Bölüm 3 ✿

1.3K 152 294
                                    

Mikasa, ellerini kaşe kabanının cebine attı ve bordo renkli yün atkısıyla bakıştı. Dışarıdan bakan bir insan onun oldukça boş bakışları olduğunu düşünebilirdi ama sadece yanılmış olurdu. Bakışlarında gizlediği duygu, zorlasanız kolayca ortaya çıkabilirdi. Yalan söyledim, kolayca ortaya çıkmazdı dedi Petra. Kimseyi böyle kandırmamalıyım.

"Hafta sonlarını seviyorum," diyerek mırıldandı kısa saçlı kız, tek odak noktası asla çıkarmadığı o atkıydı. Yavaşça tek elini cebinden çıkarmış, yumuşacık atkının üzerinde gezdirmişti. "Özellikle de bu günü." 

Petra, bu cevap karşısında şaşırmış gibi yapmak için hafifçe başını eğdi ve kendi kendine mırıldanarak, "Eren ile buluşacağın için seviyorsun ama neyse, bunu bilmiyormuş gibi yapacağım." dedi. "Şimdi siz ikiniz takılacaksınız ve ben yalnız başıma kalacağım. Ne kadar da güzel."

"Kuvvetle muhtemel."

"Bu kadar açık sözlü olmak zorunda mısın?" omuzlarını düşürdü bakır rengi saçlara sahip kız. Her zaman neşeyle parıldayan gözleri bu sefer sıkıldığını belli etmek istercesine aynı Mikasa gibi boş bakıyordu. "Beni neden getirdin ki yanında?"

Mikasa, düz bir ses tonuyla konuşarak, "Normalde yalnız kalırdın," dedi. "Ama şansına Eren yanına bir arkadaşını daha getiriyor. Evde işsiz gibi yatacağına biraz dış dünya ile tanış istedim."

"Ah, bana bunu gerçekten sen mi söylüyorsun? Eve gelince yaptığın tek işin sırt çantanı fırlattıktan sonra uyuyana kadar yatakta yatmak olduğunun farkındasın, değil mi?" Petra, açıklama istediğini belli etmek için tek kaşını kaldırdı ve bakışlarını nihayet yakın arkadaşına çevirdi. "Eren'in arkadaşını başından almamı istiyorsun değil mi? Açık konuş. Seni tanıyorum."

"Asıl amacım Eren ile yalnız kalmak için o çocuğu başımızdan almanı sağlamak, evet." dedi hiç çekinmeden. Onlar çok yakın arkadaştı ve böyle işlerin aralarında sorun yaratacağını düşünmüyordu. Ayrıca yaptığı kötü bir şey miydi, hadi ama? Herkes hoşlandığı çocuk ile yalnız kalmak isterdi sonuçta. "Kim bilir, belki yeni bir arkadaşın olmuş olur?"

Bunun üzerine kimlerin gelebileceğini düşünmeye başladı Petra. O kadar çok seçenek vardı ki: Armin, Jean, Reiner, Bertholdt, Connie... Eğer bunlar arasından biri gelecekse bu kişi Armin olmalıydı. Oldukça kültürlü ve kibar olan bu çocuk ile vakit geçirmek kesinlikle eğlenceli olurdu ve onu daha yakından tanımak istemiyor da değildi. Aslında Jean da kötü bir seçenek değildi, onu severdi ve ikisi iş arkadaşıydı; bu sebeple diğerleriyle kuracağı muhabbetten çok daha fazla konuşacak konuları vardı. Biraz işimden yakınmak belki bana iyi gelir.

Buluşacakları yere nihayet geldiklerinde bir adet arkası dönük sinirli Eren görmeyi ikisi de beklemiyordu elbet. Bilirsiniz, Eren her şeye her zaman geç kalan taraf olmuştur çünkü. Eğer buluşmak için akşam altıda anlaştıysanız, Eren akşam altı buçukta banyoya girer. Eğer öğlen on ikide buluşacaksanız birde uyanır, ikide banyoya girer ve üçte buluşma yerine gelir.

"Eren, erken gelmişsin!"

Bu şaşkınlık olayını ilk üstünden atan beklenildiği gibi Mikasa olmuştu. Adımlarını hızlandırarak yakışıklı çocuğun omzuna elini koydu ve kendisine dönmesini sağladı. Sanki ikisi baş başa buluşmaya gelmiş de Petra'yı evde bırakmış gibi davranıyordu. Aksi halde Petra'yı o kadar insanın arasında bırakarak orada tek Eren varmış gibi davranmasının başka bir açıklaması olamazdı. Mikasa için Eren denilince akan sular dururdu.

Zümrüt yeşili gözleri olan çocuk, Eren, onlara doğru döndüğünde yüzündeki sinirli ifade biraz olsun yumuşama gösterdi. Zaten yanındaki kişinin görünmesiyle neden onun buraya erken geldiğini açıklamak zorunda bile kalmamıştı. Eh, ilk defa bir işe yaradı diye içinden geçirdi Eren.

Impossible (Levi x Petra)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant