2. Bölüm

1.2K 404 1.5K
                                    


Sahile geldiğinde arabasının içinde bir süre durdu, hemen inmedi. Arayan kişinin kim olduğunu düşünmeye başladı. Aklından çıkmıyordu zaten.

Gerçekten korkuyordu. Ne yapabileceğini düşündü. Acaba Gizem'e anlatmalı mıydı ya da polise mi gitmeliydi? Polise gitmek biraz saçma olabilirdi. Herhangi biri telefonda dalga geçiyor, onu korkutmaya çalışıyor olabilirdi.

Arabadan inip kapıları kitledikten sonra sahilde yürümeye başladı. Temiz hava iyi gelmişti.

Sahilde yavaş yavaş yürürken gözleri ileride ki iki sevgiliye çarptı. Kızın ellerinde güller vardı. Muhtemelen sevgilisi almış olmalıydı. Çok mutlu görünüyorlardı.

Bade onlara bakarken aklına yine eskiler geldi. Onu ne kadar çok özlediğini hatırladı. Onu hem özlüyor hem de hâlâ seviyordu. 
Onu düşünerek ilerlemeye devam etti ve bir şey dikkatinden kaçmadı, sahil neden bu kadar sessizdi? Kalabalık değildi yani. Her neyse diyerek devam etti. Çantasından telefonunu çıkardı Gizem'i arayacaktı toplantı vardı sonuçta.

Tam Gizem'i arıyordu ki biri kendisini arkasından sıkı bir şekilde tuttu ve burnuna bir bez dayadı. Bade çırpınmaya başladı. Bu çırpınma ile birlikte elinde ki telefon yere düştü. Çığlık atmaya çalışıyor ama sesi çıkmıyordu.
Ne kadar çırpınsa da boştu. Bade çoktan bayılmıştı. Yere düşen telefondan sesler geliyordu. Gizem Bade'ye sesleniyor ama yanıt alamıyordu.

🌸🌸🌸

Bade gözlerini açtığında etraf çok karanlıktı. Neredeyim ben diye düşündü, yanında kimse yoktu. 

Ayağa kalkmaya çalıştı ama kalkamadı. Ellerinin ve ayaklarının bağlı olduğunu o an anladı. Bağırmak istedi ama bağıramadı. Çünkü ağzını bantlamışlardı.

Korkuyordu. Ne yapacağını bilemedi. O an telefonda kendisini arayıp hayatının tehlikede olduğunu söyleyen kişinin aslında dalga geçmediğini ve onu gerçekten de uyardığını anladı.

Şimdi ne yapmalıydı peki? Etraf çok karanlıktı ve Bade karanlıktan korkardı. Birilerinin gelmesini beklemekten başka çaresi yoktu.

Sağ tarafında ki kapı açıldı. Kapının açılmasıyla birlikte içeriye bir ışık sızdı. Bade'ni gözleri kamaştı. Demek ki hava daha kararmamıştı. Karanlık olan kendisinin bulunduğu odaydı sadece.

Bir adam girdi içeri. Uzun boylu, siyah gözleri, siyah saçları vardı. Yakışıklı denebilecek biriydi. Ama öyle biri neden kendisini kaçırsın ki?

"Merhaba. Neden burada olduğunu düşünüyorsun şimdi demi? Korkmana gerek yok. Ağzında ki bandı çıkaracağım ve sen bağırmayacaksın. Zaten bağırsan da burda kimse seni duymaz. Dediklerimi yaparsan hiçbir sorun çıkmaz."

Yakışıklı adam Bade'ye doğru ilerledi ve gözlerine derin derin baktı. Arkasından da bandı yavaş bir şekilde çıkardı.

Bade öksürerek,

"Sende kimsin, ne istiyorsun benden, ne yaptım ben sana?"

"Şşştt sakin ol güzelim. Senin muhatabın ben değilim. Evet seni ben kaçırdım ama bunu biri istediği için yaptım. Adını bile bilmem. Ben denileni yaptım. Sende burda uslu uslu oturacaksın."

"Dağ başında mıyız sen kimsin de beni kaçırıyorsun!"

"Hmm aslında bakarsan şu an tam da dağ başındayız."

"Ne, Nasıl?"

"Yapma böyle. Zeki birine benziyorsun. Çok fazla soru sorup benim canımı sıkma. Şimdi sana yiyecek bir şeyler getireceğim. Sonra da dediğim gibi uslu uslu oturacaksın. Anlaştık mı?"

EN GÜZEL GÜNAHWhere stories live. Discover now