Bölüm 17

22 5 0
                                    


Sınavdan sonra biraz platformdakilerle takıldıktan sonra metroya gittim. Bir an önce eve gitmek ve dinlenmek istiyordum. Üstelik telefonumun kapalı olmasından dolayı Melih'in daha fazla merak etmesini istemiyordum. Sınavda olduğumu bilse de ulaşılmaz olmamdan dolayı endişe edebileceğinden şüphe ediyordum. Metrodan inip eve yürüdüğüm tüm zaman boyunca da bu şüphe azalmak yerinde daha da artmış ve beni rahatsız eder hale gelmişti. Tüm yolumu bitirip en sonunda apartmanın önüne geldiğimde rahatlayamıyordum. Huzursuzluk öyle sahiciydi ki bir şey olmasından dahi korkmaya başlamıştım. Basamaklardan hızla çıkarken eve giden birinden daha çok yetişmesi gereken bir yere çok ama çok geç kalmış biri gibiydim. Çok kötü bir olaya sebep olmuş gibi kendimi suçlu hissediyordum. Ve buna neyin neden olduğunu bilmediğim gibi her şeyin yolunda olduğunu gördüğümde de nasıl iyi hissedeceğimi bilmiyordum.

Kapıdan anahtarı çekip içeriye adım attığımda perdelerin hâlâ kapalı olduğunu eve hâkim olan karanlıktan anlamam mümkündü. Uyandığında hemen perdeleri açan Melih'i bunu yapmaktan neyin alıkoyduğu benim için meçhuldü. Salona girip ışığı açtığında ise evin dağılmış olduğunu görmemle korkuya teslim oldum. Kitaplar etrafa saçılmış ve tuvallerin eski ihtişamlı düzeni yok olmuştu. Mutfağa hızla gittiğimde ise masanın benim bıraktığım gibi kalması daha çok korkmama neden oldu. Yatak odasının kapısını hızla açıp bulacağımı bilmediğim Melih'i yatakta bulunca tuttuğum nefesi bıraktım. Salonda ne olduğundan daha çok onun neden burada, öylece yattığını merak ediyordum.

Yatak odasına ilk defa girdiğim bir yer gibi tedirgin bir şekilde girdiğimde onun uyumuyor olduğunu anladım. Yatağa oturup ona seslendiğimde ilk önce beni duymadı. Fakat sonrasında rüyadan uyanır gibi yerinden doğrulduğunda bir süre bana bakmakla yetindi. Bir anda sarılıp öpmesine karşılık vermem gecikse de ona uyum sağlamakta gecikmedim. Onun neden bu halde olduğunu öğrenmem ise biraz gecikti. Her zaman olduğu gibi saçlarımla oynamaya başlayana kadar konuşmadı ve ben ne olduğunu öğrenemedim. Zaten o anda bu evde neler olduğunu öğrenmekten başka şeylerle meşguldüm. Onun acısına neden olanı, canını yakanı öğrenmeden önce acısını hafifletmem ve eskisi gibi olmasa da normal haline en yakın halde olmasını sağlamam lazımdı.

"Sadece bir kâbustu. Senin yanımda olmamanın nedenini biliyordum ama telefonunun kapalı olması o kâbusun gerçek olduğunu düşünmeme neden oldu. Öfkelendim. Seni kaybetmiş olma düşüncesi bile nefes almamı, doğru düşünmemi engelledi. Şarjının bitmiş olabileceğini dahi aklımdan geçirdim ama korku gerçekleri görmeme izin vermedi. Öfkemi azaltacak bir şeylere ihtiyacım vardı."

"İyi ki tablolara zarar vermemişsin." Uzanıp dudaklarını yeniden öptüğümde korkum benden ve bizden çok uzaktaydı. Bu onun kâbuslar yüzünden ilk kötü uyanışı değildi ama en kötüsü olabilirdi. Ben yanındayken de böyle uyanıyor ama hemen ardından yanında olduğumu anlayınca bana daha çok sarılıp uykuya geri dönüyordu. "Benim nerede olduğumu bilmesen bile kalbine sor. Birkaç saat içinde geri döneceğimi o biliyor. Ben senden asla daha uzun süre uzak kalamam."

"Yanımdan asla gitme. Hep yatağımda, gözümün önünde ol."

"Sonsuza kadar hep burada olacağım. Ve benden asla kurtulamayacaksın."

Kollarım arasına yeniden girip yanında olmamın tadını çıkarırken onun korkularına neden olabilecek hiçbir sebebi bilemiyordum. Onun yanından bir an bile uzakta olmayı, ondan uzaklaşmayı istemezken beni ondan uzak tutacak şey olarak ne gördüğünü kendisi de bilmiyordu. Sonra ansızın aklıma Vera Akmel'in son yılı geldi. Vera yıllarca âşık olduğunu düşündüğü bir adamdan sonra ona âşık olan bir adamla tanışmıştı. Ve bu yılda ilk gerçek aşkının o olduğunu anladı ama son aşkının da o olacağını bilmiyordu. Yıllarca içinde bulunduğunu sandığı aşktan sonra onunla olduğu her anda sevdiği adamı kaybedeceğini, birinin ondan yine sevdiğini alacağına dair korkular yaşamıştı. Vera ve Melih yakın arkadaş olduğundan bu ve benzeri pek çok şeyi kollarım arasında uyumayıp nefesimi dinleyen adamdan öğrenmiştim. Ve ne yazık ki şimdi anlıyordum ki Vera'nın yaşadıklarından onun kadar etkilenmişti. Hatta ondan bile daha çok etkilenmişti. Onun kâbuslarına neden olan buydu. Ama daha kötü bir şeyi de ona benim yaptığımı anladım. İkinci kez karşılaştığımız gece öylesine söylediğim bir söz onun kâbuslarının ana korkusuydu. Aklımın ucundan geçme ihtimali olmayacak bir şeyi söylemiştim ve bu onun bilinçaltına yerleşmişti. Şimdi ise Melis gibi benimde intihar etmemden korkuyordu.

AŞEKAWhere stories live. Discover now