8.

32.7K 1.8K 258
                                    

Yazım hataları varsa mazur görün...yolculuk yapıyorum düzeltecek gücüm kalmadı...

İyi okumalar....muah💖

*
Yüzüme vuran şiddetli rüzgarla gözlerimi kıstım. Üzerimdeki ince hırkanın kollarını üşüyen parmaklarıma kadar çektikten sonra sıkı sıkı sarıldım kendime. Zihnimdeki fısıltıların gereksiz yükselen çığlıkları başımı ağrıtıyordu. Gözlerimde muhteşem bir uyku hasretliği vardı ancak rahat bir uyku çekemeyeceğimi çok iyi biliyordum. Kırk beş dakika ya da fazladan bir saat olmuştu Selvi'ye geleli. Amacım kızlara veda etmekti ancak tek kelime dahi edememiş, onların endişeli bakışlarına karşın sadece içli içli ağlamıştım. Sessizdim, o kadar sessizdim ki... içimde zelzeleler koparken dışarıya sakin gibi görünmek çok zordu. Çığlıklarım dudaklarıma kadar geliyordu ve ben dilimi dudaklarımın üzerine set niyetine kapatıyordum.

"Şu ruloyu da uzat, bitti elindeki." dedi Umay sessizce. Tam karşımdaki koltuğa bağdaş kurarak oturmuş, ellerini çenesine koyup beni izliyordu. Selvi ise benimle aynı kanepede oturuyor, elleri kucağında benden bir atak bekliyordu. Yavaşça yerinden doğrulduğunu ve orta sehpanın üzerine koyulmuş rulo tuvalet selpağına uzandığını gördüm. Gözlerim oluşturduğum sümüklü mendilden dağa sabitlendiğinde titrek, güçsüz bir nefes almakla ancak yetinebildim.

"Otobüsün kaçta?"Selvi'nin merak barındıran sesiyle başımı omzuma yatırıp onu izledim. "Akşam dokuzda."dedim pürüzlü sesimle. "Neler olduğunu anlatmayacak mısın peki? İki haftadır kimseyi görmekte istemiyorsun. Birden gitmek nereden çıktı? Niye ağlıyorsun Ekru? Konuşacak mısın?" Umay yerinde doğrulup ayaklarını koltuktan sarkıttı. Gözlerimdeki yenilgi ile hemen yanında oturduğum balkon kapısını işaret edip, "Kapatır mısın?" dedim. Başını sallayıp hızla kapıyı kapatmak için ayaklandı. O kapıyı kapatırken bende oturuşumu düzeltip derin bir nefes aldım.

"Anlatıyorum."dedim boğazımı temizleyip. Umay heyecanla hemen ayak ucuma otururken Selvi'nin onay veren bakışları ile konuşmaya başladım. "Beni seviyormuş." dedim utana sıkıla. Selvi, "Kim?" derken, Umay çoktan kimin olduğunu anlamış, "Sana demiştim işte, paranoyak oluyorum sonra. Buyur buradan yak....eee devam et hadi." dediğinde eli bacağımı dürtükleyince ters bir bakış atıp, "O işte, Mahir abi." dedim. Umay gözlerini devirip ayaklarını halının üstünde uzattı. Baygın gözleri Selvi'ye çevrildiğinde bıkkın bıkkın konuştu. "Hâlâ abi diyor, kızım adam seviyor seni. Mis gibi adam, atsana kapağı." sona doğru katılaşmış sesi beynimi hayrete düşürürken Selvi'ye döndüm. Gözlerindeki pırıltılarla Umay'a gülüyor, tatlı tatlı kıkırdıyordu. Ardından bana dönüp bozulmayan gülümsemesi ile söze girdi.

"Peki sen ne hissediyorsun? Zoruna giden ne oldu bu kadar ağladın cücük? İstemiyor musun Mahir abiyi? Bir dene en azından." Dudaklarımdan birden firar eden hıçkırıkla koltuktaki yastığı alıp yere fırlattım. "Beyefendi istemedi beni! Yok efendim beni kazandığı zaman kendi dünyasını kaybedecekmiş! Yok efendim ondan bu kadarmış! Yok efendim doğru demişim, sevdasını sırtlanmak istemiyormuş artık. Mahvetti beni, yüz üstü bıraktı. Babamın açtığı kapıya ihanet edemezmiş. Niye sevdin o zaman ayı!?" Çığlığım salonda duyulduğunda kızların şaşkın bakışlarına omuz silkerek karşılık verdim.

"Oha. Amacı ne? Seviyorum diyor sonra kendi mi istemiyor yani?" Selvi'nin anlam verememiş halime başımı sallayıp onayladım. "Sonra işte, ben buraya sizin yanınıza gelmek için evden çıktım ya. O da Hasibe teyzenin evinin duvarına yaslanıp beni bekliyor baktım ki. Hiç yüz vermeden yola çıktım. Allah şahit kalbim çok kırıldı. Gurur ne acı bir şeymiş. Sonra dedi konuşalım diye, olmuyormuş unutamıyormuş." Umay yerinde doğrulup dizleri üstüne durdu. Önüne dökülen saçlarını haşin bir edayla geriye attıktan sonra, "Allah, çok güzel bir şey bu! Eee sonra, çatlatma ne oldu? Öpüştünüz mü?" dediğinde içime oturan koca bir boşlukla başımı sağa sola salladım. "Diyorum ya kızım...ben ona dedim. Bana şimdi açıklama yapmazsan seni bir daha dinleyecek gücü kendimde bulamam diye. Arkasını dönüp gitti...bende unut beni gidiyorum bu şehirden falan dedim." gözümden bir damla yaş daha çeneme indi. Umay ve Selvi kasvetli bir nefes bıraktı ortaya. "Vay be! Ne olacak peki şimdi? İlla ki yüz yüze geleceksiniz." Selvi'nin söyledikleri ile başımı onaylamaz gibi salladım.

HİSARALTI MAHALLESİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now