söz verirken

1.4K 87 62
                                    

Sirius Black gergin bir ruh hali ile uzun koridorda dolanıp duruyordu. Gri gözleri Today'in olduğu odaya bakıyor, sarışın cadının herhangi bir tepki vermesini bekliyordu. Sirius bir kez daha odanın önünden geçerek Today'in hala yatağın dibinde yere oturmuş vaziyette dik dik duvara baktığını gördü.

İkizini gördükten sonra kendisini, gelecek olan patlamayı önlemek için odasına atan Today Poison'ın sihri, cadının hissettiklerine ve aklından geçenlere rağmen o kadar şiddetli bir zarar vermemişti. Today de, Grimmauld Meydanı da sağlamdı. Geçen sefer aynada yansımasını gördüğünde yaşadığı sarsıcı krizi, ikizini gerçekten görmüş olmasına rağmen yaşamamıştı. Fakat Today'in içinde bulunduğu odanın yine de birkaç asa hareketine ihtiyacı olacaktı. Eski kapı çatlamıştı. Yeşil ve gümüş rengiyle kaplı olan duvar yer yer kırılmış ve beyaz tozlarını zemine dökmüştü. Tavandaki gösterişli avize ise tutunduğu noktaların çoğunu bırakmış olarak sallanmaktaydı. Odanın penceresindeki camlar ise birbirinden koparak yerle buluşmuştu. Bütün bu karışıklık arasında Today Poison bacaklarını kendisine çekmiş, çenesini dizlerine yaslamış sessizce oturuyordu. Sirius yaklaşık iki saattir defalarca yaptığı gibi "Today?" diye seslendi cadıya ve yine herhangi bir yanıt alamadı.

Ellerini siyah saçlarından geçirdikten sonra koridoru geçip salona dönen Sirius, büyük tokmaklı saate baktı. Remus gönderdiği patronusu çoktan almış olmalıydı fakat hala gelmemişti. Arkadaşının görevde olduğunu tahmin eden Sirius doğru şeyi yapıp yapmadığını bir kere daha düşündü. June Poison'ı, Today'in hayatını karartan ölüm yiyeni gördüğünde aklından ilk geçen şey onu yakalamak ve hesap sormaktı. Öyle ki bunu yapmaya yeltendiğinde Today'in içinde bulunduğu odanın önünden hızlıca geçerken kırılan camın sesini duymasaydı, çoktan sokakta olmuş olacaktı. Fakat bu kırılma sesi eşliğinde Today'in mırıldanmalarını da duyduğunda içindeki intikam alma duygusu bir süre için boşluğa saklandı. Kendisini mantıklı düşünmesini sağlayacak tek insana haber verirken bulduğunda June Poison çoktan gitmişti. Sirius'un gümüş köpeği koşarak Remus Lupin'in yanına giderken Sirius da dakikalarca Today'in kendisine gelip konuşmasını bekledi.

Salondan çıkıp yine Today'in yanına döndüğünde cadının hala aynı pozisyonda sessizce durmaya devam ettiğini gördü ve sıkıntıyla iç çekti. Bir kez daha "Today?" diyerek şansını denerken Grimmauld Meydanı'nın kapısı çaldı ve gürültüye karşı bağırmaya başlayan Mrs. Black'in tablosunu yok sayarak kapıyı açmaya gitti.

Remus Lupin aralanan kapıdan içeri girdikten sonra "O olduğundan emin misin Sirius?" diye sordu hızlıca. Sirius kapıyı kapatırken "Evet, oydu." dedi sesindeki bastıramadığı öfkeyle. "Görevde miydin sen?" diye sordu arkadaşına geç gelme sebebini tahmin ederek. Remus uzun koridorda adımlarken "Evet, o yüzden hemen gelemedim." diye yanıtladı ve "Today gördü mü onu?" diye sordu arkadaşı adına endişelenerek.

Peşinden ilerleyen Sirius "Gördü."dedi mutsuz bir biçimde. "O andan beri tek kelime bile etmedi." diye açıkladı.

Remus, Today'in kriz anındaki tepkilerine alışmış biri olarak "Sadece konuşmayı mı kesti?" diye sordu şüpheyle.

"Odasını biraz yıkmış olabilir." dedi Sirius rahatsızca. Yürümeyi keserek "June'un peşine düşmem gerekirdi." diyerek içinde gizli kalan pişmanlığı arkadaşına iletti.

Remus onaylamayan bir bakış attı arkadaşına. "Azkaban'da tekrar dönmek için mi Sirius?" dedi azarlarcasına. "Doğru olanı yaptın Today ile kalmakla. Merak etme."

İki arkadaş sarışın cadının olduğu odaya geldiğinde birbirlerine baktı. Sirius, Today'in herhangi tepki vereceğini düşünmüyordu. Fakat Remus elinden gelen en tatlı sesiyle "Merhaba Today." dedi.

BLACK POISON //Sirius Black// AUWhere stories live. Discover now