15

4.1K 180 19
                                    

Multimedia: Göl Evi

Evde herkes onların tatiline hazırlık yaparken, Wendy koltuğunda uzanarak, yorgunluğunun bir an önce geçmesini umuyordu. O korkunç günü atlatalı bir hafta olmuştu ve hala etkisini üzerinde hissediyordu. Rüyasında karanlığa düşerken, çığlıklar içerisinde uyanıyordu. Brandon, kendi yatağını onun odasına almıştı. Wendy, çığlık atarak uyandığı her gece, onu sakinleştirenin Brandon olacağını bilerek uyuyordu. Güvende hissederek. Ve gerçekten de öyle oluyordu.

Wendy yanına yaklaşan Brandon'ı gördüğünde düşüncelerinden sıyrıldı ve ona gülümsedi.

"Hazırlıklar hakkında ne düşünüyorsun Wen?"

 "Daha nereye gittiğimizi bile bilmiyorum. Ayrıca Clariss gibi her şeyin düzenli olması konusunda takıntılı olan birisiyle tatile çıkacağım için, oldukça rahatım. Muhtemelen hiçbir şeyi unutmayacağız."

 Brandon'ın suratına kocaman bir gülümseme yerleşti.

 "Onu sadece bir haftadır tanıyorsun ve sanırım onu benden daha iyi anlattın."

“Ah, hayır. Sadece kelimelerle aram daha iyi,”

John ve Clariss yanlarına yaklaşırken gülümsüyorlardı. Amelia ve Alexander da ortalıkta gözükmüyordu. Wendy bu durumdan rahatsız olarak etrafı incelemeye başladı. Yukarıdan ya da aşağıdan da sesleri duyulmuyordu.

“Hey, John, babam nerede?”

“Vedalardan nefret ettiğini öğrendik Wendy.”

“Yoksa beni görmeden mi gittiler?”

“Wendy. Onlarında kendilerine özel planları var… Ve babanın senden ayrılması akşama kadar sürebilirdi. Uzun kucaklaşmalar, ağlayışlar. Lütfen, biraz rahatlar mısın?”

“Babamdan bahsediyorum! John, onu kaybedeceğimi ve bir daha göremeyeceğimi düşünerek, zifiri karanlıkta saatlerimi harcadım! Tam olarak ne bekliyorsun? Bu durumu olağan bir şekilde karşılayacağımı mı?”    

Clariss, John’u uzaklaştırırken ona sessizce bir şeyler söylüyordu. Brandon, Wendy’nin yüzünü ellerinin arasına aldı. Wendy nefesini kontrol etmeyi başardığında kafasını kaldırarak onun gözlerine odaklandı. Bu, ne olursa olsun, her zaman güvende hissettiren gözlere bakmak onu rahatlatıyordu.

“Brandon, daha yeni böyle bir şey atlattım. Ya onu bir daha göremezsem? Neden kimse bu ihtimali düşünmüyor?”

“Sakinleş. Onu tekrar göreceksin. Onları tekrar yaşamana izin vermeyeceğimi söylemiştim.”

Clariss tek başına geri dönüyordu. Suratı asıktı.

“Wendy, daha iyi misin?”

“Hayır değilim. Kendim üzüldüğüm yetmiyormuş gibi şimdi de etrafımdakileri incitmeye başladım. John nerede?”

“Dışarıdan alınması gereken birkaç şey vardı. Onları almaya gitti. Sana kızgın değil. O da tam tersi kendini suçluyordu. Böyle üzerine gelmemesi gerekirdi.”

“Sinirimi ondan çıkarmamam gerekirdi.”

Brandon ayağa kalkarak merdivenlere yöneldi.

SoulWhere stories live. Discover now