13 "Kıskançlık"

41.2K 3.4K 725
                                    


Helin yutkunamadı...

Göğsü korkuyla inip kalkıyordu. Titreyen ellerini yavaşça kucağına koydu. Dolan gözlerini herkesten saklamak istedi.

Hiç kimsenin yüzüne bakmak gelmiyordu içinden. Hayatın bu kadar acımasız olduğuna inanamıyordu. Asla Cihat'ı istemiyordu!

Hem daha küçüktü... On dokuz yaşındaydı. Henüz okulu bitmemişti. Sadece bir yılı kalmıştı. Eğer şimdi bu evlilik işi olursa okuluna veda etmek zorunda kalacaktı!

"Sen ne diyorsun lan?!" Rizgar hiddetle ayağa kalktı. "Niye vereyim ben sana kız kardeşimi? Bunun için bir sebep yok! Berdel söz konusu bile olamaz!" Diye bağırdı.

Cihat en sonunda boğazını temizledi.

"Civan, aile büyüğü benim! Otur oturduğun yere, ben varken sana söz hakkı düşmez!"

Dicle Hanım korkuyla kızını kendine çekti. "Vermem kızımı kimseye!" Hızla başını iki yana salladı. "Öldürseler vermem!" Dedi.

Civan belinden silahı çıkardı.

"Kim ne derse desin; ben de bu evin oğluyum! En büyük olmak ise umrumda değil! Ben kız kardeşimi bu herife vermek istemiyorum! Hiçbir şekilde buna izin vermem!" Ardından silahı önündeki masaya bıraktı. "Eğer Kardelen'i almak istiyorsanız tek bir şartım var!" Cihat kardeşinin kolunu tuttu. "Helin'i Cihat'a vermeyi kabul edeceksiniz!"

Civan ağabeyinin nasıl bu olanları kabul ettiğini anlamıyordu. Aralarında geçen düşmanlıkta Rizgar'ın nasıl hırslı bir adam olduğunu görmüştü. Kız kardeşini de düşmanı gördüğü adama vermek istemiyordu. Cihat da her şeyi bilmesine rağmen hâlâ Kardelen'in rızası var diyordu!

Civan'ın tek amacı ağabeyini cezalandırmaktı. Bu evliliğe onay vermesine katlanamıyordu. Bu olacak iş değildi!

Cihat öfkeyle kardeşinin kolunu sıktı. "Kes sesini Civan, kes yoksa delireceğim!" Diye tısladı.

Helin korkuyla annesine sokuldu.

"Öyle şey olmaz! Biz buraya kız almaya geldik, kız vermeye değil!"

Peyman Bey'in sesi netti.

Civan alayla güldü. "Peki Peyman Bey, o zaman şu kapıdan çıkıp gidebilirsiniz. Bizde size verilecek kız yok!" Dedi.

Kardelen telaşla Rizgar'a bakıyordu. Adamın öfkelendiğini yumruğunu sıkmasından anlıyordu. Her an ağabeyine vurabilirdi. Her an delirip bu işi burada bitirebilirdi!

"Böyle bir şeye gerek yok!" Dedi kadın. "Biz Rizgar'la birbirimizi seviyoruz. Kardeşini ağabeyime vermeniz doğru olmaz. Onlar birbirini tanımıyor bile!" Diye itiraz etti.

O an Cihat'ın bakışları Helin'i buldu. Göz göze gelen iki genç sadece susup birbirine baktı.

Cihat'ın gözlerinde küçük bir öfke vardı. Tam olarak öfkelenmeyi beceremese bile kızgındı!

Kızgınlıktan ziyade kırgın...

Helin adamın gözlerinde gördüğü ateşle birlikte hemen bakışlarını kaçırdı. Yutkunamadığı için boğazı acıyordu. Kendini suçlu hissetse de yapacak bir şeyi yoktu.

Ah, ağabeyi gidip bu adamın kardeşini bulmuştu! Sanırım bu kaderin bir oyunuydu. Yüzünü bile görmek istemediği adam yine karşısındaydı. Kadın artık bıkmıştı.

"Kızımı kimseye vermem!"

Civan alayla gülümsedi. Bakışları Peyman Bey'i buldu.

"Senin bu oğlun var ya, benim kız kardeşimi kaçırdı! Sor kendisine, sor istersen! İtiraz edebilir mi? Siz kaçırılma yok sanıyorsunuz!" Adama yaklaştı. "Ben onların ikisini aynı evde yakaladım! O benden kaçıp, senin oğluna gitti! Oğlun kardeşimi kaçırdı, Antep'de ki evinize götürdü!"

KARDELENOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz