Bölüm 3

1.4K 86 10
                                    

Merhabalar,

Öncelikle gecikme için herkesten özür diliyorum. Sağlık problemleri nedeniyle geçen hafta söz verdiğim tarihte yayımlayamadım bölümü. Geçen haftayı da telafi ederek iki bölüm yayımlıyorum. İyi okumalar diliyorum.

Sevgiler...

***

Karnımın guruldaması ile uyandım. Öyle çok acıkmıştım ki biraz daha bir şey yemezsem öleceğimi düşünüyordum. Sabahın erken saatiydi belki kimse uyanmamıştı daha; mutfağa gidip gizlice bir şeyler aşırabilirdim ya da ayağıma kahvaltımın gelmesini beklerdim. Ama ya gelmezse bir daha yiyecek alabilmek için sessiz bir an bulamazdım.

Tam o anda kararımı verdim, yatağımdan kalkarak ayağıma terlikleri geçirdim ve odamın kapısını açarak yavaşça mutfağın olduğunu düşündüğüm yere doğru yürüdüm. Kapısı kapalı bir odayı geçip dört basamaklı merdiveni yavaşça çıktım. Yürürken ayaklarım daha iyiydi ancak basamaklarda anlaşılan canım hala yanıyordu. Son adımımı da duvara tutunarak atlattıktan sonra sağa doğru genişleyen bir salona adım attım; geniş pencereler ve terasa açılan kapı benim odamın açıldığı gibi bahçeye açılıyordu. Solumda ise büyük bir açık mutfak duruyordu ve arkası dönük hafif kilolu bir kadının ocakta bir şeyler hazırlıyordu. Lanet olsun ne kadar erken bir saatte kalkıyordu ki? Keşke gece uyumayıp gelseydim diye düşündüm.

Sessizce ona görünmeden odama doğru gideceğim sırada "günaydın" diyen kadının sesini duydum. "Sende benim gibi erkencisin. Çok fazla uyumayı sevmiyorum ben." Kadının yüzüne bakmadan da gülümsermiş gibi konuştuğunu görüyordunuz. Size bunu fazlası ile hissettiriyordu.

Kaba davranmamak adına döndüm ve "günaydın. Ben su alacaktım susadım da."dedim ilerleyerek. Hazırlanmış koca masayı gördüğüm anda karnımın gurultuları da yükselmeye başladı. Hey dedim karnıma ayıp olmuyor mu bu ne edepsizlik?

Kadın da benden çıkan sesleri duymuş olmalı ki "Omlet sever misin?"dedi.

Kadının sorusuna öyle hızlı cevap verdim ki 'omlet sever...'den sonrasını duymamışım gibi "evet"diye yanıtladım.

"Otur bakalım masaya; peynirli ve mantarlı" dedi içimin eriyerek aktığını hissettim "olur"dedim sanki çok önemli bir ayrıntı değilmiş gibi. Ama aslına bakılırsa en sevdiğim omletti.

O omletimi hazırlarken bir yandan da muhteşem bir kahve kokusu sardı burnumu. Ocakta da yine çay demleniyordu mis gibi. Kahvaltılara bayılıyorum dedim içimden. Kadın daha omleti tabağıma koymadan masadan bir iki tane zeytin ve bir kibrit kutusu kadar peynir tırtıklamıştım bile. Öyle acıkmıştım ki bıraksalar masadaki her şeyi silip süpürebilirdim.

Ama tabi ben hanımefendi bir kız olarak bunu yapmamalı, kibar kibar yemeliydim. Aslında çevremde kimse yokken ya da Peri ve babamlayken oldukça iştahlı yiyordum. Hatta bu konuda Peri'den tehditler de alıyordum: 'Seni bir gün yemek yerken videoya çekip tüm sosyal medyaya yayacağım. Bu halini herkes görsün, sosyetenin hanımefendisinin nasıl bir obur olduğunu herkes görmeli.' Keşke yanımda olsan da çeksen o hallerimi inan bu sefer engellemeyeceğim seni diye düşündüm.

Tabağıma omleti koyup çay mı kahve mi istediğimi soran nazik kadına çay diye cevap verdim. Önceki günlerde içtiğim çayı bu kadın demlemişse bugünkünün de harika olduğunu bilip ağzım sulanarak.

Aynen tahmin ettiğim gibi mükemmel çayların mimarı bu kadındı ve bu harika omletin. Kesinlikle buradan sonra da bizimle çalışmalı diye düşündüm. Kahvaltıları kadar yemekleri de oldukça lezzetliydi. Bence bizim evdeki aşçılardan çok ama çok iyiydi. Evet bu kadına bir teklif götürmem gerektiğine dair kendimle hemfikir oldum.

Nefti "Tamamlandı"Where stories live. Discover now