Bölüm 19 ✿

894 95 96
                                    

Levi, elindeki gazeteyi durgun bir şekilde okurken Petra'nın çalıştığı kafede oturmaya devam etti. Eren ile saçma sapan bir sebepten buluşmuşlardı ama Levi, buraya gelmeyi bilerek istemişti -Eren'i çağıran kendisi değilmiş gibi davranması da cabasıydı-. O günden beridir Petra ile daha az görüşebilmişti ve bu durum canını sıkmıyor değildi, kabullenemese de Petra'nın eksikliğini son günlerde açıkça hissetmeye başlamıştı. Birbirlerine attıkları günlük birkaç sohbet mesajı bu eksikliği gideremiyordu. Levi, onu anlamlandıramadığı bir şekilde fazlasıyla görmek istiyordu -daha önce hiç böyle düşüncelere sahip olmamıştı-. Bir yandan da istemiyordu çünkü onu gördükçe kendisini tuhaf hissediyordu, bir şeyler değişmiş gibiydi. Ona baktıkça duygularını sorguluyordu Levi. Belki de hayatında ilk defa böylesine kararsız ama mutlu hissetmişti. Hepsi kendisi için büyük adımlardı.

"Yani?" diye homurdandı Eren, sıkılmış bir biçimde oturduğu rahatsız koltuğa yayılarak. Her zamanki tercihi olan sıcak çikolatasını yudumlamıştı ve bakışlarıyla Petra'yı arayan Levi'ı izliyordu işsiz gibi -temel olarak zaten şu anda tek işi buydu-. Yüzünde koskoca bir sırıtış belirdi dayak yiyeceğini bile bile. "Levi?"

"Tch," diyerek klasik ağız sesini çıkardı Levi. Ardından elindeki gazeteyi kıvırıp Eren'in yeni tıraş olduğundan apaçık ortada duran ensesine sertçe vurdu uyarı niteliğinde. "Benimle saygılı konuş. Ayrıca indir o ayağını, iğrenç velet."

Eren, bacaklarını aralayarak oturmayı bıraktı ve yediği gazete vuruşunun etkisiyle kıpkırmızı olmuş ensesini ovuşturdu sessiz bir küfür ederek. Telefonunu eline aldı ve Mikasa'nın mesajını beklemeye başladı ancak telefonuna gelen tek bildirim Jean'in sahte hesaplar açarak kendisine gönderdiği küfürlü mesajlardı. Jean, tam yolun karşısına açılmış yeni kafede çalışıyordu. Üstelik Petra'yı da buraya aldırtmak gibi bir düşüncesi vardı, bu kafenin patronu çok iyi birisiydi. Petra, bunu sıcak karşılardı. Eren mesaja bakarak somurttu ve telefonu masaya koydu, Jean ile daha sonra ilgilenebilirdi. Zaten bugün Jean ile de buluşması gerekiyordu. Aman ne harika. Kendime daha kaliteli ve eğlenceli arkadaşlar bulmalıyım. 

"Levi," dedi fark ettiği şeyle beraber ciddi bir ses tonuyla. Bakışlarına tuhaf bir hırs gelmişti. Üstelik her harfi belirgin bir şekilde söylemişti, Eren'in ciddi olduğu nadir anlardan birisiydi. Sıcak çikolatasını masanın üstünde duran telefonunun yanına bıraktı. "Temizlikçiyi mi kesiyorsun?"

"Ne?" dedi Levi, az kalsın reddetmek için Petra'ya baktığını ağzından kaçıracaktı. Neyse ki Levi dikkatli bir insandı -sanırım-. "Hayır."

"Sürekli..." Eren iyice sırıttı. Temizlikçi ve Petra yan yana durup sohbet ediyordu. Eren'in amacı Levi'ı Petra konusunda kıstırmaktı. "Sürekli temizlikçi ve Petra'nın olduğu yere baktın da ben de ona bakıyorsundur diye düşünmüşüm. Anlaşılan Petra'ya bakıyormuşsun. Yanılmışım."

"Temizlikçinin elindeki Windex'e bakıyordum."

"Temizlikçinin elinde Windex yok, Levi."

"Hayır, bakmıyorum. Kes sesini," omuzlarını kaldırdı Levi. "Velet."

"Haklısın," dedi Eren, ona oyun oynayacaktı. "Petra'ya neden bakasın ki? Bakmaman gayet doğal. Kim bakar ona?" Levi'ın yüz ifadesinin değişimine bakıp oyununa devam etti. "Sen ve Petra'ya bakmak? İmkansızlık abidesi."

"Neden?" dedi Levi, gözüne gölge yapan saçlarını çekerek. Anlaşılan Eren'in planı tıkırında gidiyordu. "Neden bakmayayım?"

"Çirkin, suratsız," Eren, bunları söylerken büyük bir üzüntü hissetse de devam etti. Petra tatlı ve iyi bir kızdı ona göre, sadece Levi'ın tepkisini merak ediyordu. "Ayrıca sinir bozucu."

"Sınıf arkadaşına böyle demen saçma," diyerek kestirip attı. Eren'in oyununu da anlamıştı ayrıca. "Ben seni arkadaşlarını önemseyen birisi sanıyordum. Tch."

"Ö-Öyleyim tabii!"

"Pek anlaşılmıyor, aptal oyunlarına Petra'yı alet etme. Neden beni sözlerinle sıkıştırmak istedin?"

"Sözlerimle sıkıştırmak mı?"

"Lanet soruma cevap ver," gazeteyi yerine bıraktı Levi. Eren'e düzgün otur demesine rağmen kendisi bacak bacak üstüne atmıştı ve sonrasında sorgu odasındaki bir polis misaliyle arkasına yaslanmıştı. "Eren."

"Hiç," dedi çekingen bir tavırla en sonunda. Yalan bulacak durumda değildi. Sıçıp batırdım. Mikasa beni gerçekten öldürecek. "Konuşalım istedim."

"Beni Petra konusunda kıstırmak mı istiyorsun? Sence ben bunu yiyecek kadar aptal mıyım? Beni kendinle karıştırma."

Eren başını eğdi ve susmayı tercih etti. Zaten bunlara ne gibi bir cevap verilebilirdi? Levi aslında haklı sayılırdı Eren'e göre. Stresli bir şekilde telefonunu aldı ve Jean'e mesaj atmaya başladı. Bu durumdan kurtulmak istiyordu yalnızca. Birkaç dakika bile geçmeden Levi'a telefonunu kaptırmıştı.

"Benimle konuşacaksan," dedi Levi, telefonu kendi yanındaki koltuğa koyarak. "Telefonunla oynama. Emzik emer gibi telefona bakıyorsun. Bu zamane gençleri amma da teknoloji bağımlısı. Annenin karnından telefonla çıktın sanki."

"Konuşmuyorsun ki benimle!"

"Adam akıllı konuşmuyorsun da ondan."

Eren, uzatmamaya karar vererek kendini kurtarmak adına bir hamle yaptı ve sağ elini kaldırdı garson çağırmak için. Bunu fark eden Petra hevesle gülümsemişti, hızlı adımlar atarak yanlarına geldi. Petra, sipariş defterini çıkartarak gülümsedi. Az da olsa Levi ile konuşmak hiç de fena olmazdı. Onu bugün görebildiği için mutluydu, tesadüf eseri gerçekleşen karşılaşmaları azaldıktan sonra onu bir hayli özlemişti. Kim bilir, diye geçirdi içinden. Belki o da beni görmek için buraya gelmiştir? Yoksa fazla mı hayal kuruyorum? Her neyse. Bunun gerçek olduğuna inanmaktan kimseye zarar gelmez.

"Ne istersiniz?"

"Su, lütfen," dedi hemen Eren gülümseyerek. "Ya sen ne istersin, Levi?"

"Ben..." Levi, göz ucuyla Petra'ya baktı. Sanki onun için buraya gelmediğini kanıtlarcasına bir bakıştı bu fakat tam olarak onu görmek için bu buluşma mekanını seçmişti. "Bilmiyorum."

"Menü getireyim mi?"

Levi, sessizce başıyla onay verdi ve önüne gelen kafe menüsünü karıştırdı. Menüdekilere bakmaktan çok Petra'ya bakıyordu gizli gizli. Sayfanın sonuna gelmesine rağmen ısrarla çevirmeye çalıştı. Anlayamamıştı sayfanın sonuna geldiğini Petra'ya baktığı için.

"Levi, Petra'yı kesmeyi bırak da şu menüye bak."

Impossible (Levi x Petra)Where stories live. Discover now