-12-

59 19 38
                                    

Ben geldiiim! Hadi bu bölüme güzel yorumlar yapın da yazar sınavlardan önce mutlu olsun.

***

Eşyalarımı hızlıca sırt çantama tıkıştırırken sürekli Güney'i düşünüyorum. Yaptıklarına anlam veremiyorum belki, ama beni seveceğini de düşünmüyorum. Burada birçok kız varken neden o kız ben olayım ki? Bir an elimde tişörtle durup doğruluyorum. Ya gerçekten o kız bensem, o zaman ne hissederdim? Kalbim hızlıca çarparken elimdeki tişörtü çantama koyuyorum. Kafamı iki yana sallıyorum. İçimdeki bu heyecan hissinin onunla bir ilgisinin olmadığına eminim. Sadece ilk defa böyle bir şey yaşadığım için kalbim böyle çarpıyor. Derin bir nefes alıp yutkunuyorum ve unuttuğum şeyler aklıma geliyor. Cesur'un yazdığı ve babamın yazdığı mektupları da kitaplarımın arasından çıkarıp çantama koyuyorum. Onları burada bırakamazdım. Biraz önce Cesur'un verdiği şeyleri de çantama koyduktan sonra eksik bir şeyimin kalmadığından emin oluyorum. Odama son kez göz gezdirirken içimi bir hüzün kaplıyor. Burada son kez bulunduğum gerçeği kalbimi sıkıştırıyor. Bir zamanlar yuvam olan bu yerin şu an beton yığınından ibaret olması gözlerimin dolmasına sebep oluyor. Kendime kızıyorum. Buranın verdiği güven hissi en az köşedeki yapay ağaç kadar sahte diyorum kendime. Gözlerimi hızlıca silip odadan çıkıyorum. Bir an durup Güney'in kapısına bakıyorum. Acaba onunla böyle olmayı özleyecek miyim diye düşünmeden edemiyorum. Sonra bunun bir öneminin olmadığına kanaat getiriyorum. Sonuçta o ve diğerleri NEM'in bana verdiği ailenin bir parçası ve ben onları gerçek aileme değişemem. Nihayet yürümeye başladığımda attığım her adımda buradan nefret etmem gerektiğini tekrarlıyorum, çünkü burası bir insanı ve sayısız hayali yok etmişti.

***

Kolumu görevliye okuttuktan sonra dışarıya çıkıyorum. Dün seçilenlerin ve hali hazırda generallik eğitimi alanların oluşturduğu kalabalığa karışıyorum. İnsanlar konuşup kaynaşırken onların arasında yalnız hissediyorum. Daha önce böyle hissettiğim olmamıştı. Her zaman yalnız olmayı seçmiştim, ama bu farklıydı. İyi bir nefer olma konusuna o kadar takıktım ki insanları görmüyordum bile. Şimdilerde nefer olmak önemsiz bir gaye gibi geliyor. Yaşadıklarım bana bir şey öğretmişti. Bir şeylere takıntı derecesinde bağlı olmak sizi diğer şeylerden mahrum bırakıyordu. Keşke eskiden de böyle düşünebilseydim diyorum kendi kendime. O zaman belki birkaç arkadaşım olurdu ve belki daha mutlu bir hayatım...

Dışarıda bekleyen kalabalığın arasına karışıyorum. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışıyorum. Sanki biri gözlerime bakarsa yapmayı planladığım şeyi fark edecekmiş gibi geliyor. Gergince boynumu kaşırken eski cesur kız nerelerde diye soruyorum kendime. Derin birkaç nefesle kendimi rahatlatmaya çalışıyorum.

"Gergin gibisin."

Bunu söyleyen Güney'den başkası değil. Elimi güneşe siper ederek gözlerimi deviriyorum.

"Sen de fazla ilgili gibisin." diyorum, ama sonra bu dediğimden dolayı pişman oluyorum. Dilim damağım kuruyuveriyor. Aklıma yine Cesur'un söyledikleri geliyor. Bildiğimi bilmemeli diyorum kendime.

"İstersen ilgilenmem."

"İstiyorum galiba." diyorum. Kaşlarını öyle mi der gibi kaldırıp yutkunuyor. Aklından ne geçtiğini merak ediyorum. Gözlerimi gözlerine kenetleyip zihnine dalmak istiyorum. Aniden içimde yeşeren onun hakkındaki merak duygusu beni ürpertiyor. Böyle olmamalı diyorum kendime.

"Öyle olsun." diyor. "Ama bu gerizekalılar arasında yalnız kalınca konuşacağın ilk kişi ben olacağım."

"Öyle bir şey olmayacak." diyorum. Çünkü bugün buradaki son günüm.

NEFERWhere stories live. Discover now