Bölüm 14

702 66 5
                                    

"Lütfen ama daha yeni uyandım ve bu patırtıyı illa siz öğreninceye kadar çekecek miyim?"

"Sadece birini söyle yani ilk dileğini ve bizde seni rahat bırakalım" dedi Eray masum bakışıyla beni etkilemeye çalışırken.

Masadakilerde ısrarla onu onaylarken elimi havaya kaldırıp onları susturdum "önce kahvaltı sonra Alkır gelsin öyle söylerim" dedim. Alkır'ı henüz görmemiştim evde miydi yoksa gitmiş miydi ondan bihaberdim. O gelmeden de istediğimi söylemeyecektim sonuçta bu evde yetkili o ise onun onayından geçmek zorundaydı ve bunu benden duymasını istiyordum.

"Ne söyleyeceksin?" Alkır ağır adımlarla mutfağa girdi ve kalabalık onu görür görmez isteğimi söylemem için bana yüklendi. Durumu anlayan Alkır'da sessizliği sağlayarak önce kahvaltımızı yapacağımızı söyleyip beni bu şamatadan kurtardı. Şimdilik.

Gülten hanım onun omletini hazırlarken bir süre onunla sohbet etti ve karşımdaki sandalyesine oturup sessizce kahvaltısını yaptı. Henüz benimle tek kelime bile konuşmamıştı ne bir günaydın ne afiyet olsun. Dünkü davranışlarına ve cümlelerine tezat bugününü neye yormalıydım emin değildim. Etrafta çok fazla gözün olması, ters tarafından kalkmış olması bunlar kabul edilebilirdi. Ancak yeniden pişman olması artık bünyem bunu gerçekten kaldıramazdı. Bu kadar fazla dengesiz olması tabiatımı bozardı.

Ortamda iğne düşse yere ses çıkaracak kadar bir ölüm sessizliği vardı. tabağımdan kafamı kaldırdığım anda bu sessizliğin sebebinin Alkır'ın yüzüme kitlenmiş olmasıyla ilgili olduğunu düşündüm. Herkes şimdi bir ona bir bana bakıyordu dikkatlice ama sükut içinde. Onlar bakışında ne görüyordu bilmiyorum ama benim gördüğüm yalnızca dileğimi açıklamamı merakla bekleyen birinin bakışı değildi. Sanki o koyu yeşillerde biraz ümit biraz özür bir parça da sevgi vardı. Sevgi! Sanırım bu benim aklımın ürettiği olmasını umduğum bir ufak hayaldi.

"Kahvaltımızı bitirdiğimize göre dileğimize gelebiliriz. Peki söyleyin bakalım Verda hanım" Verda deyişinde öyle bir tını vardı ki dün geceki Gül çiçeği fısıltısına benziyordu. İçimi tatlı bir karıncalanma kaplarken gözlerimi yeniden gözlerinde sabitledim. Bana biraz daha yaklaştı ve "dileğiniz nedir?"dedi.

Dileğim sensin. Gözlerimi kırpmadan dileğimi tekrarladım ancak içimden. Bunu orada yüksek sesle dile getirmemin beklenmedik bir bomba etkisi yaratacağından emindim. Özellikle onda. Aramızda geçenlerden sonra kesinlikle böyle bir yaklaşım beklemezdi benden. Ne kadar pişman olduğunu dile getirse de ya da gerçekten öyle olsa da sahip olduğum gurur asla bunu bağırarak söyletemezdi bana. Özellikle içimdeki büyük aşk. Aşk demekten vazgeç Verda öyle olduğunu bilmiyorsun. Kendimi payladıktan sonra bir başka azar sesi daha işittim sağ tarafımdan yoğunca.

"Ee haydi ama söyle artık ilk dileğin nedir?"dedi Dinçer masanın üzerine iyice eğilmiş bana bakarken.

"Evet cininiz emrinizde dile benden ne dilersen dedi bile ama sen hala karar verememiş gibisin. İstersen senin yerine ben dileyebilirim."dedi Eray da yine tüm maymunluğu üzerindeydi.

Bu yorum beni gülümsetmişti "Verda'nın sihirli lambası" dedim gözlerim yeniden Alkır'ı bulurken onun gamzeli yüzünü görünce içimin eridiğini hissettim yeniden.

"Evet ve cin de ben oluyorum söyle bakalım dileğini yerine getirebilecek miyiz" dedi sert otoritesini yeniden takınarak.

"Ben" dedim yavaşça masadakilerin yüzünü gezdim bu anın keyfini çıkarıp onları da uyuz ederek Alkır'da durdum ve "ben kıyıdaki yatla geziye çıkmak istiyorum" dedim.

Çocuklar yine aralarında bir kaosa sebep olurken gözlerim sadece Alkır'da kulaklarımda dudaklarından dökülecek olan cümlelere saklıydı. Sandalyesinde geriye yaslanıp bir şey diyeceği anda dudaklarını sımsıkı kapattı. Bu kızdığını mı gösteriyordu isteğimi yerine getiremeyeceği zor bir yola soktuğumu mu? Ama bana söz verilmişti ve ben bir gün de olsa bu hapislikten kurtulmak istiyordum.

Nefti "Tamamlandı"Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum