13- Terbiyesiz Adam!

37.9K 2K 954
                                    

Multi: Jaymes Young- İnfinity

(Şarkının anlamı Tanrımm! Tıpkı Ömer'im Asaf'ımın zihni, kalbi..)

Ben geldiim! Alın size bölüm..

Haaydi afiyet olsun

Oy ve yorum çok olsun bak. Mutlu olalım. O kadar bekledik lütfen bol bol olsun.
Ve lütfen ilk bölümlere de oy ve yorum yapar mısınız :') 

İyi okumalar çiçeklerim🌺❤

(Bir narçiçeği alalım↙)

🌺

Sonunu göremediğim bir tünel de tek başıma, yapayalnız kalmıştım sanki. Karanlık ve gizemli. Yolumu aydınlatmak için bir ışık bile yoktu. Ne yapacağımı, nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Oturup saatlerce dua etsem biri duyar mıydı sesimi? El uzatmaz mıydı bana?

Bilmiyorum...

Korkuyorum. O adamdan gerçekten korkuyorum. Göz göze geldiğim an sebebini bilmediğim bir telaş yüreğimde hüküm sürüyor, beni korkutuyordu.

Merdivenleri bitirip odaya çıktığımda, dakikalarca orada dikilmiş, bu olanları düşünmüştüm. Daha sonra aşşağıdan bana seslenmesiyle, korkarak yatağın üzerine bırakılan eşofman takımını giymiştim. Ve, yatak toparlanmıştı. Evde hiç çalışan görmemiştim oysa. Eh böyle bir evin çalışanının olmamasını düşünmek aptallık olurdu tabi. Koca ev, saray gibi ve o adamı temizlik yaparken düşünmek ise...Fazla ironiydi.

Önüme bırakılan tabak sesiyle titreyerek kendime geldim.
Eş zamanlı olarak burnuma enfes bir kaşar kokusu gelmesi, korkusunu yitirmeyen gözlerimin heyecanla tabağa çevrilmesine neden oldu. Sıcaklığını hissettiğim kaşarlı tostla dudaklarımı dişledim.

"Ah ulan. Ah!"

Kulaklarım o adamın homurdanmasını duydu. Yavaş yavaş bakışlarımı ona çevirdim. Ama onun bakışları hala dişimin arasında duran dudağımdaydı. Gözlerini kırpmadan, karanlık bir şekilde bakıyordu. Az önce ki açlık hissim gitmişti. Şu an sadece üzerimde olan gerginlikle duruyordum.

Ne olmuştu şimdi?

Vücudumu saran korku kalbimin atışını daha da hızlandırdı. Maskesi yüzündeydi. Simsiyahtı. Zaten bu gizem beni ürkütürken  birde neden öyle değişik bir şekilde bakardı ki bana? Ellerimi masanın altında birbirini sürterek, olmayan tırnağımı avuçlarıma bastırdım. Avuçlarım da hilal şekillerinin oluştuğunu, hissettiğim yanmadan anladım. O an yanan sadece avuçlarım değildi oysa ki. İçimde beni kavuran yangın vardı.

"Senin derdin beni delirtmek mi Narçiçeğim?"

Yumruk yaptığım elimi sıktım. Hilal şekillerinin bana sırıtacağına emindim artık. Gözlerimi kaçırıp tekrar ona baktım alttan alttan. Neydi bu adamın derdi?

"N-ne?"

Bilmeden bir şey mi yapmıştım yoksa? Ne yapmıştım ki? Çok sinirli durmuyordu. Ama gözleri neden o kadar koyulaşmıştı ki? Yutkundum.

"Öpmemek için kendimi zor tuttuğum dudaklarına daha ne kadar işkence edeceksin? Bu kadar ısırılmak istiyorsa ben seve seve ısırırım güzelim." durdu. Kopkoyu gözlerle bana bakarken -dudaklarıma bakarken derin bir nefes aldı. İçinde ki ateşi söndürmek istercesine. Ama ateşe nefesimizi üflediğimiz de daha da harlanmaz mıydı?

"Isırmakla da kalacağımı sanman senin masumluğun olur meleğim."

Tüm bu söyledikleri sanki kendi ağzından çıkmamış gibi fincanında ki kahvesinden yudumladı. Ah! Bu. Bu nasıl bir terbiyesizlik böyle?

NARE (Aşık Mafya SERİSİ) Where stories live. Discover now