↳Break up, twelve

954 90 31
                                    

"Mingyu baba!"

Oğlunun kendisine hızlı bir şekilde koşması ile beraber ona doğru dönmüştü küçük olan. Gelen minik beden ile beraber eğilmiş, ikisinin boyu eşit olacak şekilde durmuştu. Oğlu ise ona yaklaşana kadar koşmuş, yaklaştığında boynuna sıkı bir şekilde sarılmıştı.

Kendisine sarılan bedeni tutmuş, ayağa kalkarak kucağındaki minik bedeni sakinleştirmeye çalışmıştı küçük olan. Oğlu sakinleştiğinde ise siyah saçlarına minik öpücükler bırakmaya başlamıştı.

"Bebeğim sakin ol," demişti yumuşak bir şekilde. Sonra gülümsemiş ve oğluna bakmaya başlamıştı. "Ne oldu anlat bakalım."

Arkasındaki koltuğa yavaş ve dikkatli bir şekilde oturmuş, hızlı bir şekilde nefes alıp veren minik bedene bakmaya başlamıştı. O an fark etmişti ki, oğlu giderek büyüğüne benzemeye başlamıştı.

Heran ise, gözleri dolu bir şekilde kucağında olduğu babasına bakmaya başlamıştı. Dün akşam kız kardeşi ile yaptıkları planı hatırlasa bile, şu an diyeceklerini unutmuştu.

Kısa süreli unutmanın ardından diyeceklerini hatırlamış, sesini titreterek konuşmaya başlamıştı. Gözyaşları ise yavaş bir şekilde süzülmeye başlamıştı yanaklarından.

"Kabus gördüm, çok korktum."

Minik bedenin konuşması ile beraber tekrar gülümsemişti babası. Bir elini tekrar oğlunun saçlarına atmış, onu sakinleştirmek için elinin altındaki saçları okşamaya başlamıştı. Bu işe yarıyor olmalıydı ki, kucağındaki minik bedenin hıçkırıkları yavaş bir şekilde iç çekmelere dönmüştü.

Bir süre sonra oğlu sakinleşmişti. Her ne kadar sakinleşse bile babasının üstünü sıkı bir şekilde tutmaya devam ediyordu.

"Ne gördün prensim," demişti sakin bir şekilde büyük olan. Bir yandan da oğluna bakıyordu yumuşak bir şekilde. "Baban yanında, korkmana gerek yok."

Küçük olan o an sadece başını sallamakla yetinmişti. Aklına bir şey getirmek için kısa süreliğine düşünmeye başlamıştı. Aklına gelen şeyler ile beraber gözleri tekrar dolmuş, babasına bakmıştı.

Mingyu ise oğlunun bu şekilde olmasına dayanamıyordu. Her ağlamaya başladığında kalbi sıkışır gibi olsa bile, oğluna güçlü görünmesi gerekiyordu. Çünkü çocuğunun içinde olan güçsüz tarafını görmesini istemiyordu.

"Ben, ben devasa bir örümcek gördüm. Çok büyüktü ve her yerde örümcek ağı vardı. O ağlardan birinde sen vardın diğerinde de ikizimle Wonwoo babam vardı. Bana saldıracaktı!"

Oğlunun örümceklerden korktuğunu öğrenen küçük gülümsemiş, kucağında olan minik bedenin alnına minik bir buse kondurduktan sonra tekrar akmaya başlayan gözyaşları silmişti. Oğlunu sakinleştirdikten sonra ise kollarını minik bedene dolamıştı hafif bir şekilde.

Küçük olan, oğlunun saçlarına tekrar kelebek öpücükler kondurmuş, ondan sonra da mırıldanmıştı. Heran, babasının göremeyeceği bir şekilde sırıtmış ve kendilerine kapıda bakan kız kardeşine zaferini belli ettiği bir işaret yapmıştı. Mesajı alan kız kardeşi ise odalarına girmişti.

"Merak etme prensim, baban her zaman sizi o canavarlardan koruyacak."

Break Up •MeanieWhere stories live. Discover now