↳Break up, four

1.2K 107 99
                                    

"Demek öyle..."

İki baba da çocuklarını kucaklarında sıkı bir şekilde tutarken dolaşmaya devam ediyorlardı. İki çocuk da hallerinden memnun bir şekilde babalarının kucağında etrafa bakınmaya devam ediyor, bir yandan da babalarını dinliyorlardı sakin bir şekilde.

İki büyük de aralarına belirli bir mesafe koyarak yürümeye başlamışlardı. Fazla yakın değillerdi, fazla uzak da değillerdi. Bunu da büyük olanın isteği üzerine yapmışlardı. Küçük olan, büyüğünün bu isteğinin sebebini anlamıştı ve kabul ederek ona karşı mesafeli bir şekilde yürümüştü.

"Baba," demişti oğulları. Bir yandan da Mingyu babasına bakıyordu. "Sizin aranızda neden boşluk var?"

Küçük olan, oğlunun sorusu ile bir süre durmuştu. Sonra ise bakışları yan tarafındaki büyüğünü bulduğunda, onun da aynı şekilde durmuş olduğunu ve sessiz bir şekilde onlara baktığını görmüştü. 

Tekrar oğluna döndüğünde ise Heran'ın sakin bir şekilde ve gülümseyerek kendisine baktığını görmüştü. Gülümsemiş ve oğlunun sorusunu cevaplamıştı aynı şekilde.

"Ayrı yürüyoruz çünkü Wonwoo baban biraz kötü hissetmiş bebeğim. O yüzden ona yaklaşmamam konusunda beni uyardı."

"Ama ben de babamın kucağındayım? Ben de rahatsız olmaz mıyım?"

Kızlarının sorusu ile beraber ikisi de ufak bir kahkaha atmıştı. Küçük kız, kendisine gülen babalarına bakmıştı bir süre. Kucağında olduğu bedenin dudaklarını alnında hissetmişti alnında.

Babası alnından öptükten sonra da sorusunu cevaplamıştı. Cevabını aldıktan sonra küçük kız başını sallamış ve tekrar babasına sarılmıştı.

"Hayır bebeğim, bu büyüklerin geçirebileceği bir rahatsızlık. Çocuklara bulaşmıyor."

Bir süre daha yürüdükten sonra parka gelmişler, çocuklarını yere indirerek ellerinden tutmuşlardı bu sefer. Parka girdikten sonra küçük çocuklar parka doğru koşmuş, iki baba da çocuklarını görebilecekleri masaların birine oturmuşlardı.

İkili, karşı karşıya oturmuş, sessiz bir şekilde çocuklarını izliyorlardı. Küçük olan, bakışlarını çocuklarından çekerek karşısında oturan bedene doğru çevirmişti. Çenesini eline yaslamış bir şekilde çocukları izlediğini gördüğünde ise gülümsemişti.

Aralarındaki sessizliği bozması ile beraber büyük olan da bakışlarını çocuklardan çekmiş ve karşısında oturan bedene çevirmişti. Küçüğün gülümsemesi ile beraber kendisi de fazla belli olmayacak bir şekilde gülümsemişti.

"Büyümüşler," demişti küçük olan. Ses tonundan da duygulandığı belli oluyordu. "İkisinin de biraz boyu uzamış."

"En son bir yıl önce görüştün, bir yıldan beri görmeyince öyle oluyor."

Büyüğün cümlesi ile beraber ses çıkarmamıştı küçük olan. Gelen garson ile siparişlerini vermişler, garson gittikten sonra tekrar çocuklara dönmüşlerdi. Minik bedenlerin kendilerine el sallamaları ile beraber, ikili de onlara el sallamıştı.

Bu sefer büyük olanın konuşması ile beraber, konuşmaya devam etmişlerdi.

"Haneul, Heran için aldığın oyuncağı kırmış dün. Onun için çok ağlamıştı başta ama sonra kız kardeşinin saçlarını çekti. O yüzden sana kırgın biraz."

Küçük olan duydukları ile beraber gülümsemişti. Gözleri tekrar çocuklarını bulduğunda ise gülümsemesi devam etmişti. Ve kendisi çocuklara bakarken, karşısında oturan bedenin kırgın bir şekilde ona baktığını da fark etmiş, ama sesini çıkarmadan çocuklara bakmaya devam etmişti.

Mingyu, yaptıkları için elbet pişmandı. Özellikle de karşısında oturan bedeni kırdığı için kendisine kızıyordu.

Break Up •MeanieWhere stories live. Discover now