gülerken

2K 120 60
                                    

Üç hafta süren bir ayrılıktan sonra Sirius Black yine Today Poison'a kavuşmuştu. Today'in geçirdiği ayna krizi rüyalarına bulaşmış, kabusa çevirmişti. August onu tekrar St.Mungo'dan çıkarabilmek için bunların sonlanmasını beklemişti.
Şimdi ise Today Poison, başı Sirius Black'in göğsüne yaslı halde koltukta oturuyor ve sakince salondaki insanları izliyordu. Sirius bu defa Today'in onu hatırlaması için beklememişti, şanslıydı ki sarışın cadı Black Malikanesi'ne adım attığında onu zaten hatırlıyordu.

Sirius onu annesinin rahatsız edici portresinin olduğu koridorda karşılanmıştı. Abisinin yanından hızlıca ayrılan Today kollarını heyecanla Sirius'un boynuna dolayıp ona sarılmıştı. Sirius onun aralarında geçen son konuşmayı hatırlamadığını "Yaşlandın mı sen?" diye sorunca anlamıştı. Parmaklarını Today'in sarı saçlarında dolaştıran Sirius "Dumbledore'dan gencim hala." demişti gülümseyerek. Today soru sorarcasına baksa da bir şey dememiş, gülümsemekle yetinmişti.

Sirius gitmesi gereken August'a bu sefer herhangi bir şey olursa hemen haber vereceğine söz verdikten sonra Today ile birlikte salona geçmiş ve daha önceden tanıştığı ama hatırlamadığı insanlarla tekrar tanıştırmıştı. O gün evde Sirius'un dışında birkaç kişi daha vardı. Molly Weasley, Tonks, Moody ve Mungus o gün Sirius'a eşlik edenler arasındaydı.

Today onlarla tekrar tanıştıktan sonra sanki her an kaybolabilirmiş gibi Sirius'un ilginin çemberine alındı. Aradaki kayıp olan on dört yıla rağmen o gün için Sirius Black ve Today Poison normal sayılabilirlerdi. Today Sirius'un şakalarına göz devirerek gülerken kafasında belirsiz olan bazı şeyleri sormayı ihmal etmiyordu. Sirius artık Today'in krizlerin tecrübe edindiği için vereceği cevapları her zamankinden dikkatli düşünüp söylüyordu.

Today, yara izinin mühürlendiği eli Sirius'un avucundayken karşısındaki adama tebessüm ederek baktı. Sirius ona Şahgaga'nın Kreacher'ı yemeye çalışmasını anlatmakla meşguldü. Parlaklığı Azkaban'nın karanlık bir hücresinde sönmüş olan gri gözlerinin çevresindeki minik çizgiler zamanın ne kadar çok geçtiği Today'e fısıldıyordu ama sarışın cadı fısıltıların arkasından gelebilecek gürültüden ürktüğü için kulaklarını tıkamaya çalışıyordu. Sirius'un siyah saçları her zaman hatırladığı bir zarafet ile alnına düşüyordu. Zihninde çorba gibi olmuş anıların hangisi en yenisiydi, hangisi en eskisiydi, o an için ayırt edemiyordu ama hiçbirinde Sirius Black bu kadar olgun değildi. Today kendi kendisine "Unuttum." diye düşündü. Bu düşünce biraz kalbini acıttı. Hangi insan sevdiğini unutabilirdi ki? Bu his yüzüne yansımış olacak ki Sirius konuşmayı kesip "Today?" diye seslendi. Today tepki vermeyip sessiz kalınca eliyle omzuna dokundu. Sarışın cadı uykudan uyanır gibi yeşil gözlerini irileştirerek Sirius'a baktı. "İyi misin, tatlım?" diye sordu Sirius.

"İyiyim." dedi Today. "Sadece... Seni unuttuğumu fark ettim."

Sirius, Today'in gerçekten üzgün gözüken yüzüne baktı. Uzun yıllar sonra sayılı olan her görüşmelerinde Today'in bu farkındalığı yaşamasını ve üzülmesini izlemek Sirius için zordu. O gece Today'in yanında olmadığı için belki de bininci kez pişman oldu. Today'in ellerini tutarak "Önemli değil." dedi rahatlaması için.

"Nasıl değil?" diye sordu Today hüzünlü bir gülümsemeyle.

"Bu, senin elinde olan bir şey değil."

"Biliyorum." İkili ele ele ama sessiz bir biçimde durdular bir süre. Sessizliği kıran Today oldu. "Yine de çok rahatsız edici."

"Farkında olmak mı?" diye sordu Sirius. Eskiden, kimi zaman Today'e sorduğu soruların cevabını o söylemeden kendi içinde tahmin ederdi. Ama şu an bunu yapamıyordu.

BLACK POISON //Sirius Black// AUजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें