ardından

3.2K 238 70
                                    

Örümcek ağını çok yavaş örüyordu. Büyük bir özenle simetrik bir ağ oluşturuyordu hücrenin köşesinde. Sirius Black örümceğin dibinde oturmuş, altı bacaklı hayvanın evini yapmasını izliyordu. Minik bir sinek yarısı tamamlanmış ağa takıldığında Sirius'un ilgiyle bakan gözleri kırpıştı. Sineği kurtarmak istiyordu ama örümceğin mutlu mutlu yaptığı yuvayı bozmak istemedi.

Hayvan bacaklarını, çırpınmakta olan sineğe doğru ilerletirken Sirius hala izliyordu. İksir dersinde binlerce kez kullandığı bu böcekler nedense ona tuhaf geliyordu şimdi. Patiayak'a dönüşmesinin dışında sihir yapmadan tam on bir yıldır nefes alıyordu. Bir büyücü için büyük bir cezaydı bu ama bir gün bile geçmek bilmeyen vicdan azabı ile karşılaştırıldığında hiçbir şeydi.

Sirius Orion Black gibi mükemmel bir büyücünün Azkaban'da ömrünü çürütüyor olması en çok ruh emicileri sevindiriyordu. Sirius'un zihni yine hatıralarında kaybolmaya başladı ve SBD yılından anıları yakaladı.

Çok az öğrencinin aksine Sirius beşinci sınıftan inanılmaz keyif almıştı, arada tatsızlıklar olsa da...

**********************

Hogwarts treni yola çıkalı iki saati geçmişti. Tombul bir cadı yemek arabasını itiyor, uzun bir yazın ardından buluşan öğrenciler kopartmanlarda hasret gideriyor, birinci sınıflar hayranlıkla yolculuğun tadını çıkartıyorlardı.

Kopartmanlardan birinde sarı saçlı, şişko sayılabilecek genç bir çocuk oturuyordu. Karşısında ise biri epey dağınık, diğeri ise uzun siyah saçlı iki genç kafa kafaya vermiş, bir kitabı okuyor ve aynı anda tartışıyorlardı.

Peter Pettigrew gayet halinden memnun bir biçimde James Potter ve Sirius Black'in konuşmasını dinliyor, sınıf başkanı olan Remus'un ne zaman geleceği görmek için arada kopartmanın kapısını süzüyordu.

"Saçmalık." diye mırıldandı James. "Beyin isteyen Korkuluk ama bütün fikirleri o buluyor! Bana sorarsan beyin Dorothy'e lazım."

"Ona bakarsan Teneke Adam da en yufka yüreklisi ama kalp istiyor. Yazarın mesajı bu zaten, istedikleri şeye zaten sahip olmaları." dedi Sirius bilgiç bir tavırla.

James kafasını geriye çekip Sirius'a baktı. "Dostum, Dumbledore gibi konuştun." dedi ve kitabın eskimiş kenarlarına baktı. "Bu kitabı kaçıncı okuyuşun acaba?"

Sirius kitabı kapatıp kucağına bıraktı. Yeşil kapağın üzerindeki "OZ BÜYÜCÜSÜ" başlığına baktı gülümseyerek. "Yedi oldu sanırım bununla birlikte."

Önceki yıl, dördüncü sınıfta, Today Poison bu muggle kitabını ona doğum gününde hediye etmişti. Genç cadı safkan bir aileden gelmesine rağmen muggle edebiyatına büyük bir merak ve hayranlık duyuyordu. Bu kitapta onun hayatında okuduğu ilk muggle kitabıydı. Sekiz yaşındayken kitabı abisi ona, babasının haberi olmadan vermişti. Novem Poison evinin içinde muggle satırları dolaştığını hiç bilmemişti. Her ne kadar küçük yaşta suyun onu yani bir cadıyı kitaptaki gibi eriteceğine inansa da Oz Büyücüsü'nün Today için değeri büyüktü. Kasım ayında da bunu Sirius ile paylaşmaya karar vermiş, genç büyücüye doğum gününde kendi kitabını vermişti. Kitap özeldi. Sirius bunu biliyordu ve bu hediyenin kalbini sıcacık yapmasına engel olamıyordu.

Muggleların büyü anlayışları komik gelse de Sirius kitabı defalarca okumuş, Remus'un şaşkın ama çocuğunun yürümesi ile gurur duyan bir annenin eş bakışlarıyla ve James'in onun okumayı bilip bilmemesini sorgulamasıyla boğuşmuştu.

Şimdi ise James'in kitabın her cümlesinde mantık araması ile boğuşmaktaydı. "Bu aslan Gryffindor aslanı mı ki?"

Sirius, James'i cam kenarına doğru itikledi. James zıplamaya hazırlanan çikolata kurbağalardan biri alıp Sirius'a fırlattı. Sirius bir köpek edasıyla çikolatayı yakalayıp yerken güldü.

BLACK POISON //Sirius Black// AUOnde histórias criam vida. Descubra agora