11.

29.3K 1.7K 326
                                    

İyi okumalar. Yazım yanlışlarını düzeltmeye çalışıyorum gördükçe. 💗

*
"Yalandır." dedim keskin bir sesle. Soğuk hava bornozu aşıp bacaklarıma vururken içimde çok daha farklı bir yangın vardı. "Kızım vallahi ben Remziye'den duydum. Birkaç kere Mahir'le görmüşler Yaren'i." annemin titrek sesiyle söyledikleri zihnimi uyuştururken defalarca kez yutkundum. "Sen böyle bir şeye inanıyor musun peki?"dedim kırılmaya başlayan sesimle.

Annem gözlerini kaçırıp başındaki havluyu ellerinin arasında top yaptı. "Mahir'i oğlum gibi severim elbette... ama boşandığı kocasının hapiste olduğu bir kadının evine başka türlü neden gidersin anlamam. Hem...Yaren kocasından elalemin erkeklerinde gözü olduğundan boşanmadı mı e be kızım? Evine Mahir'den önce de giren çıkan varmış. Yani kendini satıyor diyor bizim kadınlar." deyip sustuğunda göz ucuyla tepkimi izledi. Gırtlağımdaki baskı sürekli artıyordu, gözlerimden akan yaşlar cabasıydı bir de.

"Evine mi gitmiş?" dedim son bir fısıltıyla. Duyduklarım kızgın şişler soktu tenime. Yanık kokusu burnuma buram buram dolarken omzum çöktü. "Görmüşler, elinde birkaç poşetle girmiş. Pınar var ya sizin Eylem'in annesi...hah işte o çıkana kadar beklemiş. Bir saate yakındır evde kalmış Mahir. Çıkarken de Yaren baya cıvık cıvık yolcu etmiş oğlanı. İnsanın aklına başka bir şey gelmiyor. " İnanmak istemeyen yanıma çoktan inanmış zihnim koca bir savaş açtı.

Yaren'in gözü dışardaydı. Kocası, internet üzerinden tanıştığı bir adamı iki yerinden bıçaklayıp hapse düşmüştü. Yaren de bunu fırsat bilip boşanma davası açmıştı ve mahkeme kocasının bir katil olduğunu göz önünde bulundurarak tek celsede boşamıştı. Birkaç defa daha evine giren çıkan yabancı erkeklerden söz edilmişti mahallede. Ama tanıdığımız hiçbir adamla adı da geçmemişti.

Rıza abi Mahir'den üç yaş büyüktü. Çok iyi arkadaş olmasalar da birbirlerinden selam sabahı esirgemediklerine uzaktan şahit olurdum. Mahir, Rıza abiye bunu yapmazdı. Mutlaka geçerli bir nedeni olmalıydı, mutlaka.

Ona gecenin kör vakti aşkımı itiraf etmiştim. Gözlerindeki sevinç içinde bulunduğumuz duruma çok tersti ancak onca insanın içinde beni kucağına almış, alnını alnıma dayayıp gözlerini sıkı sıkı kapatmıştı. "Beni mi seviyorsun?"demişti titrek bir fısıltıyla. Ağır ağır açılan gözleri, karşısındaki insanın ben olduğumu tartmak ister gibi yüzümün her yerinde dolaşmıştı. Başımı salladığımdaysa kocaman bir kahkaha atmış, çoktan başımıza toplanan kalabalığa dönüp "Duydunuz mu beni seviyor? Mahir Karaeski'yi seviyor. Benim onu sevdiğim gibi." deyip naralar atmıştı. Kalabalık umrunda olmamıştı, kimin ne duyduğunu takmamıştı. Beni sevdiğini, onu sevdiğimi cümle aleme duyurmuştu.

Şimdi böyle bir insanın, aşkına ihanet etmesi ne kadar mümkündü? Bana bu ihaneti, karşımda hüngür hüngür ağlayan insan asla yapmazdı. Ben onun için özeldim, öyle değil miydi?

"Sen düşünme şimdi bunları. Hay dilimi eşek arısı soksun. Vardır Mahir'in bir nedeni muhakkak."dedi annem. Gözlerindeki korkuyla yüzüme bakıyordu. Tek kelime edemedim. Doğru olamazdı, Mahir bunu bana asla yapmazdı ama şüpheye düşen bir tarafımda vardı işte! Daha bir ay öncesinde aldatılmış bir insan, kolay kolay güvenilir miydi birine? Kim benden Mahir'e güvenmemi bekleyebilirdi körü körüne?

"Hadi üzerini değiş uyu, ben de sana bir suyla uyku hapı getireyim."deyip ayaklandı. Söylediği hiçbir şeye itiraz edecek ruh halinde değildim. Bakışlarım annemin çıktığı kapıdan kopup, biraz uzağındaki şövalye de durdu. Gözümden kaynar bir damla yanağıma düştüğünda kalbimi eritti.

"Yalvarırım,"dedi kısık sesim. "Yalvarırım yalan olsun."diye devam etti aynı titreklikle. İhanete uğramak, tam ikinci kez.... üstelik bu sefer daha da acı verecek bir adam tarafından ihanete uğramak... aklımı kaçırmama sebep olacak kadar acımasızcaydı.

HİSARALTI MAHALLESİ (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin