Bölüm 19

20 5 0
                                    


Satırları bitirdiğimde yerimden nasıl kalktığımı bilmiyordum. Arkamda kalan kâğıtları umursamıyordum. Lavaboya gidip kapıyı kapattıktan sonra gün içinde yediğim her şeyi midemden dışarı atarken tek istediğim bu işkencenin bitmesiydi. Midemde bulunan her şey çıkmasına rağmen ise kusma isteğim geçmiyordu. Ayağa kalkmayı ve yüzümü yıkamayı başarabildiğimde ise çevremdeki sesleri duydum. Kapının vurulmasını anlamaya çalışırken titrek adımlarla yürüyüp kapıyı açmaya çalıştım. Lakin açılmadığında kapıyı kilitlemiş olduğumu fark ettim. Anahtarı çevirip karşımda Melih'i gördüğümde ise okuduğum şeylerin anlamını ilk defa kavradım. Onu geride bırakıp yatağıma giderken peşimden gelen adımlarına ait sesleri umursamadım. Yatağıma kendimi bırakabildiğimde hissettiğim ya da duyduğum hiçbir şey yoktu. Büyük bir boşluk içime çöreklenmişti.

Birinin kolları bana sarıldığında tepki vermedim. Saçlarımda gezinen ellerin benim için bir anlamı yoktu. Ama saçlarıma konan bir öpücük her şeyi değiştirdi. Her şeyi başlatacak düğmeye basılmış gibi hızla her şey başladı. Gözyaşlarım durmamak istercesine akarken parçalandığımı hissettim. Binlerce parçadan oluşmuş, bir araya getirilmiş olamama rağmen şimdi yeniden bu defa on binlerce parçaya ayrılıyordum. Her bir ayrılışta acımın azalması gerekirken tam tersine daha artıyordu. Nefes bile almadan ağlarken bununla nasıl başa çıkacağımı bilemiyor, bir sonraki anımı bile öngöremiyordum. Bununla başa çıkılabilir miydi, bilmiyordum. Yıllardır var olan yaramın aslında ardında bir kanserin olduğunu öğreniyordum. Asla iyileşmeyecek bir yaranın sebebinin her kesilip atılışında daha da azacak, başka yerlere ve en sonunda bütün hayatıma sıçrayacak bir kanser olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelmiştim. Ben ne yapacaktım?

Hayatım boyunca öğretilenlerin hepsi, doğru sandığım her şey yalandan ibaretti. Annem ve babam bile bana ait değildi. Beni sevmeyen ama benim olduğunu sandığım ailem, kardeşlerim bana ait değildi. Yıllar boyunca bana söylenen yalanları doğru bilmiş, sürekli beni sevmeleri için çabalamıştım. Hiçbir zaman beni sevmesi için çabalamaktan bıkmadığım ablam, ablam değildi. Yıllarca benden nefret eden ablam, benim annemdi. İstediği bir çocuk değildim. En kötü anısını her gün yeniden yaşatan bir karabasandım. Düşmanı olarak bile görmediği biri, onun kızıydım. Asla sevgi göstermediği ve gösteremediğini söylediği bir çocuktum. Kaçmak istediği halde kurtulamadığı, unutamadığı bir karanlık geceydim. Beni sevmemesinin nedeni yine bendim. Ve bu mektup asla sevilmeyeceğimin beyanıydı.

İnsanların başına her daim asla akıllarından bile geçmeyecek şeyler geldiğini bir mektup ile yıllarca ablam bildiğim bir kadından öğrendim. Onun sözleri hayatımı elimden aldı. Güvendiğim her şeyi, geçmişi, annemi, babamı, ağabeylerimi, ablalarımı, arkadaşlarımı ve daha beteri geleceğimi elimden aldı. Mektup bir sonraki sabah yeniden eskisi gibi bir daha olamayacağıma dair imzalanmış bir anlaşmaydı. Yıllardır bildiğim ben, ben değildim. Geçmiş paramparça olurken anılarımda ellerimden kayıp gidiyordu. O ana gelene kadar hep aynı yerde kalmış ve etrafı değişmiş birinden farkım yoktu. En sonunda çevremdeki duvarlar kalkmış ve gerçeği öğrenmiştim. Ama bu gerçeğin bana hiçbir faydası yoktu. Kendimden nefret etmemden başka yapabilecek hiçbir şeyim yoktu.

Yazılan her bir kelimeyi okuduktan sonra kendimden nefret ettim. Dünyaya gelmiş olmam bir kadının yaşayabileceği en kötü olaydan sonra meydana gelmişti. Benim doğmamı bile istememiş olmasına rağmen benden kurtulamamıştı. Yıllarca ailesinin içinde bir sır olarak beni saklamıştı. Nerden geldiğim, nasıl meydana geldiğimi hep bilerek, her gün tekrar hatırlayarak, hem kendine hem bana işkence ederek büyümeme neden olmuştu. Onun bir parçası olduğum halde manevi olarak onunla asla yakınlığım olmamıştı. Aynı evde yabancı olmamızdan başka ortak bir değere, anıya sahip olmamıştık. Ki o ben kendimi bildim bileli evde olmamak için her şeyi yapardı. Evde olmak zorunda kaldığında ise benim ayakaltında olmamamı sağlardı. Ve bende uslu bir çocuk olup denileni, benden istenileni yapar, bir an için bile itiraz etmeyi aklımdan geçirmezdim. Çünkü uslu çocukların her istediğini alacağı bana öğretilmişti. Uslu oldum ama istediğimi alamadım. Karşı geldim ama ablama kendimi sevdiremedim. Ne yaparsam yapayım başaramadım.

AŞEKAWhere stories live. Discover now