'gelinim'

132 5 1
                                    

"Kızım can....."

"Bişey oldu. Ne oldu söyle Dünya teyze çıldıracam"

Dünya teyze cevap veremezken can'ın babası sözü aldı.

"Kızım can bıçaklanmış. Durumu şimdi iyi bizde ona kıyafet almaya gelmiştik. Istersen seni götürebiliriz."

Kafamı salladıktan sonra arabada dünya teyzeyi bekledim. Kısa bir süre sonra  gelince hızlı bir şekilde hastaneye gittik.

Hastaneye geldiğimizde poyrazı kapının önünde sigara içerken gördüm. Yüzü gözü yara içindeydi.

"Poyraz can nerde?"

"Gel yenge götüreyim seni. Normal odaya aldılar."

Poyrazı takip edip can'ın odasının önüne kadar geldik. Tüm cesaretimi toplayıp kapının kolunu aşağı indirdim. Can'ın anne ve babası beni yalnız bırakmıştı. Odaya girdiğimde can baygın bir şekilde yatıyordu. Bileğinde benden aldığı toka vardı. Bu yüzümde küçük bir tebessüme yol açtı. Onsuz naparım bilemiyordum. Bende arkasından giderdim heralde. Tokamı bile çıkarmamıştı bileğinden.

"Yüreği güzel adamım.."

Ellerim ellerindeyken kafamı elinin üstüne koydum.
Gözyaşlarım sessizce akarken can'ın sesini duydum.

"Ağlama sera'm.içimi parçalıyor o gözyaşların."

Hemen gözlerimi silip elinin üstünü öptüm.

"Canın yanıyor mu?"

"Sen geldin ya artık yanmıyo."

Ah be adam. Seni nasıl seviyorum bir bilsen. Aklım çıkmıştı can'a ulaşamayınca. Ona birşey olma düşüncesi bile beni delirtirken şimdi yorgun bir şekilde karşımda yatıyordu. Özlediğim kokusunu içime çektim. Odada her ne kadar hastane kokusu olsa da sevdiğimin kokusunu alabiliyordum.
Kapının tıklatılmasıyla can'ın anne ve babası, poyraz içeriye girmişti. Elimi çekmek istesemde Can buna müsade etmedi. Elimi daha sıkı tuttu.

"Daha iyi misin oğlum?"

"Benim ilacım,dermanım geldi baba. Nasıl iyi olmayım."

Utançla kafamı yere eğdim. Yanaklarımın kızardığına yemin edebilirdim. Benim utancımı can'ın sesi böldü.

"Sera bu babam salih."

Elimi salih amcaya uzatıp memnun olduğumu söyledim. Bana içten bir gülümseme yollarken aynı şekilde karşılık verdim.
Biraz daha can'ın yanında kaldıktan sonra ısrarla eve dönmemi söylemesi üzerine daha fazla itiraz etmeyip kabul ettim. Saat gecenin üçüne geliyordu. Can'a veda edip poyrazla bir taksiye binip eve doğru yola çıktık.

"Poyraz nasıl oldu bu?"

"Benim yüzümden oldu yenge. Biz emineyle telefonda konuşurken abisi yakaladı. Beni bir parka çağırdı. Biz kavga ederken can aradı. Açmadım ama ısrarla aramaya devam etti. Mecburen açtığımda ne yapıp edip yerimi öğrendi ve geldi. Emine'nin abisi bana bıçak çekti. Tam saplayacaktı ki can önüme atladı. Kalbinin tam altına isabet etmiş. Ama can yılmadı. O halde abisiyle kavga etmeye devam ettik. Sonunda polis arabası önümüzden geçerken korkup kaçtı bende ambulansı aradım. Bütün mesele bu. Kardeşim benim yüzümden o hastanede yatıyor. Hepsi benim suçum."

"Kendini suçlama poyraz. Can aynı durumda olsaydı sende önüne atlamazmıydın?"

"Tabiki. Hiç düşünmeden yapardım."

"O zaman kendini suçlama. Bak can iyi çok şükür. Bişey olmadı yanında biz varız."

Poyraz kendini suçlu hissediyordu ama yapacak bişey yoktu. Olan olmuştu. Aklıma emine gelince hemen poyraza döndüm.

SIZI Where stories live. Discover now