18

22.8K 1.3K 680
                                    

Yazım hataları varsa affola... İyi okumalar 💃

*

Acıyla soluklandım. Selvi'yi görmeye, dahası onunla aynı ortamda nefes almaya bile hazır hissetmiyordum kendimi. Aramıza giren bunca yıl...benden bu denli soğumasına, beni göz göre göre ölüme yollamasına neden olacak kadar acımasız mıydı? Oysa yolda birbirimizi görür, hiç konuşmasak bile bir tebessüm olsun verirdik birbirimize. Bunca yıl sonra yanımda onu görmek mutlu etmişti birkaç zaman öncesinde, şimdiyse ellerinde kanımla utanmadan sevdiğim insana sesleniyor, hala gözlerindeki aşkla ona bakıyordu.

Ne sanıyordu? Mahir tüm bu yaptıklarından sonra onu sevecek miydi?

" Canına mı susadın sen!" diyerek ayaklandı yanımdaki ulu varlığı. Adrenalini kanımın her damlasında hissettiğim anda oturduğum yerden zorlukla doğruldum. Selvi'deki gözlerim Mahir 'e dokunmak ister gibi yüzünü buldu. Çatılmış kaşları, kaskatı kesilmiş yüzü ile nefessiz halde Selvi' yi izliyordu. İçimdeki garip kaşıntıyla birlikte Mahir ile aramda olan boşluğu kapattım. Bedenimde hissettiğim sızılar dişlerime ince ince vurdu. Sanki o cam parçaları üzerine beni itmemişte, uzun tırnaklarını tenime batırmış gibiydi. Ellerini hissediyordum, Selvi beni öldürmeye çalışıyordu sanki hala.

"Özledim. Çok hemde." diyen ağlak sesle beynime koca bir yumruk yedim. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken hızlı adımlarla çoktan yanımıza varmış, ağır bakışlarıyla Mahir'den yanıt bekleyen kadından uzaklaşmak için bir adım olsun geriledim. Küçücük bedeni son zamanlarda hiç yemek yememişçesine zayıftı. Ölümden dönmüş gibiydi, aşkının acısı bu kadar kötü müydü?

"Gökhan, kardeşin yaşasın istiyorsan gel al buradan. Yoksa ben durmayacağım." dedi katı sesiyle. Gözleri kapıda donup kalmış kalabalıktaydı artık. Selvi onun tek bir bakışını dahi görmek ister gibi gözlerini kırpmıyor, ondan uzaklaştırılma korkusuyla yere sağlamca basıyordu." Ne yaptıysam senin için yaptım. Bizim için. "sonra doğru kısılan sesi bağrıma yük oldu. Onun aksine günlerdir beni bulmayan sesim, boğazımı kesiyordu.

" Gökhan! "diyerek birkez daha konuştu Mahir. Sesi bir öncekinden baskın, istediğini alacak kadarsa kudretliydi. Gökhan'ın seri adımlarını duydum. Gözlerim karşımdaki can yakan manzaradan ayrılıp sesin geldiği yöne çevrildi.

Gökhan bozuk bir yüz ifadesi ile ağır ağır geliyor, Umay ve diğer aile büyükleri ise onun ardından koşar gibi adımlar atıyordu. Bu kadar kalabalık, benim neden ölmek üzere olduğum gerçeğini inkara koşuyordu bugün. Acı dört yanıma dağıldı.

Umayla göz göze geldim o an. Attığı adım sekteye uğradı. Utançla kızaran beyaz yüzünü benden gizlemek ister gibi yüz çevirdi sonrasında. Bunu bana neden yapıyordu?

"Utanmadan nasıl gelebiliyorsunuz dibimizde kadar?''sorusuyla kesik bir nefes aldım. Annem elinde iki karton bardak ile koşar adımlarla geliyordu. Hemen arkasında babam hızlıca yürüyor, gerginliği yatıştırmak için kriz anını bekler gibi tetikte duruyordu. Karakolda, onca polisin içinde ne yaşayacaktık aklım almıyordu.

"Tamam Asiye teyze, yangına körükle gidiyorsun sen de. İfade için geldik yine, gideceğiz." dedi Gökhan, bir eliyle Selvi'nin bileğinden sıkıca tuttu. Selvi dalgınlığından sıyrıldığı anda ürkek bakışları beni buldu. Gözlerime attığı dikenli bakışları başıma binbir bela ördü. Nefessiz kaldım.

" Ben anlamam onu bunu! Koca emniyet, uzaklaşın bizden." diyerek tam yanımda duran annem karton bardaklardan birini önüme uzattı. Titreyen elim havalandı, sıcak bardağı parmaklarım arasında tuttum.

"Mahir, bir şey söyle!" dedi yine onca sözü, onca olanı hiçe sayıp. Sinirle soluklandım. Bakışlarım tekrar Mahir'in ezbere bildiğim yüzüne çıktığında alaylı bir ifadeyle Selvi'yi izlediğine şahit oldum. "Gökhan sana bir söz verdim, bize yaklaşırsa durmam dedim." deyişi kaşlarımı çattı. Gökhan'la pazarlık etmiş olması kanıma dokunurken hala ona acıyla bakan kadının varlığı taşıyamayacağım kadar ağır gelmeye başladı.

HİSARALTI MAHALLESİ (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now