16- Değişik Bir Gün

29.9K 1.8K 1.3K
                                    

Multi: Buray-  Deli Kız

Merhabalar 200.000'lik ailem...
(Tütütütümaşallah)

Beni özledinizmiii
Ben çok özledim sizi

Oy ve yorum çok olsun bak.  Coşun. Pintilik etmeyin. Valla bozuşuruz:'(

SHKSHAKZHAKZHKAHZ

İyi okumalar çiçeklerim

(Bir narçiçeği alalım↙)

🌺

Okul çıkışı 15:20

İçim de sebebini bilmediğim bir fırtına vardı. Sanki kalbimden akan yağmur, tüm vücuduma hem soğuğu hem sıcağı veriyor, beni şokla titretiyordu. Damarlarım; kayalıklara vuran dalgalar gibi azgınca yerinde köpürüyor, beni o taşkın dalgaların içine çekip avuçlarına hapsediyordu. Orada boğulacağımı hissettim. Hissediyorum. Ama boğulmadım. Nefesim olduğu yere, bir kuş gibi tünemiş; beni bırakmayacağını kulağıma fısıldar olmuştu.

"Şşt!? Aloo kime diyorum ben?" kolumu çıkarmak istercesine çekiştiren Zeynep'e adımlarımı hızlandırarak kaşlarım çatık baktım, "Ha gayret çıktı çıkacak!"

Tövbe Allah'ım ya! Benim canım patlıcanmı ki koparacaktı?

Zeynep'in gözlerinde bir çiçek gibi yaprak açan endişeyle kalbim yumuş yumuş oldu birden. Ellerini durdurdu ve adımlarını benim gibi hızlandırdı. "Çok mu hızlı çektim? İyisin ama değil mi? Başın dönmedi?" Bana cevap beklercesine bakarken onun; bugün olanlardan dolayı benim için böyle endişelenmesi birazcık üzse de, fazlaca sevindirdi. Beni seven güzel bir dostum vardı. Bu gerçekle, elimi kolumun üzerinde duran eline uzattım ve tuttum, yüzümde ki tebessümle. "Ben iyiyim Zeyno. Korkma artık."

O telefon konuşmasının hemen ardından odaya endişeyle Arda ve Zeynep gelmiş beni soru yağmuruna tutmuşlardı. Ben bayıldığım zaman ne olduğunu hatırlamıyordum. Dediklerine göre birden başımı tutarak yerimde sendelemiş düşmüşüm. Dağhan beni kucağına alacakken Arda; 'Benim kaslarım ne güne duruyor koçum!' diyerekten revire kendisi getirmiş. Bunu bana anlatış şekli beni güldürürken, Arda'nın taşımasına içten bir memnuniyet duymuştum. Canım kaslı arkadaşım benim.. Hemşirenin dediğine görede tansiyonum düşmüş, muhtemelen stres ve yorgunluktan.

Ama ben eminim ki stresimin kaynağı, kalbimi; annesini kaybeden bir çocuk gibi korkuyla attıran o adamdı. Adını aklıma getirmek istemiyorum. Ama O'ydu.

"Korkmuyorum ki ben. Hem sen Yağız abiye haber verdin mi?"

Ona cevap vermeden önce okulun kapısından çıkmamızı bekledim. Abimi bugün aramışlar ama geri dönüş olmamış. Muhtemelen bir ameliyata girmiştir. Yoksa benim için her zaman vakti olan canımın için bir abim vardı... Şimdi ise okul çıkışı üçümüz her zaman gittiğimiz Gökyüzü Cafe' ye gidiyorduk.

Orası gerçekten de gökyüzündeymiş gibi hissettiriyordu.

Ellerimi sırt çantamın askılıklarına sardım." Hıhım. Mesaj attım. Geç saatlere kalmadıkça sorun olmaz zaten. " Hafif bir rüzgarın esmesiyle saçlarım yüzüme uçuştu. Ben onları kulağımın arkasına iterken Zeynep konuşmaya başladı.

"Kanka hatırlasana geçen seferi," sola doğru dönerken onun dehşet içeren ifadesine baktım. Duvara yapışmış sinek görüntüsünü çağırıştırdı bu bana. Ağzımdan bir kıkırtı kaçtı ve bunu hatırladığımı düşünerek yorumladı. "Sırf biraz geç kaldık diye anamızı ağlatmıştı ya! Kızım bir hafta; koskoca bir hafta her okul çıkışı seni, beni ve Arda'yı üşenmeden alarak evi yıkatmıştı be!" ellerini yakınırcasına boşlukta savuşturdu. "Annem de evde bir işe el atmayan kızını arkadaşında ders çalışıyor sanıyordu. Arda ise ayrı dert, yerleri silme niyetine ordan oraya yapışıyordu." ikimizde gülmemek için zor tuttuk kendimizi. Elinde bezle yuvarlanan o görüntüsünü hiç unutmayacaktık. "Sense klozet güzeliydin. Ayakların havada oturup fırçalamayı nasıl akıl ettin ya! Yemin ederim bir türlü gitmiyor o halin aklımdan. Klozette oturmuş, elinde fırça, dilinde Can Kan şarkısı, ayaklar havada.. Tövbe Allah'ım!" durdu kahkahalarımız havada uçuştu.

NARE (Aşık Mafya SERİSİ) Where stories live. Discover now