↳Break up, five

1.1K 103 68
                                    

Dördü de bir süre daha dolaştıktan sonra tekrar evlerine doğru yürümeye başlamışlardı. Küçük çocukları ise yorulduklarından dolayı babalarının kucağına çıkmış, uyuklamaya başlamışlardı. Büyük olanlar ise bir süre çocuklarına bakmış, sonra da gülümseyerek devam etmişlerdi yollarına.

İkisi de konuşmak istese bile bunu yapabilecek cesaretleri yoktu. En azından, ikisinin düşünceleri bu yöndeydi. Bu üç yılın özlemini çıkarmak istiyor, neden bu şekilde ayrıldıklarını öğrenmek istiyorlardı.

Ama, bunların hiçbirini yapabilecek gibi durmuyordu ikisi de. Dilleri konuşmaya yetmese bile, gözleri ve bedenleri bu isteklerini belli ediyordu.

"Mingyu."

Büyük olanın sesini duyması ile beraber başını onun olduğu tarafa doğru çevirmişti küçük olan. Bir süre merakla büyüğüne baktığında durmuş, ona bakmaya devam etmişti.

Büyüğü de durmuş ve diyeceklerini toparlamaya çalışıyordu. Kelimeleri toparlayamadığını fark ettiğinde ise boş vermiş, yürümeye devam ederek arkada kalan küçüğüne bakmıştı.

"Boş ver, eve gidelim. İkizlerin üşümesini istemiyorum."

Küçük olan büyüğü karşısında sadece başını sallamakla yetinmişti. Ne diyeceğini merak etse bile bunu dışa vurmamış, onun peşinden yürümeye devam etmişti. Aklına, ilk zamanları geldiği zaman gülümsemeden tutamamıştı kendisini.

Adımlarını biraz daha hızlandırmış ve büyüğünün yanından yürümeye başlamıştı bu sefer. İkilinin arasına tekrar sessizlik hükmetmeye başlamış, bir süre o şekilde yürümeye devam etmişlerdi. Bu sefer ise küçük olanın konuşmaya başlaması ile büyük olan dönmüştü ona.

"Ne hatırladım biliyor musun," demişti sakin bir şekilde. Bir yandan da kucağındaki oğluna bakıyordu. "İkizler iki yaşındayken tekrar bu şekilde dışarı çıkmıştık. Kızımız omuzlarımdaydı, oğlumuz da yeni yeni yürüyordu. Kucağından ineceğim diye neler yapmıştı. Sen de indirmiş ve yürümesine izin vermiştin, ama yere yapışmıştı direkt. O an ne ağlamıştı..."

Küçük olanın cümlesi bittikten sonra gülümsemişti Wonwoo. Bahsettiği anıyı hatırlarken istemsiz olarak gözleri dolmuştu biraz. Sonra kucağındaki kızlarına bakmış, bu sefer bir anıdan bahsetme sırası ona geçmişti.

"Bir ara da kızımıza yemek yedirmeye çalışıyordun. O da ağlamaya başlamıştı yemeyeceğim diye. Oyun yapa yapa yedirdin ona yemeğini. Şekilden şekle girmiştin ama."

Büyüğünün bahsettiği anıyı hatırladığında gülmeye başlamıştı küçük olan. Onun gülmesi ile beraber kendisi de gülmeye başlamıştı. 

Ayrılmış olsalar bile bu sadece bedenen ayrılıktı. Ruhları hala beraberdi. Ama ikili, bunu fark edememişlerdi. Tıpkı beraber bir araya geldiklerinde hissettikleri anlamsız mutluluk ve huzur gibi.

----
Hocam Berra ağlıyor da lavaboya gidebilir miyiz?

Break Up •MeanieWhere stories live. Discover now