Bölüm 2 ✿

1.5K 144 288
                                    

Petra, kendisine acımasızca verilen cevap karşısında sadece iri gözlerini anlamsızca kırpıştırabildi. Bakışlarına iradesizce yerleşen o hayal kırıklığını gizlemeye çalışırken kenardan kendisini izleyen patronunun ona son derece büyük bir sinirle bakmasıyla kendini toparlamaya başlamıştı. Tüm hissettiği kötü ve karmakarışık duygulara rağmen zoraki bir gülümseme takındı, kendisine kabaca gitmesini söyleyen o yakışıklı genç ise suratına dahi bakmamayı tercih ediyordu. Levi, en sonunda oluşan o garip ve uzun sessizliği bozacak bir şey yapmıştı; yavaşça cebindeki bembeyaz mendili çıkardı, masayı büyük bir titizlik içinde sildi. Bu, gergin ortama az da olsa neşe ve renk katmıştı. Bunu fırsat bilen sarışın, Armin, olayları düzeltmek için harika bir fırsat yakaladığını hemen fark etti ve biraz da abartarak durumu toplamak adına gülmeye başladı -Petra bu gülüşün olayların üstünü kapatmak için olduğunu anlamayacak kadar saf değildi-. Eren de çok geçmeden daha da abartarak ona katılmıştı. Buna rağmen Levi, korkutucu ama aslında hangi duyguyu barındırdığı pek de belli olmayan gözlerini iki arkadaşı arasında tiksinircesine gezdirdi.

"Ben beyaz sıcak çikolata alacağım o zaman," dedi sarışın çocuk, gülmeleri kesilir kesilmez konuyu değiştirmek için bir hamle yaptığında. Ne kadar kibar ve düşünceli birisi olduğu ses tonundan bile anlaşılıyordu. Sevimli bir gülümseme eşliğinde yanındaki iki gence baktı. "Ya siz?"

Eren, ses tonunu hafifçe yükselterek neşeli bir şekilde, "Ben de sıcak çikolata istiyorum ama benimki klasik olsun!" dedi. Ama Levi'ın daha da ürkünçleşen bakışları üzerine bir beyefendi olmak için çabalamıştı. Az önceki gür sesi şimdi annesi tarafından azarlanmış küçük bir çocuk gibi çıkıyordu. "Lütfen, ben de bir sıcak çikolata alabilir miyim?"

"İki tane sıcak çikolata..." dedi Petra. Sessizce mırıldanmış ve kelimeleri not alırken uzatarak söylemişti ama bunun farkında bile değildi. Aslında neşesi yerine bile gelmişti. Not almayı bitirdikten sonra, kahverengi gözlerini Levi'a dikti. O  ise büyük bir ısrarla masadaki kusurları temizlemeye çalışıyordu. Onlar pislik değil, kalitesiz ahşap masaların boyanmasıyla altta kalmış çürük izleriydi. "Peki ya siz, bir şey ister misiniz?"

Levi, huysuzca, "Tch, çok pis." diye mırıldandı. "Su."

Petra, son gelen siparişi de deftere yazdı ve kafede yeni çalışmaya başlamış siyah saçlı çocuğun yanına gitti. Kendisinden küçük ve biraz da acemi olduğu için ona yardım etmeye çalışıyordu. Siparişleri tane tane söylerken, patronunun bakışlarını bir kez daha üzerinde hissetti. Bu rahatsız edici his yüzünden yeni çalışanın yanından olması gerektiğinden daha çabuk ayrılmıştı, başka bir masanın siparişlerini almak üzere hızlı adımlarla kafede ilerledi. Kararsız öğrenci grubu, yaklaşık beş dakikayı aşkın bir süre Petra'yı ayakta bekletseler de en sonunda siparişlerini vermişlerdi -hepsi bitki çayı söylemişti, bitki çayı sevmeyen biri olarak hayal kırıklığına uğramıştı-. Petra, yeni gelen siparişleri yine iş arkadaşına iletirken Arminlerin siparişinin hazır olduğunu gördü ve biraz gurursuzca biraz da heyecanlı bir şekilde tepsiyi kaptı. Bu şekilde yanlarına giderse herkes kesin bir şeyler olduğunu anlarlardı, özellikle o en zeki olanları Armin.

Jean, "Bu heyecan da neyin nesi?" dese de Petra çoktan cevap vermemeyi seçerek onun yanından ayrılmıştı. Jean, tek kaşını şüpheyle kaldırarak yeni çıkan siparişleri diğer masaya doğru götürmeye başladı - ona dalga geçme amacıyla at suratlı deseler de herkesin kabul etmesi gereken bir şey vardı, o da Jean'ın gerçekten yakışıklı olduğuydu-.

Petra, olabildiğince dikkatli ve sakin bir şekilde masa 11'e gitti. Sıcak çikolataları masaya bırakırken gülümsemeyi ihmal etmemişti. Bardağı ve cam şişedeki suyu bıraktığında ise ufak bir hayal kırıklığı daha yaşadı çünkü siparişin sahibi masada oturmuyordu. İstemsiz bir şekilde gözleri hızlı hızlı etrafı taradı. Kısa bir gencin temizlik görevlisini sıkıştırdığını gördüğünde ise gözleri irileşti. 

Impossible (Levi x Petra)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin