↳Break up, three

1.2K 107 63
                                    

"Haneul, bebeğim üstünü giydirmeme izin verir misin?"

Küçük kızının koşması ile beraber peşinde koşuyordu büyük olan da. Oğlunu giydirdikten sonra kızına gelmişti sıra. Ama kızı başta giyinmemek için direnmiş, sonra da evin içerisinde kaçmaya başlamıştı.

Diğer babaları ile vakit geçirecekleri için çocuklarını hazırlamaya çalışıyordu Wonwoo. Ama bir türlü bu konuda başarılı olmuş sayılmazdı.

"İstemiyorum!" demişti küçük kız, bir yandan babasından kaçarken. "Mingyu babam ile gitmek istemiyorum!"

"Prensesim, sadece iki saatliğine ama. Baban sonra buraya getirecek sizi, hadi ama."

Kızı kaçmaya devam ederken bir odaya girmiş, odanın içinde herhangi bir yere saklanmıştı. Babası ise derin bir şekilde nefes alıp vermiş ve ellerini beline koyarak gülümsemişti yorgun bir şekilde. 

Kapının çaldığını duyar gibi olduğu zaman bir kapının olduğu tarafa, bir de kızına bakmaya başlamıştı. Oğlunun kapıya doğru koştuğunu gördüğünde ise gülümsemiş ve odaya girerek kendisinden saklanan minik kızını aramaya başlamıştı.

Oğlu, zar zor uzandığı kapı kolunu aşağıya doğru indirmiş ve kapıyı açarak gülümseyerek bekleyen babasına bakmıştı heyecanla. Bekleyen babasının ayağına sıkı bir şekilde sarılmıştı. Babası ise gülümsemiş ve oğlunu kucağına almıştı.

"Baba!"

Mingyu, kucağındaki oğlu ile içeri geçmiş ve kapıyı kapatmıştı. Salona doğru ilerlerken duyduğu sesler ile durmuş ve seslerin geldiği odaya bakmıştı bir süre.

Eski eşinin ve kızının seslerini duyması ile beraber yavaş ve sessiz bir şekilde ilerlemişti odaya doğru. Kapının önüne geldiğinde ise gördüğü beden ile beraber gülümsemişti hafif bir şekilde.

Büyüğünün kızını zar zor ikna etmeye çalışarak giydirmeye uğraştığını görmüştü. Bu da ister istemez onların bu şekilde değişmediğini ve tatlı olduğunu düşünmesine sebep olmuştu.

"Prensesim, hadi ama lütfen."

Büyük olan kızını ikna etmeye çalışırken küçük kız gözlerini kapatmış ve başını yana doğru çevirmişti. Babası ise yere oturmuş ve hayal kırıklığına uğramış bir şekilde kızına bakmaya başlamıştı. 

Küçük olan gördüğü görüntü ile beraber kucağındaki oğlunu yere bırakmış ve büyüğünün yanına doğru ilerlemişti. Yanlarına geldiğinde ise eğilerek boyunu kızının boyu ile eş olacak şekilde ayarlamıştı.

Wonwoo, yanında gördüğü bedene bakmaya başlamıştı sakin bir şekilde. Yanındaki beden ise gülümsemiş ve bir elini kızının saçlarına koyarak hafif bir şekilde okşamaya başlamıştı siyah saçlarını.

"Prensesim," demişti yumuşak bir ses tonu ile. Bu şekilde kızının kendisine bakmasını sağlamıştı. "Babanı üzmemek konusunda anlaşmıştık ama, hatırlamıyor musun?"

Küçük kız, bir süre saçlarını okşayan bedene bakmıştı sinirli bir şekilde. Başını elinden çekmiş ve diğer babasına doğru gelerek sıkı bir şekilde sarılmıştı. Büyük olan, ne olduğunu anlamazken küçük olan ise biraz olsun kırıldığını hissetmişti.

"Hatırlıyorum, ama gitmek istemiyorum. Evde kalalım. Wonwoo babam da bizimle kalsın."

Kızlarının konuşması ile beraber, ikili üç yılın ardından ilk defa birbirlerine bakmıştı o anda. Ve küçük olan, büyüğünün gözlerindeki o kırgınlığı ilk defa bu kadar yakın ve detaylı bir şekilde görmüştü.

O kırgınlığı, büyüğü ile paylaşmıştı artık Mingyu. Onun gibi, kendisi de kırgındı artık.

Break Up •MeanieWhere stories live. Discover now