Bölüm Yirmi Yedi

4.6K 402 8
                                    

Her yeni bir karakter eklendiğinde cast'ı güncelliyorum. Merak edenler için haber vereyim dedim :)) 

 

  Tesisler, Regulus’un Odası…

  Nate, kapıyı çalmadan içeri girdi. Regulus, sinirli bakışlarla onu süzdü. ‘’Ne halt ettiğini sanıyorsun sen?’’

  Nate, onun bu sorusuna karşılık vermeden önce bir süre durdu ve ona bakmaya devam etti. Sonra kapıyı arkasından kapattı ve Regulus’a doğru yürüdü. ‘’Bazı şeyler duydum.’’

  ‘’Birazdan bir şeyler daha duyacaksın ve bunlar hiç hoş sözler olmayacak, Nathaniel.’’ dedi Regulus.

  Nate, Regulus’a doğru birkaç adım daha attı. İçeri girerkenki dik duruşunu kaybetti ve konuşurken sesi titredi. ‘’Regulus…’’ dedi. ‘’Kimim ben?’’

  Regulus, bir süre sert ifadesini bozmadı. Sonra yüzü yumuşadı ve eliyle Nate’in dağılmış koyu sarı saçlarını okşadı. ‘’Bir lütufsun, evlat.’’

  Nate, burnunu çekti ve onun elinden kurtularak bir adım geri gitti. ‘’Andrew ve Lex döndü. Hiç dönmeyeceklerini sanıyordum. Benim yüzümden… Neden döndüler? Ve ben kimim, Regulus?’’

  ‘’Bunları sana kim söyledi?’’ diye sordu Regulus.

  ‘’Colapatiron.’’ 

  ‘’O melek, her şeye burnunu sokmasa olmaz zaten.’’ diye hayıflandı.

  ‘’Bu benim soruma bir cevap değildi.’’ Nate, kendinden emin olmak ve güçlü durmak için çok çaba harcıyordu.

  Regulus tam ağzını açacakken, kapı tekrar açıldı. Sert bir şekilde. İçeri yirmiye yakın kadın girdi. Hepsi deli dilencileri andırıyordu. Nate ve Regulus söyleyecek söz bile bulamadılar. Yan yana geçip kadınların karşısında durdular. Nate, kemerinin arkasında duran gümüş bıçağı tuttu ama onu yerinden çıkarmadan beklemeye başladı.

  Kadınlardan biri, Layla Alexius, öne çıktı. Önüne düşen uzun kahverengi karmaşık saçını arkaya attı. ‘’Merhaba, Regulus.’’ dedi cırtlak bir ses tonuyla.

  ‘’Şehir’in Cadılarının benim mekanımda ne işi var?’’ Sesi fazlasıyla sakindi. Nate, Regulus’un gerçekten sakin olup olmadığını merak etti ama gözlerini cadılardan bir an bile ayırmadı.

   Dağınık saçlı cadı gözlerini Nate’e çevirdi. ‘’Çık dışarı.’’ Nate, kımıldamadı. Cadı, dişlerini sıktı ve gözlerini Nate’in boynuna kilitledi. Nefilim, elini bıçağından çekerek boynuna götürdü ve küçük bir hırıltılı çığlığın çıkışını engelleyemedi ve dizlerinin üzerine çöktü. Yaklaşık on saniye sonra Layla derin bir nefes alarak tekrar Nate’in gözlerine baktı. ‘’Çık dışarı.’’

  Nate, Regulus’a döndü. Regulus, hafifçe başıyla onayladı ve Nate, Layla’ya nefret dolu bakışlar atarak odadan çıktı. ‘’İstediğin her neyse alamayacağını biliyorsun, değil mi?’’ Grigorinin boyun damarları eskisinden çok daha belirgin duruyordu.

  Layla, gülümsedi ve duruşunu dikleştirerek ona cevap vermeye hazırlandı. Ama cümlesine başlayamadan odada küçük bir rüzgar esti. Regulus’un çalışma masasının üzerinde saçları yataktan yeni kalkmış kadar dağınık olan, koyu renk pelerinli bir adam belirdi. Tüm karamsar düşüncelerin yönetimi ondan ondaydı. Melek Colapatiron, sağ elinin tırnaklarına bakarak konuştu. ‘’Yine de kendilerine bu kadar güvenmeleri güzel bir şey, Regulus.’’

Kayıp Kanatlar: UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin