Bölüm 16

26 5 0
                                    


Evin bende bulunan yedek anahtarlarını masanın üzerine bırakırken bu eve bir daha gelemeyeceğime emindim. Dışarıda bir şekilde çocukları görebilirdim ama bu evin sınırlarına girmeme konusunda kararlıydım. Son bavulumla çıkarken son bir kez ardıma baktım. Üst kata gözüm takıldığında ise ablamın evde olduğunu anladım. Onunla göz göze bir süre bakıştıktan sonra ona ardımı dönüp öncesinde dışarıya çıkardığım eşyalarımı arabaya yerleştiren Melih'e doğru yürümeye başladım. Ben kararımı son kavgamızdan sonra vermiş ve ondan sonsuza kadar uzak olmaktan başka çare bulamamıştım. Tek bir davranış değişikliği, beni anlamaya çalışması bile onun yanında kalmamı, umut etmemi sağlayabilirdi ama o hiçbir şey yapmamış ve sadece gidişimi seyretmeyi seçmişti. Böylece aramızdaki tüm bağlar kopmuştu.

Yeni bir eve taşınmak ile bir düzenin üstüne gelmek aynı şey değildi. Melih evinde olmamdan ve değiştireceğim şeylerden mutsuz olmayacağını defalarca tekrar etse de ilk birkaç gün benim için zor oldu. Evdeki her şey onun düzenine hizmet ederken bir anda ortaya çıkmam pek çok şeyi sekteye uğratmıştı. Kitaplarım için onun kütüphanesini genişletmemiz ve kıyafetlerim içinde yer bulmamız gerekmişti. Bu onu da programında değişiklik yapmaya, tüm haftayı benimle geçirmeye mecbur etmişti. O bundan benim aksime memnunken ben kendimi düzen bozucu bir fazlalık gibi görüyordum. Tüm eşyalarımla yerleşene kadar her bir sorunda ona seslenip evde çalışmasına da engel olmuştum. Her birinde o sefer beni evden kovalayacağını düşünsem de evin içinde kendime yer edinmeye çalışmamla eğleniyordu. Sorun yaratan her bir parçaya benden daha istekli çözüm bulurken en sonunda her şey bittiği zaman benimde evde kendim için hissettiğim fazlalık olma hissi bitti. Bir koca hafta sonunda gerçek anlamda evine, evime yerleşmeyi başardım.

Bir evde iki kişi yaşamak ailenle, ablanla ya da başka biriyle yaşamaktan farklı değildi. Melih uyum sağlama konusunda benden daha hızlı olsa da bir hafta sonunda aynı hale gelmiştik. Kendi planlarımızı yapmaktan çekinmiyorduk. Ben arkadaşlarımla plan yaparken o da kendi arkadaşlarıyla zaman geçiriyordu. Evde olduğumuzda her an birbirimize sarmıyor ya da bir şeyler yapalım diye birbirimizi sıkboğaz etmiyorduk. Akışı içinde kendi kafamıza göre takılıyor, beraber koltukta saatlerce konuşmadan ya da bir şey yapmadan da sarılarak oturabiliyorduk. Dışarı çıktığımızda ise birimiz diğerinin nerede, ne yaptığını biliyordu. İlk andan itibaren haber vermeden bir şey yapmamayı adet edinmiştik. Bu bir tür hesap vermek değil, tam tersine biriyle beraber yaşamanın gereğiydi. Diğerine saygı duymak, onun endişelenmemesini sağlamak önemliydi. Ve ikimizde bunun farkındaydık.

Aynı evde yaşayan iki kişi olarak nedenini bilmediğimiz ortak bir endişemiz vardı. Her ikimizde diğerinin güvende olduğundan emin olmak istiyorduk. Ben bunu bir nedene bağlamaya çalıştığımda tek nedenimin onunla ilk karşılaşmamızda içinde bulunduğu durum olduğunu düşünüyordum. Ancak bunun yeterli bir gücü olmadığının da farkındaydım. Melih ise endişesinin nedeni için geçerli bir neden öne süremiyordu. Onu korkutacak hiçbir şey yaşamadığım halde ondan uzakta olduğum her anda güvende olduğumdan emin olma konusunda takıntılı bir hale gelmişti. Yine de her ne olursa olsun ikimizin de korkusunun net bir açıklaması yoktu. Bizi neyin tedirgin ettiğini bilmeden duyduğumuz korkular yüzünden daha fazla düşünmemek için kendime telkinlerde bulunmaktan başka bir şey yapamadım. Belki de beklemediğimiz şeylerin aniden gerçekleşmesi bizi korkutmuştu ve bunun hakkında endişe ederek yapay sorunlar yaratmaktan başka bir şey yaptığımız yoktu.

Birkaç hafta içinde korkulardan daha az bahsedilir olmuş ve her ikimizde düzenimize geri dönmüştük. Tabii onun düzeninde birkaç küçük değişiklik olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyordu. Ben eve gelmeden önce vaktinin çoğunu atölyede geçiriyordu. Evde resim yapmak ve başka şeyler için kendine ayırdığı odada neredeyse hiçbir şey yapma gibi bir faaliyeti yoktu. Hatta eve taşınmamın çok öncesinde ona o odayı bana kiralamasını söylemiştim. Odanın kapısını açtığını dahi görmemiştim. Lakin ben eve geldikten sonra atölyesinde çalışmaktan daha çok evde, o odada çalışır hale gelmişti. Bunun için yaptığı açıklamada hem basit hem de beni güldüren cinstendi. Çünkü evde sesimin ya da gürültümün olmasıyla arkada bir müzik çalıyor kadar rahat hissetmesine neden olduğunu savunuyordu. Ben de ders çalışırken bazen mola verdiğimde onu çalışırken seyretmekten başka daha iyi bir dinlenme yolu bulamıyordum. Bu nedenle onun evde çalışmasından ondan daha çok memnun olabilirdim.

AŞEKAWhere stories live. Discover now