3.

37.9K 2.1K 377
                                    

Yazım hataları varsa affola...iyi okumalar 💖

*

Aynadaki yansımama bakıp burukça gülümsedim. Üzerimde vücudumu sarmış krem renginde, ciddi bir elbise vardı. Uzun kolları, diz kapağımın altına biten etek boyu ve boynumu saran dantelleriyle gerçekten de fazla olgun ve dikkat çekici görünüyordum. Ensemde topladığım sarı saçlarımın birkaç tutamı yanaklarımdan dökülüyor, hafiften omzuma değiyordu. Portakal turuncusuna yakın farımı hafifçe sürmüş, tatlı bir dumanlı bakış yakalamıştım. Dudağımda yine şeftali tonlarında mat bir ruj vardı. Gerginlikten ölü beyaz olan tenime allık sürdüm. Aynadaki yansımam, içimdeki hezeyana karşın fazla heybetliydi.

Ellerim iki yandan belimi buldu. Kendimde bir kusur arar gibi aynadaki yansımamı süzdüm. Gözlerim parıl parıl parlayan tektaş yüzüğe değdiğinde kesik bir nefes aldım. Ne heveslerle taktığım, bir gün olsun çıkarmayı aklımdan bile geçirmediğim yüzüğü bu akşam çıkaracak, gerekirse Mirza'nın yüzüne fırlatacaktım. Gençliğin verdiği tecrübesizlik ve cahillik boynumda gerdanlık gibi asılıydı. Bundan sonra değil birini sevmek, güvenemezdim bile.

"Ekru, Hülya geldi kızım." annemin kapıdaki yansımasına bakıp acı acı güldüm. Başımı aşağı yukarı salladığımda annem bir terslik olduğunu sezmiş gibi içeriye girip kapıyı kapattı. "Ne oldu? Hiç mutlu değilsin sanki." Omzumun üstünden arkamda kalan anneme baktım. Bulanık gören gözlerimde ki doluluğu fark ettiği an annemin de gözleri doldu. Omuz silkip vücudumu tamamen anneme döndüm. "Nasıl olmuşum?" dedim boğuk, titrek bir sesle.

"Melek gibi olmuşsun, bu evden çıkıp gitmen bizi ne kadar üzecek tahmin bile edemezsin." Fısıltısı ruhuma bıçaklar sürdü. Tam şu an 'ömür boyu bu evden çıkmayacağım' demek geldi içimden. Tam şu an anneme başımdaki derdi anlatmak, üzerimdeki kıyafeti paramparça etmek istedim. "Kısmet, belki de gitmem." dedim sadece. Kaşları çatıldı. Yanağımdaki bir damla yaşa bakakaldığında yutkunup gülümsedi. "Bir şey saklıyorsun?" şüpheli sesi yelkenlerimi suya indirirken omuzlarım çöktü. Bu gece kocaman bir desteğe ihtiyacım vardı. Mahir abi ne yapacaktı bilmiyordum ama annemin desteğine, şefkatine hemen o saniye ihtiyaç duyacaktım. "Anne." diye söylendim kısık bir sesle. 'Yardım et' dedi tek bir bakışım. 'Bu gece ölmeme izin verme' der gibi yakındım anneme.

Annem dudaklarını araladığı sırada kapı çalınmaya zahmet etmeden açıldı. Hülya önce başını içeriye soktu. Gözleri kapının karşısında duran bizi bulduğunda düz bakışlarla üzerimi inceledi. Kısa bir an çatılan kaşları sanki çok iyi bir arkadaşmış gibi sahte bir şaşkınlıkla alnına kalktı.

"Muhteşem olmuşsun." dedi ifadesiz bir tavırla. Yüzümde cansız bir gülümseme ile "Gelsene." dedim. Olduğu ortam beni boğuyor, verdiği nefesi ciğerlerime almış olduğumu düşünmek beynime şişler sokuyordu. Başını sallayıp içeriye girdi. Elini uzatıp kapattığı kapı ardından bize yaklaşmasını izledim.

Beyaz bir boğazlı kazak giymiş, altına da iri kalçasını ve uzun bacaklarını gözler önüne serecek kadife bir İspanyol paça pantolon giymişti. Maşa yapıp sırtına döktüğü siyah saçları beline kadar uzanıyor, buğday teninde koyu bir makyaj göz kamaştırıyordu. Gerçekten de çok güzel bir kadındı. Uzun boyu giydiği topuklu ile daha da uzamış, göz alıcı bir çekicilik katmıştı.

"Sen ağladın mı yine, çocuk gibi?" içindeki gizli alayı sezinledim. Her şeyin son bulduğu o gün, kuyumcuda ağlarken Mirza'da böyle söylemişti. Başımı sağa sola sallayıp boğazımı temizledim. "Malum, iki hafta kaldı sadece. Yarın da gelinlik için dışarı çıkacakmışız. Son prova. İnsan duygulanıyor." Gözlerinden kısa bir an geçen kini gördüm. Yüzünde sahte bir tebessüm ile konuştu. "Çok sevindim. Eminim ki dünyanın en güzel düğünü olacak." Duygusuz, yüksek tabakadan çıkan sesi kalbime dokundu. Ben bu kadına nasıl yıllarca Mirza'yı anlatmıştım? Nasıl görmemiştim yüzünü? Bu kadar usta mıydı yoksa ben gerçekten de çok mu aptaldım?

HİSARALTI MAHALLESİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now