1: "İlk görüş"

217K 3.6K 2K
                                    

Hayatımın cehennemi bu saatlerde başladı. buna başlangıç diyemem,bir nevi benim için sondu.
19 yaşındaki bir kız için hayat ne kadar zor olabilirdi?.

Babam iflastan kurtulmak için o çok önemli şirketini batırmamak için bir adama beni feda etti.Evet evet  tamda öyle oldu.benim karşılığında anlaşmışlar eğer ben o kişiyle evlenirsem babamın şirketi kurtarılacakmış. Adam para verecekmiş.

-Baba sen ne saçmalıyorsun sen nasıl benim karşılığım da biriyle anlaşırsın!.

-Yapmak zorundayım tıpkı senin kabul etmek zorunda olduğun gibi.

-Kabul etmeyeceğim ben tanımadığım biriyle asla evlenmem.

-Bak kızım sana söz veriyorum çok kısa bir evlilik olacak parayı en kısa zamanda ödeyeceğim.

En başta annem için bu teklifi kabul etmek zorunda kaldım.çünkü şirketimizin batması halinde her şeyimizi kaybedecektik.annem bu saatten sonra bu şaşalı,gösterişli lüks hayatı bırakıp, yaşayamazdı,alışmıştı bu zenginliğe.
Babamın da bu yaştan sonra zorluk çekmesini istemem.bu teklifi kabul ederken belki ondan nefret ettim,bu şirketi batırdığı için beni mecbur bıraktığı için,üstüme sorumluluk yüklediği için.

-Söz mü Beni almaya geleceğine söz ver.

-Söz kızım.

-En kısa zamanda.

-En kısa zamanda.

Evet şimdi ben gidiyorum,hiç bilmediğim bir yere ve hiç tanımadığım insanların yanına.
Şimdi ben ne yapacaktım tanımadığım biriyle evlenmek zorunda olduğuma mı yanayım,yoksa çekeceğim zorluklara mı?.
Bile bile gittim,babam bavulumu toplatıp elime verdi.ilk uçakla evleneceğim adamın yanına gidecektim.
Elime bir bilet sıkıştırdı ve sarıldı.

-Özür dilerim kızım.

Sarılıp sarılmamak konusunda kararsızdım elim havada asılı kalmıştı,yine de sarıldım.ben kin tutamazdım ki babama,aileme.

-Kendine iyi bak baba ilaçlarını içmeyi unutma.

Babam saçımı öpüp bana baktı.son kez bakmışçasına, ortada bilmediğim ne dolaplar dönüyordu?.sanki ölmeden önceki bir kaç saatimdi. bana acıyarak bakması beni şüphelendirmişti. babama sarılmayı bıraktıktan sonra annem geldi.büyük ihtimalle alışverişten dönmüştü. babama oldukça kızgındı.sadece sarıldı,ve saçımı okşadı.benden ne saklıyorlardı?.ikisinin bildiği bir şey vardı benim bilmediğim.

-Kendine iyi bak kızım mutlu ol.

Espriye vurdurarak,

-Ölecek miyimvyoksa,neden böyle acıklı konuşma yapıyorsunuz ki.sanki sizi son görüşüm.

-Seni geveze.
Dedi ağlayarak.

-Bu kadar dram yeter sevgili ailem.beni de ağlatacaksınız. neyse uçağı kaçıracağım gitmem gerek. 

İkisine kollarımı açıp sarıldıktan sonra bavulumu elime aldım.görüşürüz odam,güzel kokulu kış bahçem.Resim yaptığım teras katı,yoga yaptığım bahçe,piyano ve keman çaldığım müzik odası.güle güle ailem.

-Uçağı sakın kaçırma cimcimem mutlu ol.
Dedi babam ben giderken arkamdan.

Vedalaşmam gereken son bir şey kalmıştı oda sevgili köpeğim "Pofuduk"

-Pofuduk gel buraya.
Deyip yanıma çağırdım.

Köpeğim Koşarak yanıma geldi. sallanan dili ve ağzından akan salyalarla,
Başını okşayıp yanaklarını iki yandan sıktım.
Yerde bulduğum ağaç dalını tutup attım.

-Yakala!.

Yakalamak için giderken sallanan altın tüyleri çok güzel gözüküyordu.
Ne de olsa bir golden'dı.
Dalı getirip elime verdi.

-Seni götürmek için nelerimi vermezdim.keşke benimle gelsen.

Ama gelemezdi,belki sonradan yanıma aldırırım kim bilir?,
Uçağı kaçırmamalıydım,gitmem lazımdı.
Şoförümüz arabanın kapısını açtı arka koltuğa oturdum. bavulu bagaja koyduktan sonra arabayı çalıştırdı.
Annem ve babama son kez baktım kapıdan bana el sallıyorlardı.annem babamın göğsüne başını koymuş ağlıyordu.

Yeni bir hayata ilk adımlarımı atıyordum.yaşadığım şehir İzmir'den ayrılıp İstanbul'a gidiyordum.görüşürüz saat kulesi,Kadifekale ve daha pek çok şey.
Hava limanına geldiğimde bavulumu bagajdan alıp uçağa bindim.yol boyunca kulaklığımı takıp bulutları ve gökyüzünü izledim.bir saat sonra İstanbul'a iniş yaptık uçaktan inip çıkışa doğru yürüdüm.
Etrafa bakınırken,

-Beyza hanım,buyurun.
Dedi bir adam.

Arabanın kapısını açtı.sanırım beni alması için göndermişlerdi. hiçbir şey sormadan arabaya bindim.
Kafamı camdan çıkarıp etrafı izliyordum herkes bir telaş içindeydi bir koşuşturmaca hakimdi,şehrin gürültüsü,trafiği bitmek bilmiyordu.
Ama çok ihtişamlı bir yerdi deniz kenarındaki yoldan geçerken martı sesleri duyuluyordu.
Ben etrafı hayranlıkla izlerken araba durdu geldiğimizi anladım kapıdaki adamlar kapıyı açtı şoför arabayı içeriye park etti,bu kadar adamı olan birisi ya çok korkaktır yada çok düşmanı vardır.en kötüsü de kötü bir adamdır.Ya da oldukça havalı biri.peki ya bunlardan hangisiydi?.adam arabadan inip kapımı açtı,
Arabadan indiğimde ilk iş etrafa bakmak oldu burası şehir'den uzak bir yerdi büyük bir arazi üstüne kurulmuş büyük bir ev vardı.
Başka bir adam evin kapısında beni bekliyordu.

-Buyurun efendim.

Yanına gittiğimde bavulumu alıp kapıyı açtı.artık evin içindeydim.perdeler kapalı her yer karanlıktı.evde koyu renkler hakimdi.burada oturan birisinin kesin içi kararmış diyemeden edemedim.
Koridor'un sonundaki odaya geldiğimizde adam durdu.

-Şöyle geçin.
Dedi kapıyı göstererek.

Kapıyı açmak üzereyken içimden şunlar geçiyordu. umarım sandığım gibi biri değildir.
Kapıyı açtım ve direk masaya baktım arkaya dönük bir koltuk vardı ve burada oturan bir adam sadece saçını ve ensesini görebiliyordum.
kahverengi saçlara ve geniş bir omuza sahip olduğu belliydi.

BÖLÜM SONU...

Yorumlarınız görüşleriniz oylarınız eleştirileriniz benim için önemli lütfen yorum yapmayı ve bölümleri beğenmeyi unutmayın :)

  Karakterler kurgu olup gerçek hayatı yansıtmamaktır,yorumlarınızı seviyeli ve küfürsüz yapmaya özen göstermenizi ve dikkat etmenizi rica ederim.

Saygı ve sevgilerimle yazarınız...

Zor MafyaWhere stories live. Discover now