第四节; mistake

871 119 51
                                    

hata

Eğer mutlulukla beklediğin bir gün varsa, o gün gelmek bilmez. Eğer asla gelmesini istemediğin bir gün varsa, o gün sanki seni bekliyormuş gibi hemen kapını çalar. Son seçenektekinin geçerli olduğu bir gündü ama kötü bir gün olmayacakmış gibi gökyüzündeki güneş ona adeta gülümsüyordu. Sadece iyi geçmesini umdu, birini öldürecek olmasına rağmen.

Kullanacağı ekipmanlarını geceden hazırlamıştı. Sabah aklını karıştıracak düşünceler yüzünden bir şeyleri unutacağını biliyordu. Daha önce yaşamıştı ve neredeyse sonu oluyordu. Başka birinin sonunu getirmesi gerekirken, kendi sonunu getirmek istemiyordu.

Sakin adımlarla çıktı kaldığı daireden. Daha vakti vardı. Yine de bir süre önce giderek kendini tamamen hazırlamak istiyordu. Herhangi bir terslik çıkabilirdi. Bir daha ki maçı beklemek istemiyordu. Yapmak zorunda olduğu işi en kısa sürede bitirmesi en iyisiydi.

Arabaya bindiğinde telefonuna mesajla gelen adrese bakmıştı. Çok uzak sayılmazdı. Bildiği bir bölgede olduğu içinde navigasyonu açma gereği duymamıştı.

Özellikle kestirme yolları kullanmaya özen göstererek sürmeye başlamıştı arabayı. Yol kısaldıkça içindeki adlandıramadığı his artıyordu. Buna hemen bir son vermek istermiş gibi arabanın hızını arttırmıştı. Bu sayede gelmesi gereken zamanın neredeyse yarısı içerisinde ulaşmıştı, varış noktasına.

Yarış alanının yakınında bir site inşaatı olduğu için şanslı sayılırdı. İnşaat halinde tek bir bina olsaydı, onu yakalama ihtimalleri çok yüksekti. Ama beş binadan oluşan bu sitenin inşaatı bazı sorunlar yüzünden durmuştu. Onu görecek kimse yoktu. Güvenlik kameralarının hallolacağını da biliyordu.

Dikkat çekmemesi için arabayı seyircilerin park ettiği alana park etmişti. Eline ekipman çantasını da alarak yürürken biriyle göz göze gelmişlerdi. Hırslı gözler içini ürpertmişti. Bu yüzden fazla bakmadan yürümeye devam etmişti. Oysa bilmiyordu ki, öldüreceği kişiden nefret eden ve parayı veren kişi ile karşılaştığını. O hırslı bedene istediğini vermek için bugün burada olduğunu bilseydi belki geri dönerdi, öyle bir şansı olsaydı. Hırstan nefret ederdi. Getirdiği şeylerle derslerini alan bir sürü insanla karşılaşmıştı çünkü. Kendini böyle bir hayata sürükleyen şey bile hırs yüzünden olmuştu.

Issız binalara güneş ışığı sızsa bile korkutucu olabiliyorlardı. Önüne bir sarhoş ya da bir katil de çıkabilirdi. Doğrusu o da bir katildi. Neden korkacaktı ki? Ölüm korkusunu yenmek üzere olan biri neden korkardı? Tanrı inancı yoksa, korkacağı bir şey yoktu.

Merdivenleri çıkarken ilk başta korku hissetmesine rağmen şimdi yerini boşluğa bırakmıştı. Hisleri ve duyguları sürekli değişkendi. İnsanları kurtaran birinin ayrıca birilerini öldürmesi, psikolojiyi de öldürebiliyordu.

Çantadan birkaç parçaya ayrılmış silahını çıkararak, parçaları özenle birleştirmeye başlamıştı. En son parçayı da taktığında en baştan başlayarak yeniden kontrol ediyordu. Hataya yer yoktu. Tolstoy'un dediği gibi "Ufak bir hatanın cezasını, kıyamete kadar çekersin." Birçok hatasının cezasını çekerken, bir yenisini daha eklemek istemezdi.

Pencereden dışarıya baktı sakince. Güneş olduğu yere vuruyor sayılırdı ve bu onun bulunduğu yerin tam olarak görünmemesine sebep oluyordu. Saklanmak için mükemmel bir alan.

İnsanlar yarışın yapılacağı yeri dolduruyordu. Onun beklediğinden daha fazla kişi geliyordu. Bu istemezdi ama yapacağı bir şeyde yoktu. Sadece aralarında çocukların olmamasını diliyordu. Küçük yaşta birilerinin öldürülmesini görmeleri iyi değildi. 'Keşke karanlıkta, gizlice öldürebilseydim' diye geçiriyordu içinden. İşini burada yapması müşteriden özel istekti. Ölümünü gözleri ile görmek istediğini özellikle yazmıştı. Yapmak zorundaydı.

Yarışçılar alana sırayla girmeye başladığında bu vaktin yaklaştığının göstergesiydi. Kimsenin kendini göremeyeceğini bildiği için silahıyla pozisyonunu almıştı. Geriye sadece vakit geldiğinde tetiği çekmek kalmıştı.

Saniyeler geçmek bilmezken, sonunda yarışın başlamasına dair olan o ses duyulmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Saniyeler geçmek bilmezken, sonunda yarışın başlamasına dair olan o ses duyulmuştu. Hedefi sakince izleme vaktiydi. Gerçekten hızlı bir motorcuydu. Demek oluyordu ki kolay olmayacaktı. Bu yüzden ilk turu bitirmesini bekledi. Motoru nasıl kullandığını ve dönüşlerde neler yaptığını aklına kaydetmek için.

İkinci tur başladığında daha dikkatliydi. Eli tetiğin yarısına kadar basılı durumdaydı. Hedefi ise odaklandığı noktadan kaçırmıyordu. İçinden üçe kadar saymaya karar verdi o an. Sonra tetiğe tamamen basacak ve işi bitirecekti.

Derin bir nefes aldı. Hedef halen görüş açısındayken sakince fısıldadı. 3,2 ve 1. Tetiğin sonuna kadar sertçe basılmış, bir kurşun hızla yol almıştı. Ama öncesinde bir şey olmuştu. Yarıştaki motorculardan biri dengesini kaybederek sertçe insanların olduğu alandaki duvara çarpmıştı. Bundan kaynaklı ses yüzünden odağı bozulmuştu. Gözlerini açamıyordu. Kaçması gerekiyordu ama hata yapmış olmaktan korkuyordu.

Her şeye rağmen araladı gözlerini. Hedefinde ki motorcu yerdeydi. Başarmıştı. Hemen elindeki silahı parçalarına ayırarak yerleştirmiş ve bir dakika bile olmadan koşarak merdivenleri inmeye başlamıştı.

Adımları çok hızlıydı. Düşme tehlikesi atlatmasına sebep olması rağmen koşmaya devam etmişti. Binadan çıktıktan sonra, arabası görüş açısına girdiğinde biraz yavaşlamıştı. Koşarak dikkat çekmemeliydi. O sırada buraya doğru gelen bir ambulans görmüştü. Her ihtimale karşı içeride bir tane bulunuyordu ama bu sefer bir taneye daha ihtiyaç olmuştu. Çalıştığı hastaneden gelen bir ambulanstı büyük ihtimalle. Tanınmaktan çekinerek hemen arabasına binmişti.

Arabaya binerek kapıyı örttüğü anda, içeride bir ses duyulmuştu. Ambulans sesi değildi. Kendi telefonuna ait bir sesti.

Yan koltukta bıraktığı telefonu eline alarak ekrana baktı. Hastanede çalışan birine ait numarayı gördüğünde şaşırmıştı. Sonuçta izin günündeydi. Her ihtimale karşı açtı telefonunu.

"Doktor Zhan, üzgünüm izin gününüzde sizi rahatsız ediyorum. Büyük bir kaza olduğu için doktorların çoğu meşgul halde. Ayrıca hastaneye yakın olan yarış alanında da iki yaralı olduğuna dair bir bilgi geldi. İzin gününüz ama gelip hastalardan birine bakabilmeniz mümkün mü?" Bir doktorun görevi ne olursa olsun görevine bağlı kalmaktı. İzin günü olması umrunda değildi. Arabasını hızla hastaneye doğru sürdü. Ama aklına gelmeyen bir şey vardı. Kendi hastası, öldürmeye çalıştığı kişi de olabilirdi.

Bu kurguya beyzavuralll sayesinde başlamıştım. Yazmam için her zaman destekledi ve yanımda oldu. Umarım sizlerde beğenirsiniz ve onun desteğini boşa çıkarmadan bu kurguyu bitirebilirim. Okuduğunuz için teşekkür ederim ♡

are you liar? || yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin