BLACK POISON //Sirius Black// AU

birlikteyken

Today Poison'ın, Grimmauld Meydanı'nda geçirdiği yirmi birinci gündü. Kış bastırmış, yer yer havada süzülen kar taneleri evin asla açılmayan pencerelerine çarpıyordu. Noel zamanı yaklaşmıştı. Bu Sirius'un uzun yıllar sonra Today ile geçireceği ilk Noel' di. En azından Sirius Black, sarışın cadının Noel zamanında da burada olacağını umuyordu.

Today, burada geçirdiği süre boyunca, şifacısı olan abisinin tehlikeli bulacağı bir şey yaşamamış, başka bir deyişle sihri etrafındaki hiçbir şeye büyük bir zarar vermemişti. Bir iki defa yemek esnasında, hafızasının hareketlenmesiyle yamulmasına sebep olduğu Black ailesinin damgasının süslediği gümüş kadehlerden ise sadece Sirius'un haberi vardı. Hapis olduğu ve her gün biraz daha boğulduğunu hissettiği bu evde, Today'in varlığı siyah saçlı büyücüye güçlü bir dayanak oluyordu.

Sirius, özgür olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmuştu. Azkaban'dan sonraki kaçak hayatı her ne kadar yakalanma tehlikesi hep olsa da şu anki durumundan daha ferahlatıcıydı onun için. Sirius, eski koltukta sessizce oturan Today'e baktı. Bacaklarını kendine çekmiş, başını da dizlerine dayamıştı. Sarı saçları, kafasının üzerinde bir dağınık bir biçimde toplanmıştı. Şakağından boynuna uzanan yara izi net olarak gözüküyordu. Sirius, onu izlerken Today'in de tıpkı kendisi gibi hissedip etmediğini merak etti. Bunu normal şartlarda ona sorabilirdi fakat Today, dışarıya çıkmasının yasak olduğunu veya özgürlüğünün sınırlanmadığı günleri büyük olasılıkla hatırlamıyordu.

Cadının günler önce büyük bir heyecanla yazıp Sirius'a verdiği parşömen, o andan dört gün sonra toplantıdan sonra Dumbledore'a teslim edilmişti. Sirius, yaşlı profesör gitmeden önce parşömeni çıkartıp ona uzatmış ve "Bunu Today yazdı. Sana vermem için." demişti. Dumbledore yarım ay şeklindeki gözlüklerini uzun, yamuk burnunda geriye iterek yazılanları okumuştu. Sevgilisinin bir anda karaladığı ve sonrasında zihninden buhar olan bu satırlara anlam veremeyen Sirius, dikkatini Dumbledore'un yüzüne vermişti. Albus Dumbledore'un yüzünde kısa bir an için şaşkınlık ve ardında memnuniyet belirmişti. "Miss Poison ile konuşmam mümkün mü Sirius?" diye sormuştu sükunetle.

Sirius "Konuşabilirsin ama seni hatırlamıyor." demişti.

Dumbledore ince bir gülümsemeyle onaylamıştı. "Bu sorun değil."

"Tamam." diyen Sirius, toplantının yapıldığı odadan çıktı ve peşinden gelen ihtiyar öğretmenini Today'in toplantılar sırasında vakit geçirdiği Şahgaga'nın odasına götürmüştü.

Sarışın cadının yanına geldiklerinde, Today tatlı tatlı yastıklarda birini gagasıyla parçalamakta olan Şahgaga ile konuşuyordu. İçeri girenleri görünce susup bakmıştı.

O gün Sirius'un, Today'in zihninde bir yeri yoktu. Sirius, sabah nerede olduğunu bir türlü çözemeyen Today'i güç bir şekilde sakinleştirmişti. Sarışın cadı kaldığı odadan temkinli adımlarla çıkmıştı. İlk defa gördüğünü düşündüğü bu evin gelen tanıdık hissini içinde bastırdıktan sonra çıkış kapısını aramaya başlamıştı. Uyanan ve Today'i odada bulamayan Sirius'un ona seslendiğini duyduğunda ise olduğu yerde kalmıştı.

"Today?"diye seslenerek koridorları gezen Sirius, sarışın cadıyı bulunca "Buradasın! Kreacher seni kaçırdı sandım" demişti gülümseyerek. Fakat sıcak gülümsemesine karşılık almak yerine Today'in geri geri adımlayarak ondan uzaklaşmaya çalıştığını fark etmişti. "Today?" diyerek konuşmaya çalışmıştı ama sözlerinin devamı gelmemişti. Çünkü sarışın cadı kendisini en yakındaki odaya atıp kapıyı kapatmıştı. Bu hareketle, Sirius Today için tamamen yabancı olduğunu içi acıyarak anlamıştı.

Sevgilisi tarafından kavuştuklarından beri defalarca tanınmamış, unutulmuştu. Ama Today'in onu unutup, ondan korkması canını öncekilerden çok daha fazla yakmıştı. Birkaç dakika Sirius'un ayakları hareket etmemiş ve öylece yüzünde acı bir ifadeyle tabloların süslediği eski koridorda kalakalmıştı. Derin bir nefes alıp kendine az da olsa gelmeyi başardığında Today'in kendisini kapattığı odaya yaklaşmıştı. Nazik bir biçimde kapıya vurmuştu. Kapının arkasında duran ve nerede olduğunu hatırlamaya çalışan Today Poison irkilerek "Kimsin sen?" diye sormuştu.