0.8: "Bade?!"

2.6K 437 243
                                    


Mutlaka yorumlarınızı bırakmayı ve severseniz, devam etmesini istiyorsanız yıldızlamayı unutmayın. Keyifli okumalar 😘😘😘

3.GÖZ
Çıktığı duvarda rüzgar yüzüne tüm hırçınlığıyla vururken, gözlerini kapattı Elvin. Denizle birkaç dakika önce konuşunca kendini daha rahat hissetmişti çünkü anne ve babasının kavgasını dinlemek, sonunda o kavganın yengesinin ettiği laflar yüzünden kendisine gelmesi evden çıkmasına neden olmuştu.

Sabahın bu saatinde -kahvaltı için eve bir şeyler alıp bıraktıktan sonra üstünü değiştirmeden çıkmıştı- poğaçasını alıp buraya gelmişti. Denizle konuşmak onun üzerindeki kara bulutları bir nebze olsun dağıtmıştı, Aliyle Görkem'in yaptığı gerzeklikleri anlatınca keyfi yerine bir parça gelmişti. Bakışlarını duvardan sallanan ayaklarına dikti, keşke onlar da burada olsaydı diye içinden geçirirken...

-Buraya kadar tırmandın demek." Görmeyi beklemediği bir yüzü görünce suratını kaplayan şaşkınlık saniyeler içinde yerini gülümsemeye bıraktı. Savaş, duvara hızlı bir şekilde bir çıkıntıya basarak çıkarken, Elvin de ona yardımcı olmak için koluna dokunmuştu ama buna gerek bile yoktu. Adam hızla çıkmış, yanına oturmuştu zaten. "Burası benim gizli mekanım. Keşfetmişsin."

Kafasını dağıtacağı o mekanı bulmak için dolanıp eve geç döndüğü ve Kubilay'ın yüzüne okkalı tokadı attığı geceyi hatırlamışsınızdır herhalde? O gün bulmuştu burayı Elvin. Biraz uzakta deniz manzarasını görüyordu, arka sokaklarda kalan bir yer olsa da, o kadar huzur verici ve sessizdi ki, sabahın köründe kendisini rahatsız edecek biri olacağını da düşünmeden gelmişti kız.

-Evet. Geldiğimizde biraz dolanırken buldum, Antalya'da da vardı böyle kaçıp gittiğim bir yer." Güneş ışığı kirpiklerinde oynaştığı için gözlerini kıstı biraz ayaklarını gelişigüzel sallayarak.

-Neyden kaçıyorsun?" Savaş'ın sorusuyla bakışlarını onun yeşillerine çevirdi, içini bir kitap gibi okuyabilecek gücü vardı sanki. Bunun, ona bordo bereli olmasından doğan saygının yarattığı güç, olarak nitelendirdi.

-Gittiğin son görevde koluna ne oldu?" Sorunun sonunda ikisinin de bakışları adamın tişörtten gözüken, derin dikiş izini kapatan sargıya kaydığında dudakları arasından bir nefes saldı Savaş.

-Asu'nun dediği kadar zeki kızsın anlaşılan. Anlatılmaz, yaşanır diyorsun resmen." Gamzeleri belirdi Elvin'in, tek kaşını kaldırarak kendisine bakan adama başını salladı. Bir süre sessizce kaldıklarında, poğaçasını uzattı Elvin. Kopararak yemişti aslında ama yine de rahatsız olmasın diye hiç dokunmadığı kısmını önde uzattı. "Neli?"

-Zeytin." Dokunmadığı değil aksine kopardığı yerden ufak bir parça alıp ağzına attı Savaş. Elvin ise şaşırdı, şey.. Zeytinli kısım bile adama denk gelmişti! Normalde zeytinli poğaçalarda beş altı halka zeytini bulursanız şanslıydınız.

-Zevklisin de." Bunu bir iltifat gibi değil, sataşır gibi söylemişti ve Elvin poğaçadan attığı lokmayı çiğnerken, işaret parmağını bir şey söyleyeceği için dudaklarının önüne kapattı. Dilinde varsa birkaç kırıntının fışkırmaması için dikkatli bir şekilde konuştu.

-Bir bordodan bu sözleri duymak benim için şeref." Ağzında hiçbir yiyeceğin kalmadığına emin olduktan sonra yavaşça kalçasını kıvırarak vücudunu adama doğru çevirdi. "Sahi, sana çok teşekkür ederim Savaş ağabey." Savaş, nedenini sorarcasına yüzüne bakınca elleriyle bulundukları yeri gösterdi. "Şuan burada huzurla oturuyor olmamız sen ve senin gibilerin sayesinde. O şerefsizleri ülkeden püskürttüğünüz için. Her gece sizin için dua ediyorum." Bu cümleler pek duyduğu şeyler değildi, çünkü genelde en yakınları haricinde, askerlere duyulan minneti hep kalbinde hissederdi zaten, bireysel olarak sesli ve sık duymasına gerek de yoktu. Ama duymak hoşuna gitmişti.

Başka Bir DünyadaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin