(Öİ) 20. Bölüm

557 59 16
                                    

1,5 yıl sonra;

Ellerinizi gök yüzüne açın. Sizi yaratan tanrıya, size bahşettikleri için şükür edin. Çünkü elleri bağlı olanların kalbi kötülükle yanar.' der büyüklerimiz. Luhan da işte öyle bir kötülüğün kurbanı olmuş sevgili kardeşine bakıyordu. Chen evlendikten 1,5 yıl sonra nihayet Kore'ye ve baba evine dönmüştü. Fakat bu dönüş hiçte sanıldığı gibi değildi. Felaketler bunca yıl sonra geri dönmüş gibiydi.

    Luhan geçtiğimiz 1,5 yılda anne olmuştu. En azından fiziken anne sayılırdı. Delta oğlu henüz bir yaş üç aylık olmasına karşın dört beş yaşlarındaki bir çocuğun görünümüne kavuşmuştu bile. Deltalar erişkinliğe kadar çok hızlı büyüyorlardı. Alfa oğlu ise insanlara daha yakın özellikler gösteriyordu. Kendisi hala bebekti. Tıpkı insan bebekleri gibi yavaş yavaş büyüyecek normal kurt gelişiminden bile daha yavaş gelişecekti. Bu sevgili ufak oğlunun laneti gibiydi. Delta Han ve Alfa Hun Oh ailesinin yeni ve sevimli torunlarıydı. Ona aile sevgisini yaşatan tanrı kardeşini neredeyse görmezden gelmişti.

      Alfa Minseok'un geçmişte bir eşi vardı. Minseok'un ruh eşiydi. İnsanlara özgü bir hastalığa yakalanıp kurtulamayan eş ölmüştü ve Minseok uzun zaman boyunca bu acı ile yaşamıştı. Daha sonraları Chen ile tanışıp onu sevmişti fakat Minseok'un ilk eşi öldüğü için ne yazık ki artık çocuğu olmayacaktı. Chen Minseok onu mühürlemeden önce öğrenememişti bunu ne yazık ki. Geri dönene kadar Chen umutla her gün lanet hamilelik testlerini yapmış bazı günler Minseok'un omuzlarında ağlamıştı. Fakat Minseok ona tek bir kelime bile etmemişti. Artık geri dönme vakti gelirken yine böyle bir olay yaşanmış Minseok dayanamayarak bağıra çağıra itiraf etmişti herşeyi. Asıl mevzu ise Minseok'un görmek bile istemediği bir çocuğunun zaten olmasıydı.

      Wu Ailesi olan biteni duyunca Chen'i hemen geri getirip neredeyse eve hapisetmişlerdi. Minseok işini sağlama alıp Chen'i mühürlediği için eninde sonunda eşinin ona döneceğini bildiğinden sesini çıkarmıyordu. Chen ise içindeki yangınla savaşmak zorundaydı. Ayrıca bu uğurda yalnızdı. Ailesindeki kimse ona yardım eli uzatamıyordu. Luhan çok üzüntülü olan kardeşine destek olmak için iki Klan arasında mekik dokurken Chen ise aylar sonra artık eşinin yanında olması gerektiğine kanaat getirmişti. Ailesine konuyu açmış bu hüzünle yaşaması gerektiğini bildiğini ve ne olursa olsun ne eşini ne de koruma bekleyen bir çocuğu sokağa atamayacağını söylemişti.

      Chen'in Minseok'a şartı buydu. Eğer kendisinin geri dönmesini istiyorsa ona veremediği çocuk için kendi çocuğunu kabullenmek zorundaydı. Chen bir beta olduğu için bir başkasının çocuğunu benimsemek zor olmazdı. Minseok neredeyse ağlayarak Chen ile konuşmuş ve telefon görüşmeleri bittikten hemen sonra şu anda 6 yaşında olan oğlunu gönderdiği annanesini arayıp onu alacağını söylemişti. Kadın da bu duruma sevinmişti çünkü eşi ölmüştü ve kızının hatırasına düzgünce bakabilmek için ne kadar uğraşsada ona düzgün bir hayat verememişti. Çocuğu Minseok'un yeni eşinin istediğini öğrendiğinde tedirgin olsada yakında vaktinin dolacağını bildiğinden sesini çıkarmadı.

     Şu anda arabasında geri dönüş yolunda olan Chen ise Minseok ile bunu konuşuyordu.

"Çocuğu yollayacak mıymış?"

"Aradım Sevgilim. Çocuğu yolluyor."

"Ne kadar bencil bir adamsın sen. Eşini kaybettin diye çocuğundan nasıl vaz geçtin? Hiç mi vicdanın yok?"

"Yine kavga mı başlatıyorsun. Gel de yüz yüze konuşalım hayatım ne dersin?"

"Elimde olsa yüzüne bakmam Minseok."

"Ne var ki değil."

"Buna dua et."

"Bu söylediğini ne kadar yaptım biliyor musun? Geri geleceğini söylediğin günden beri bunu yapıyorum. Yokluğun nefes aldırmıyor."

Ölümcül İntikamWhere stories live. Discover now