Bölüm 55

2K 182 59
                                    


——————-
"Melike, ben senin buradan sağ salim gitmen için elimden geleni yapıyorum ama sen işimi imkânsız hale getiriyorsun. Bana biraz olsun yardımcı ol ve bu esaretini bitirmeme izin ver" diye sinirle konuşunca kaşları çatılma sırası bendeydi.
"Yavaş! Ben burada esir değilim. Kendi isteğimle kalıyorum şimdilik. İntikamımı aldım ama o tarafa gitmeye yüzüm yok" dedim ama sonlara doğru sesim düşmüştü. "Ama ben istediğim zaman buradan ayrılırım kimse de bir şey yapamaz ancak arkamdan bakarsınız"
"Kendine çok güveniyorsun bakıyorum"
"Ancak bakarsın zaten sarı çiyan, dünyanın en zorlu şartlarında bile daima güçlü kalmayı becerebilen bir orduya mensup bi subaydım ben. Özgüven bizim göbek adımız seni gidi çıngıraklı yılan" dediğimde sinirle üstüme yürümeye başladı
"Sen kime yılan diyorsun? Senin o dilini kopartırım ben "
" Sarah, yerine dön."
"Aynen, sahibinin yanına dön yoksa sana kızıp yemek vermez" dediğimde ikisi de oldukları yerde sinirden kıpkırmızı kesildiler
"Melike haddi-"
"Asena haydi beni odama ah pardon zindanıma götür" deyip konuşmasını bitirmesine izin vermeden kapıya yöneldim. Koridorda yürürken Asena koşar adımlarla yanıma geldi.
"Yavaş kız, yetişemiyorum sana bu ne hız?"
"Farkında değilim hızlı yürüdüğümün"
"Melike, bir şey soracam. Abime çok ters gitmiyor musun? Yani çok sertsin ona karşı hiç açık kapı bırakmıyorsun. Açığı geçtim en ufak bir aralık bile bırakmıyorsun"
"İstesem de bırakamam artık. Senin abin açık bırakmam gereken tüm kapıları duvarlarla yer değiştirdi. Kardeşlerimin katilini affetmemi beklemiyorsun umarım?"
"Yani biliyorum ama şey yani hiç mi sevmedin onu? Yani sevsen affedersin diye düşünüyorum"
"Şu anda yaşamasının, nefes almasının sebebi onu sevmem zaten Asena ama sevgi her zaman yeterli olmuyor. Sevgi her pisliğin üstünü kapatmıyor maalesef"
"Hiç umut yok mu size dair? Abim orada ayrı yanıyor senin hasretinle sen burada ayrı yanıyorsun. Hiç mi ihtimal yok?"
"Bizim için daha doğrusu benim için bir ihtimal daha var o da ölmek. Ki bu ihtimal Alpaslan ile kavuşma ihtimalimizden daha yüksek bir ihtimal sana o kadarını söyleyeyim" odanın kapısına gelince durdum ve tam kapıyı açacağım sırada dönüp "bu arada yarın gece buradan gidiyorum, kendine iyi bak. Bir daha ne zaman görüşürüz bilmem"
"Nasıl gidiyorsun? Hakkında henüz bir karar verilmedi Melike. Eğer bir yolunu bulup kaçarsan ve yakalanırsan direk idam edilirsin biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum ama sen de şunu bil idam falan hiçbiri umurumda değil. Ve şunu bil ben istemediğim müddetçe yakalanmam. Ha bu arada o sarı çiyanı abinden uzak tut"
"Kıskanıyor musun abimi?"
"Evet hem de deli gibi kıskanıyorum"
"Ee niye kalıp savaşmıyorsun onun için?"
"Yapma Asena, biz o gemiyi çoktan kaçırdık. Neyse yemek zamanı gelmedi mi kızım? Acıktım ben" deyip odaya girmekten vazgeçip yemekhaneye yöneldik ve bu sefer de ben yine yemeğimi alıp boş bir yere geçip oturdum. Bir taraftan yemeğimi yerken diğer taraftan da düşüncelere dalmıştım. Acaba abimler ne yaptılar? Alperen ve Dicle'nin cenaze törenini yapıp gömmüşler miydi? Beni affederler miydi acaba gitsem yanlarına? Saçmalama kızım kim niye affetsin seni? Her şeyin sorumlusu, sebebi, kaynağı sensin. Affedilir ne yanın var? Sana güvenip senin güvendiğini içlerine aldılar onlar ama sen aşktan, sevdadan, kurduğun toz pembe hayallerden gerçeği görememişsin.

Ben öyle dalmışken elimde hissettiğim ağırlıkla elime baktım. Tam elimin üstünde beni dürten bir el vardı. O mu tutmuştu elimi? Hayır bu onun eli değildi. Kimdi o zaman bu elin sahibi? Tam başımı kaldırıp elin sahibi olan yabancıya baktığım anda o yabancı bir anda yanımdan hızla çekilince, çekene baktığımda çok sinirli şekilde adamı yumruklayan Alpaslan'ı gördüm. Biraz daha dövse adamı öldürecekti. Yerimden kalkıp yanına hızla gittim ve tam yumruk atacağı sırada kolunu tutunca öylece eli havada kaldı. Yavaş şekilde başını çevirip beni görünce geri çekildi ve kolumdan tutup arkasından çekiştirmeye başladı. Odamın kapısını açıp beni içeri çekti. Kapıyı kapatır kapatmaz sırtımı kapıya yaslanmış halde buldum. Onunda yüzü benim birkaç milim uzağımdaydı.
"Sen benimsin, sana kimse dokunamaz, kimse bakamaz, kimse hakkında hayal bile kuramaz Melike bunu anla artık" deyip beklemediğim bir şey yaptı ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi.

ORBİS-YENİ DÜNYA(TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now