"Ali 55 otur."
"Eyvallah hocam," dedi Ali arka sıralarından elini sallayarak.
"Eyvallah ne be?" dedi Alev hoca yüzünü ekşiterek. "Matematik hocası olmanız Türkçe'den anlamayacağınız anlamına gelmiyor," dedi Ali.
Tüm sınıftan "Ooo" sesleri yükselirken bende kıkırdadım. Alev hocanın yüzü ekşirken kıkırdamam daha da arttı.
"Tamam susun," diyerek masaya vurdu. Ama bizim sınıf laftan anlar mı? Hoca susun dedikçe biz daha çok gülmeye başladık.
Nihayetinde susunca, "Nida," diye seslendi. İçimden Allah Allah nidaları yükselirken ayağa kalkmadan elimi kaldırdım.
"Kaç bekliyorsun?" dedi.
"Siz kaç verdiniz?" diye sordum. Sınıftan birkaç kişinin seslerini işittiğimde Alev hoca ses tonunu artırdı.
"85."
Gözlerim fal taşı gibi açılırken millet bana Justin Bieber onlara "Hi" demiş gibi baktı.
Justin Bieber'la ne alıp veremediğim var benim?
Her neyse. Devam edelim.
"Eyvallah hocam," dedim elimi indirerek. Aferin lan A Bey. Bir işe yaradın sonunda.
"Yalnız kağıdın tertemizdi. Nasıl bu kadar yüksek aldın?"
Ben de durur muyum? Hemen yapıştırdım cevabımı.
"Temizlik imandan gelir hocam. Kağıt o kadar güzeldi ki hele sorular bir içim su. Kirletmek istemedim sıranın üzerinde çözdüm soruları."
"İyi, sus," dedi. Gözlerimi devirdim.
Ardından hemen A'ya mesaj attım.
Nida: 85 aldım.
Birkaç dakika sonra cevap geldi.
A: 85 aldım 😎😎
Nida: Salladıklarım da tutmuş n'aber?
A: İyi sus.
Nida: Tamam gidiyorum.
A: Git
A: Git
A: Git
A: Gitme kal
A: Yalan söyledim.
Nida: Ne diyorsun be?
A: Sezen diyorum
A: Ne güzel değil mi?
A: Senin gibi.