'ın evindeydim! Burası da onun yatağıydı! 

Aniden havaya sıçradım. Yanımda Koray'ın olmaması hem içime biraz su serpmiş hem de biraz meraklandırmıştı. İçeriden çatal bıçak sesleri geliyordu. Koray'ın odasında aynadan kendime bakınca saçlarımın kuş yuvasına döndüğünü farkettim. 

Elimle düzeltmem iyice berbat etmişti ve ben lavabo nerede bilmiyordum. Büyük ihtimalle bu odanın dışındaydı ve amerikan mutfak olduğu için bu tiple Koray'a görünmeden gitmenin bir yolu yoktu. Mecburen kapıyı açtım ve yoğun bir kahve kokusuyla karşılaştım.

Kahve bu hayatta sevdiğim sayılı şeylerden biriydi. Ayrıca yumurta kokusu da geliyordu. "Uyandın mı al yanak?" diye bana takıldı Koray ve ona bakmama sebep oldu. 

Bilerek mi üstü çıplak dolaşıyordu?

"Günaydın." diye mırıldandım ve sesli bir şekilde kokuyu içime çektim. "Sen kahvaltı mı hazırlıyorsun?" diye sordum. "Oradan bakınca nasıl görünüyor?" dedi. Bir kere de dalga geçmese olmazdı sanki.  "Sen kahvaltı hazırlamasını bilir misin ki? Sen sadece bir dövüşçüsün." dedim sesime alay katarak. Bu çocuğun her konuda iyi olmasına dayanamazdım heralde.

"Dövüşçüler çoğu zaman kendi yemeklerini kendileri yaparlar." diye yanıtladı beni. "Bir dövüşçü neler yer?" diye sordum yanına yaklaşırken. Tavanın kulpunu yakaladı. Bir kaç kez salladı ve tabaka halinde pişmiş yumurtayı havaya sıçrattı, ters döndürdü ve yeniden tavadaki yerini almasını sağladı.

Hayretle onu izlemeye devam ettim. Tıpkı bir aşçı gibi yapmıştı bunu. Onda ilgimi çekecek çok şey vardı. "Sen ne yersen bende onu yiyorum." dedi gülerek. "Özel bir programın falan yok mu?" diye sordum. Bu çocuk tüm yasadışı işleri yapıp sıradan görünmeyi nasıl başarıyordu?

"Hiçbir şeyi planlayarak yapmam. O an içimden ne gelirse onu yaparım." 

"Annen baban kızmıyor mu ya??"

Başını geriye atarak güldü. Adem elması onu o kadar karizmatik gösteriyordu ki o an kendime itiraf ettim. Ondan etkilenmiştim. "Hiçbir zaman onları dinlemedim. Ben gencim Avşar. Hayat kırık bardaktaki suya benzer. Sen hayatını yaşasanda yaşamasanda biter."

"Bir felsefe yapmadığın eksikti."

Bana sıcacık bir gülümseme yolladı. Bu sırada Şule ve Utku odasından çıkmıştı. "Oha yemek." dedi Şule havayı koklayarak. Koray güzel bir masa hazırlamıştı gerçekten. Ciddi anlamda bir ara boş vaktimde onun yetenekli olmadığı bir konuyu araştıracaktım.

"Arkadaşlar moralinizi bozmak gibi olmasın ama bugün pazar." dedi Şule masum masum sırıtarak. "Eee?" dedi Utku. "School tomorrow, ehehe" yüzümüzü buruşturduk. Yarın okul vardı birde. "Ya Şule terket burayı moralim bozuldu." diye sızlandım. İştahım kaçmıştı.

Koray güldü. "Siz okulda gayet eğleniyor gibi görünüyorsunu ama." dedi. "Zaten amaç da o bebeksim, sadece öyle tadı çıkıyor." dedi Şule omletiyle cebelleşirken. "Koray tüm derslerim beş demiştin kopya verirsin heralde?" dedim,öyle olmasını umarak. Genelde hocalar beni kırk dörtten bırakıyordu da.

Aşk ve NefretWhere stories live. Discover now