6.

38.4K 2K 328
                                    

yazım hatalarım varsa affola, bitirir bitirmez yayımlamak istedim.

iyi okumalar, bol voteler🤭💖

*
Boğazımı sıkı bir el tutar gibi, parmakları enseme kadar uzanan bir katilin elindeymişim gibi titrekçe bıraktım nefesimi. Göğsümde muhteşem bir ağırlık, o ağırlığın içinde ise kocaman bir göçük vardı.

Ne halde olduğumu umursamadım. Mirza'nın kızgın yaydan fırlattığı her kelime sivri sivri etime battı. Bunca yıl, kalbimde taşıdığım insanın gerçek yüzü bu muydu? İstediğini alamadığında dişlerini çıkaran kuduz bir köpek gibi saldırmıştı. Gözlerindeki yenilginin var ettiği hırs, beni de sevgimi de görmezden gelecek kadar köreltmiş miydi gözünü?

Sokaktan eve nasıl girdim, odama nasıl çekilip kendimi yatağa attım hatırlamıyordum bile. Zihnim öylesine doluydu ki, kanlı bir leyle kapı açacak kadar zifiri geceler yaşıyordum. İçimdeki yıldırımları, göğü yaran şimşekleri bir ben görüyor, bir ben duyuyordum. Yaptığım yanlış seçimler ayaklarıma şimdilerde bağ oluyordu. Kalbimin amansız , yersiz bir insana atışı beni yaralıyordu. Bana kendisi ihanet etmişken, beni ihanetle suçluyordu. Bencildi, kötü kalpliydi ve dahası o kalbi seven bir insanı yok sayacak kadar değersizdim gözünde.

"Ekru, dışarıya çıkmak ister misin?" Selvi'nin ikna etmeye yatkın sesiyle gözlerimi ellerimden çekip beni dikkatle izleyen arkadaşlarıma baktım. Gözlerindeki sahici endişe ciğerimi buruşturmaya yetti. "Çıkacak halim yok." dedim fısıltıyla. Kulaklarımdaki basınçla gözlerimi sıkıca kapatıp dişlerimi sıktım. "Daha ne kadar kaçacaksın. İki gün oldu odaya kapanalı. Mahir abi utana sıkıla çıktı evden. Babasının yanına bile gelemiyor adam."  Umay tek kaşını kaldırmış benden bir cevap bekliyordu. Utançla küçüldüm.

Mahir abi o gün hiçbir şey olmamış gibi beni eve bırakıp gitmişti. Annem ve babam ne olduğunu ağzını tutamayan mahalle esnafından öğrenmiş, odama gelerek sıkı bir sorguya tabii tutmuşlardı. Her şeyi eksiksiz anlattığımdaysa evden şiddetle çıkmaya çalışan babam annemin zorlukla ikna edişi ile evde kalmıştı. Akşam yemek yememiştim. Mahir abinin eve gelmediğini kimse söylememişti ancak gece boyu bir kulağım hep kapıdaydı.

İki gün olmuştu, babasının nasıl olduğunu annemi arayarak öğreniyordu. Sanki benden kaçıyor, asla olmayacak bir şey için bile mahallelinin ağzına malzeme vermek istemiyordu. Küçük bir ihtimal bile, onunla adımın yan yana geçmesi bile gözünü karartmıştı. Mirza'nın yakasına yapışması, onun söylediği yersiz şeylerin nefreti beynimde dönüp durdu. Mahir abi, gerçekten de rahatsız olmuştu.

Yutkundum. Boğazımı delip geçecek kadar katı bir yutkunuştu bu. "Siz gördünüz mü hiç?" kısık sesimle birbirlerine baktılar. Umay omuz silkerken Selvi tekrar yüzüme baktı. "Caddede bir pansiyonda kalıyormuş diye duydum abimden. Mahir abi fazla katı böyle şeylerde. Yanındaki kıza laf edilmesi gururunu kırdı belli ki." Selvi'yi dikkatle dinledim. Mahir abiyle çok sık olmasa da konuşur, karşılaştıklarında selamlarını birbirlerinden eksik etmezlerdi. Abisi Gökhan sayesinde Mahir abiyi az da olsa tanırdı. Umay'sa Mahir abiyle en içli dışlı olanımızdı. Umay'ın abisi Vedat bir mahalle kavgasında ölmüştü altı sene önce. O sıralar Vedat abi, Mahir abi ve Mirza hep beraberdi. Şüphesiz Umay Mahir abiye ve Mirza'ya emanetti.

Mahir abi hakkında bir fikrim yoktu. Onu tanımıyordum. Olduğum hiçbir ortamda uzun süreli kalışları olmazdı. Bazen ben mi bir şey yaptım, bir yanlışım oldu derdim ancak bunları yapmış olmam için bile bir ortamı paylaşmış olmamız gerekirdi. Mahir abi, saçma bir şekilde benden kaçar gibi gelirdi.

"Bir şey söylemek istiyorum ama kızarsın." Umay'ın tereddüt dolu sesine şüphe ile baktım. Gözlerindeki kararsızlık benden beklediği tepkiyi dikkatle izliyordu. Gözlerimde ki merakı fark ettiğinde bakışlarını benden kaçırıp odamın bir köşesinde duran şövaleye sabitledi. Kuruyan dudakları dili yardımıyla ıslandı. "Mahir abi sana boş değilmiş gibi geliyor. Bak biliyorum, ihtimal vermiyorsun ama bu yaptığının başka açıklaması yok. Senin için Mirza abiye ihanet etti. Sırtından vurdu bir nevi, yeri geldi göğsünü gere gere çıktı karşısına. Sana söylenen kötü bir sözü kaldıramadı, hastanelik etti Mirza abiyi. İyi düşün Ekru, imkansız değil." Gözlerim şokla irileşirken yüzümde alaycı bir gülümseme doğdu. Gerçekten ihtimal vermiyordum çünkü imkansızdı. Mahir abi bir kız çocuğunu korumuştu sadece, emindim ki Selvi ya da Umay içinde aynısını yapardı.

HİSARALTI MAHALLESİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now