8

4.8K 271 30
                                    

Multimedia:  Lily

Brandon*

Onu sevmiyorum.

Onu sevmeyeceğim.

Onun şu an Jason'ın göğsünde yatmasını umursamıyorum.

Amelia'nın şu an anlattıklarının onunla alakalı olan kısmıyla ilgilenmiyorum.

Onu istemiyorum.

Wendy'nin ayağa kalkıp bağırmasıyla düşünceleri bölünmüştü.

"YETER!"

"AMELIA! Bunların ne kadar ağır olduğunun farkında mısın? Annemin benim için kendini feda ettiğini ne kadar da kolay söylüyorsun! Hem bunun gerçek olduğunu nereden bileceğim? Eğer gerçekse, böyle bir vicdan azabıyla ne kadar yaşayabileceğimi düşünüyorsun! SEN NE SÖYLEDİĞİNİN FARKINDA BİLE DEĞİLSİN! SEN, SEN-"

Gözlerinin önünde Wendy yere yığılırken korkudan hiçbir şey yapamamıştı. Jason onu kafası yere çarpmadan tuttu ve odasına doğru yürümeye başladı. Peşinden gitmek istiyordu.

Hayır. Onunla ilgilenmemem gerek.

Dayanamayarak Jason'ın peşinden aşağıya indi. Üzerinde ki deri montu oda da ki koltuklardan birine bıraktı ve Jason'ın Wendy'yi yatağa yatırmasına yardım etti.

"Brandon... Burada kalmak zorunda değilsin,"

Jason, onu düşünüyormuş gibi söylediği fakat aslında hemen buradan defolup gitmesini istediğini oldukça belli eden bir ses tonuyla konuşmuştu. 

"Hayır, iyi olduğundan emin olmak istiyorum."

Cidden bunu mu söylemiştim? Hemde onun gelecekteki sevgilisine! 

Yatağın başından ayrılıp, koltuğa oturmuştu. Jason, Wendy'nin saçlarını okşuyordu.

Brandon, Wendy'nin gözlerini oynattığını gördüğünde, montunu alarak yukarı çıktı. Onun başında beklediğini görmesini istemiyordu. Onu yanlış anlayabilirdi. Başka şeyler düşünebilirdi. Belki, belki sadece onu önemsediği için mutlu olurdu. Ama Brandon çoktan evden çıkmıştı. Onun gittiğini bile fark eden olmamıştı zaten. Amelia şu evde yatan çocukla ilgileniyordu ve Alexander ise kızına bundan sonra nasıl davranması gerektiğini düşünüyordu. Ona birçok yalan söylemişti. Wendy kendine geldiğinde daha çok sinirlenecekti. 

Onun sinirlenip, yine bayılma olasılığı olmasını neden düşünüyorum? Sevgilisi yanında ve onu sakinleştirecektir. Amelia anlatmaya başladığında elini tutarak sakinleştirdiği gibi. 

Brandon, evine geri dönmeye karar vererek arabayı daha hızlı kullandı. Lily'ye ilk ihaneti değildi, son da olmayacaktı. Lily onu her zaman affederdi. Aralarında bir ilişki ya da platonik aşk durumu yoktu. Sadece, Lily, ölen kardeşinin yerine koyarak seviyordu Brandon'ı. Her ne kadar kızsa, tehdit etse veya öldürmeye çalışsada, ona tek bir zarar gelmesine izin vermiyordu. Brandon binanın önüne geldiğinde kapıda duran Lily'yi gördü ve gülümsedi. Lily de gülüyordu. Bu kadar çabuk yumuşayacağını tahmin etmemişti. En azından bağırmasını bekliyordu. Arabadan indi ve yağan yağmurla ıslanmamak için kapının oraya koştu. Beraber içeri girerken Lily, Brandon'ın yağmurdan kaçmasını komik bulduğu için gülüyordu. 

"Eh, Brandon? Sıradanlıktan hoşlandığını bana bir kez daha belli ettin."

Brandon, üzerindeki montu çıkartıp yatağa atlarken Lily ile göz göze gelmemeye çalışıyordu.

"Imm, hoşlanmak?"

"Evet, şu kız. Wendy. Ondan hoşlanıyorsun. Normalde buraya tıktığım insanlara birkaç gün işkence etmeme izin verirsin ama sen onun burada bir saniye kalmasına bile dayanamadın."

Hayır! Ondan hoşlanmıyorum. Ondan Jason hoşlanıyor. Sevgilisi olan, Wendy'nin de aşık olduğu, Jason.

"Lily, saçmalıyorsun. Sıradanlıktan hoşlanmış olsaydım, şu an burada değil, onun yanında olurdum. Ondan nefret ediyorum. Bencil ve ukala bir kız. Söylediğin şey imkansız gibi bir şey. Şimdi uyumak istiyorum, Lil." 

Lily, Brandon'ı ıslanmış saçlarından öpüp odadan çıkarken gülümsüyordu.

Çünkü Brandon, konuşurken yüzünün kızardığını ve anlatırken telaşa kapıldığını fark etmemişti.

SoulOù les histoires vivent. Découvrez maintenant