↳Break up, two

1.3K 105 77
                                    

(Flashback)

Büyük olan, çocuklarını uyuttuktan sonra tekrar salona gelmiş ve koltukta oturan eşinin yanına oturarak başını omzuna koymuştu. Eşi, bir süre ona baktıktan sonra derin bir şekilde nefes alıp vermiş ve tekrar önüne dönmüştü.

İkisinin arasında büyük bir sessizlik oluşurken, küçük olan gerginliğini belli etmeye başlamıştı artık. Ellerine bakmıştı ilk olarak. Bir süre parmakları ile oynarken, yanında oturan bedenin sesini duyması ile beraber bakışlarını bu sefer ona doğru çevirmişti.

"Mingyu, bir sorun mu var?"

Küçük olan derin bir şekilde nefes alıp vermiş, bakışlarını büyüğün bakışlarından çekmişti tedirgin bir şekilde. Diyeceklerini nasıl açıklayacağını bilmiyordu bile. Tek yapabildiği susmak ve bakışlarını karşısında ona endişe ile bakan eşinden kaçırmak olmuştu.

Yapamazdı, çünkü bunu açıklarsa çocukların ve eşinin üzüleceğini biliyordu. 

Büyük olan, karşısındaki bedenin tepkilerine karşılık daha da endişelenmişti. Endişenin yanındaki şüphe duygusu içini yeyip bitirirken, nefes alıp vermiş ve uzanarak karşısındaki bedenin ellerini tutmuştu sıkı bir şekilde.

Ellerini tutması ile beraber küçük olan bir süre karşısında oturan eşine bakmıştı. Ellerini, eşinin elleri arasından çekmiş ve sessiz bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

"Wonwo..." demişti endişe dolu sesi ile. Tedirgin ve üzgün olduğu gözlerinden belli olurken bunları gizlemeye çalışıyordu hala. "Ben bir şey diyeceğim."

Büyük olan tüm dikkatini karşısındaki bedene vermişti artık. Diyeceği şeyi merakla beklerken olası her şeye hazırlamıştı kendisini. Sonuçta, eşinin ona bu şekilde sürpriz yaptığına birçok kez şahit olmuştu. 

Ama, küçük olanın söylediği şeyler büyük olanın beklediği gibi olmamıştı. Aksine, tüm umut ve hayallerini yıkarken kalbinin parçalanması için yer oluşturmuştu.

Wonwoo, ilk defa o an yıkıldığını hissetmişti eşinin karşısında.

"Ayrılalım."

Büyük olan, şaşırmış bir şekilde karşısındaki bedene bakarken küçük olan ayağa kalkmış, ceketini almıştı koltuğun üzerinden. Son bir kez hüzün dolu bakışları ile eşine baktığında ise, buruk bir şekilde gülümsemişti.

Büyük olan ayağa kalkarak gitmek üzere olan eşinin bileğinden tutmuştu sıkı bir şekilde. Küçük olan, eşine doğru dönmüş ve aynı gülümseme ile ona bakmaya başlamıştı.

"Neden," demişti sesi titrerken büyük olan. Gözlerindeki yaşlar ise çoktan özgürlüğünü ilan etmiş, yanaklarından süzülmeye başlamıştı. "Mingyu, aniden nereden çıktı bu fikir? Bizim çocuklarımız var. Birbirimizi de seviyoruz, nereden çıktı bu?"

Küçük olan konuşmak ve cevap vermek yerine susmuş, bileğini tutan elden çekerek ceketini giymişti. Odalarına giderek hazırladığı çantasını almış, sonra da tekrar kapının önüne gelmişti.

Her şeyini aldıktan sonra son bir kez daha eşine bakmış, ondan sonra da evden çıkmıştı küçük olan. Arkasında, kalbi kırılmış bir şekilde bırakmıştı büyüğünü ve çocuklarını. Büyük olan için başlamıştı bu zorlu süreç. Artık sadece kendisi vardı.

Kendisi ve tek başına büyüteceği çocukları vardı koskoca evde artık.

(Flashback end)

Break Up •MeanieWhere stories live. Discover now