9 - Zihni Saran Sorular

40.9K 2.2K 1.1K
                                    

Multi: Cem Adrian- Şimdi rahat uyu

Bundan bi kaç saat önce Mayısın 20'si yani benim doğum günümdü. Öyle bir güne yetiştirmek istedim ama olmadı :'(

(Bu eski anılarımıza el değdiremiyorum)

O zmn biz zihnimizin oynuna gelelim ve hala doğum günüm olduğunu düşünelim :)

Şimdi SİYAH KADİFE CEHENNEMİ kitabıma yazmaya gidiyorum. Ona da beklerim seveceğinize eminim ❤❤

Oy ve yorumları esirgemeyin.

İyi okumalar çiçeklerim🌺🌺

(Bir narçiçeği alalım ↙)

🌺

Bir kalp, bu kadar ağır gelebilir miydi bir adama?

Ömer Asaf'a çok ağır geliyordu. Narçiçeği'nin minik taç yapraklarıyla orada kök saldığını bilmese tutmazdı ki yerinde. Minik kökleri kat kat değeriyle tüm uzuvlarına dokunuyordu. Serpile serpile büyüyor, onu vebalı bir hastalıktan kurtararak, kendi eksenine alıyordu. İyi ki alıyordu.

Çiçeği; zamansız bir kuyunun dibin de bulmuştu onu.

Bir gün ansızın kapısına dadanıp girip yerleştiği kalbe, mis kokulu narçiçeklerini filizlendirerek tutkalımsı bir sevdayla bağlamıştı. Kapısını da kapamış evini kendisiyle mest etmişti.

Tüm evren şahit olsun ki; Ömer'in evi Nare'sinin kalbi,
Nare'sinin evi ise Ömer'inin kalbiydi.

Miniğinin kalbinde ki ayaz kendi yüreğine konarak, iri bedenine yaptığı ağırlığı, bile isteye avuçlayarak göğüs gerecekti. Yoluna kul köle olduğu bu kızı omuzlarına koyar onu kendi yükünden bile arındırırdı. Taşıyamadığı her zerreyi taşırdı.

Canının canıydı.

Ondan ayrı gayrısı, ötesi berisi yoktu. Tek o, hep o vardı. Olsundu da. Olacaktı da. Yüreği ona ait, onun tarafından bir mahzene kapatılmıştı. Ömürlüktü.

"B-ba-baba... " fırtına da kalmış çaresiz, titrek bir serçenin kanat çırpınışı gibi bir sesti bu. Yüreği kavruldu Ömer Asaf'ın.

Narçiçeği'nin bu yıkılmış hali kendisini kor ateşlere atılmış gibi hissettiriyordu.

Genç adamın koyu gözleri belli bir ıslaklıkla parıldadı. Endişesi, korkusu somut bir şekilde hissedilebiliyordu. Minik kızına ne olmuştu? Ellerini omuzlarına koydu, meleği çığlık atarak geri kaçmaya çalışırken içinde depremler yaşatıyordu. Bırakmadı. Sıkıca tuttu omuzlarını. Küçük vücudunu kendin çekerek göğsüne yasladı. "Şşşttt" Elleri hala kaçmaya çalışan kızının sırtını okşamaya onu sakinleştirmeye çalıştı. Şakaklarına ecel terleri dökülüyordu.

"L-lütff-ffen.!" Nare hâlâ girdiği kabustan kaçamıyor çevresini algılayamıyordu. Başını, sonunu bilmediği bir yolda yalın ayak kaybolmuştu sanki. Dikenler vücudunu parçalıyor, ağzını açıp konuşamıyordu. Dili lâl olmuş bu acıyı kabullenemiyordu.

"Şşştt! Tamam güzelim, sakin ol." neydi bu kulağına çalınan boğuk, endişeli ses? "Korkma. Geçti güzelim."

Gerçekten geçmiş miydi?

Bilmiyordu. Ama geçsin istiyordu. Bu kabus son olmalıydı.

Nefesi teklemeye, kalbi göğsünün parmaklıklarını kırıp dışarı çıkmak istercesine yumruklanmaya başladı. Çok dardı burası. Çok. Elleriyle içinde olduğu dolaba vurmaya çalışarak alanını genişletmek istiyordu, oysa ki sadece ara sıra Ömer Asaf'a gelen vuruşlarıyla elleri boşlukta çırpınıyordu. Sudan çıkmış bir balık gibiydi. Boğazına götürdü küçük ellerini, ölüyor muydu? Bu nasıl acıydı? Kalbi neden patlayacak gibi atıyordu? Sığamıyor muydu?

NARE (Aşık Mafya SERİSİ) Where stories live. Discover now