ARKADAŞ

722 34 2
                                    

Okulun girişinde kenarda bir kız vardı broşür dağıtıyordu.Okulu tanıtım amaçlı olsa gerekti.Yanaştım "Bende bir tane alabilir miyim" dediğimde kızın tepkisine şaşırdım.Sarışın saçları beline kadar, ince kıvrımlı bedeni mavi-yeşil anlayamadığım gözlerle bi kahkaha atıp kartları arkadaki masaya bıraktı "Onların sana bir yardımı olmaz, ben senin ayaklı rehberin olayım" dedi ince tiz sesiyle bir kahkaha daha attı.Hemen beklemeden "Hira" dedim onun kadar içten olmasada gülümsedim."Bende Hilal bundan sonraki rehberin ve en iyi arkadaşın" dedi koluma girdi okula doğru yürümeye başladık.Hep beni mi bulurdu zıttım insanlar.Elena da böyleydi kıpır kıpır.

Kabalık ettiğimi farkeder etmez "Teşekkür ederim en yakın arkadaşım" dedim daha fazla gülümseyerek.

"Ne demek en yakın arkadaşım" dedi bi kahkaha daha attı aman Allahım ne çok gülüyordu bu kız böyle!

Etrafa bakınmaya başladım.Uzun yol yanlarda yeşillikler, fıskiyeler, ağaçlar ve ağaçların altında oturan çiftler vardı.En sonunda kapalı bi alana girdik kantin olamlıydı burası.Ne kadar ilkbahar havasıda olsa ben kansız bir insanım zaten esiyordu  bu da üşümeme yardım ediyordu.Burası dışarısı kadar kalabalık değildi.Az da olsa nefes alabilmiştim.Masalar grup şeklindeydi.2 grup oturuyordu aynanın yakınında tahmin edileceği üzere topuklu ayakkabalı, kuoförden gelmiş kızlar etraftaki erkekleri süzerek sürtükçe kahkalar kıkırdaşmalar yapıyordu.Diğer grupsa karanlıktı siyahlar piercingler hava uçuyordu.Öylece dalmış onları izlerken Hilal "Bir çaya nedersin?" dediğinde üşümeme engel olacaktı ve çayı severdim."Elbette"dedim çaylarımızı aldık içerken dışarı çıktık.Hilal biraz kendinden bahsetti aslında ikinci sınıf olmalıymış fakat bazı nedenlerden ötürü ilk sınıfı tekrar etmek zorunda kalmış.Zor olsa gerek tekrar aynı seneyi okumak.Hilalinde yardımıyla sonunda fakültenin başına geldik.

Sağolsun nasıl geçtiğini bile anlamadım oysa ki okul o kadar büyüktü ki okulun içinden servise binipte geldik fakülteye onun fakültesi ayrı olduğu için ayrılmak zorunda kaldı numarasını ve ardından sulu öpücüğünü bırakıp gitti.Kapıdan girip sınıfa ilerledim kapıdan girdiğimde çok kalabalık olmadığını farkedip rahatladım.Bazıları dikkatimi çekmişti yaşça büyük oldukları bariz belliydi.Bazılarıysa önceden tanışmış olmalıydı samimi sohbetlerinden kafalarını kaldırıp bana baktılar sonra iştahlı sohbetlerine geri dönüş yaptılar.Kendimi rahat bir yer ararken en arka cam kenarını boş gördüm hızlıca ilerledim kimsenin orayı kapacağı yoktu ya işte ben... hemen oturdum.Camdan dışarı izlemeye koyuldum.Hala sarılanlar, konuşanlar, koşuşturanlar vardı.Hiç mi durmazlardı ki yorulmazlardıı ki.Camdan dışarı dalmış bakarken.

"şşşşt"sesiyle masaya konan ele gözüm çarptı kafamı kaldırmamla sarışın hafiften uzun saçlı, baya uzun boylu açık mavi gözleri simsiyah vücudunu saran t-shirt giymiş yakışıklı bana seslenince gözümü açıp kendime geldim.Herkes bize bakıyordum."Derdin ne?"dediö bi an ne demiştim ben öyle ha benmi? 

Birden dudakları yukarı kıvrıldı beyaz dişlerini sergiledi anında gülümsemeyi kesip "Benim derdimi mi merak ediyorsun orası benim yerim oluyor eğer kalkarsan derdim merdim kalmaz" dedi öyle sinirlenmiştim ki o ne demekti öyle ellerimi sıraya koyup doğruldum ayağa kalktım, konuşmak için hafif kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım sandığımdan da uzun duruyordu."Geldiğimde rezerve ve ya üzerinde 'şu kişiye aittir.' yazısı falan yoktu." masayı işaret ederek oturdum.Meydan okurcasına daha da yayılarak "Kalkmaya da niyetim yok!" dedim.Bunları söylecek özgüveni kendimde bulmuştum sonunda.Hİç birşey demedi bakakalmıştı öylece.Etraftakilerden bazıları sırıtarak bazıları şaşırmışcasına bakıyordu.Şak diye yanıma oturdu etrafa bakarak bakışları dağıttı.Hafif döndüm bakmak için ama onun da bakışlarını yakaladağım an önüme döndüm.Öyle bir parfümü vardı ki çok şahane kokuyordu.Daha da yaklaştığını hissettim.O anda hoca girdi sınıfa birşeyler konuşmaya başladı ama aklımı veremedim ona bir türlü.Rahatsız olmuşçasına hafif kıpırdandım camı araladım.

Bu sefer daha yaklaştı "Sen kendini ne sanıyorsun?" dedi asıl o kendini ne sanıyordu ki durdum hiç birşey demedim fısıltıyla tekrardan yaklaşıp "Pısırık" dedi.Ters bir bakış attığımda yan yan gülümsüyordu.

Oh sonunda zil çalmıştı.Hemen toparlandım sınıftan çıktım koştur koştur yürümeye başladım nereye gittiğimi bile bilmiyordum.Biran durdum astımım tutmuştu.Bir banka oturdum etrafta kimsecikler yoktu çok sessizdi.Buna ihtiyacım vardı sanki şöyle bir bakındım.Fakültenin arka tarafındaydım boylu boyuna uzanan korudaydım.Her yer yeşillikti.Şahane bir görüntü vardı.Telefonun titremesiyle elime aldım baktım hilalden iki mesaj vardı.İlk mesaj 'Nerelerdesin' ikinci mesaj ise güldürmüştü.'Sakın bana kayboldum deme bunu kaldıramam rehberinim ne de olsa? :)' hemen kalktım mesaj çekip nerede olduğunu öğrendim.Onu buraya da çağırabilirdim ama buna hiç niyetim yoktu burasını ilk ben bulmuştum.Bencil değilimdir ama söz konusu burasıysa evet birazcık..

İlk AşkWhere stories live. Discover now