Bölüm 7

915 72 9
                                    

Merhabalar,

Söz verdiğim gibi yeni bölüm geldi arkadaşlar. İyi okumalar diliyorum.

Sevgiler...

***

Dün bana davranışları huzurlu bir güne uyanmamı sağlamıştı şüphesiz, şeytanın bacağını kırmıştık bence. Bundan sonra beni sinirlendirecek ya da üzecek bir şey söyleyeceğini pek düşünmüyordum.

Sonuçta dün uzun bir süre bir arada kalmış ve ilk defa kavga etmeden günü sonlandırmıştık. Bunda benim aldığım kararlarında payı vardı belki de. Ona hiçbir şekilde ters cevap vermemiş diğerlerine davrandığım gibi davranmaya çalışmıştım. Kesinlikle kararlıydım aynen bu şekilde devam edecektim. Sevgisini kazanamıyordum en azından nefretini yok etmeliydim. Benim hakkımdaki ön yargılarını yıkmalıydım.

Neden ne önemi var ki? Eski ben olsa bunu kesinlikle umursamazdı insanlar ne düşünürse düşünsün der geçerdi peki şimdi bu adamın ne farkı vardı onlardan? Tehlikeli bir alanda dolanıp duruyordum. Ne kalbim ne zihnim vurdumduymaz olamıyordu. Bu aslında beni biraz korkutuyordu. Ona karşı olan hislerimin bambaşka olduğunu biliyordum. Onu tanımıyordum o da beni. Ve ben ona asıl beni tanıtmak için can atıyordum.

Öğleden sonrasını beklerken zamanın gerçekten durduğunu düşünüyordum. Babamdan gelecek mesajı heyecanla beklememin yanısıra onu görecek olmakta içimin kıpır kıpır olmasına neden oluyordu. Beni bulması kolay olsun diye salonda pencere kenarına oturmuş kitap okuyordum. Aslında okumuyor onu bekliyordum. Ama bir türlü gelmiyordu.

Duvarda asılı olan saate her 10 saniyede bir falan bakıyordum sanırım çünkü asla ilerlemiyordu. Yeter dedim sen sürekli saate gözünü dikince hızla akmıyor zaman. Ayağa kalkıp oturmaktan uyuşmuş olan ayaklarımı açmak için ağır ağır odanın içerisinde yürüdüm bir süre.

Sonra dışarıda bir hareketlilik oldu. Birilerinin yaklaştığını beraberinde gelen seslerinden anladım. içeri kahverengi saçlı, yeşil gözlü takım elbiseli orta boylarda, biraz göbekli bir adam girdi. Yanında Batu adamı bu taraftan diyerek merdivenlere doğru yönlendirdi.

Adam benimle konuşmadan bir baş işareti yaptı ve Batu'nun ardısıra merdivenlere yöneldi. Acaba kim ve neden geldi diye düşünmekten kendimi alamadım. Babamın adamlarından biri miydi ondan haber getiren biri? Eğer öyleyse onunla konuşmayı bende çok isterdim. Onun nasıl olduğunu, üzülmemesi gerektiğini, iyi olduğumu söylemek isterdim.

Yarım saat falan geçmişti ki Eray ile Dinçer beni dışarıya çağırdı. Çocukluk anılarımdan, annemle ilgili olan en net hatırladığım anılarımdan birini anlatmıştım daha önceki konuşmamızda. Bahçede bana salıncak kurup saatlerce beni sallamasını ve 'anne daha yükseğe, daha yükseğe.'diye bağırmamı. O gün yaşadığım heyecanı ve mutluluğu anlatırken gizleyememiştim. Ve eklemiştim 'annem yukarıda bir yerlerde ve beni izliyor. Bunu biliyorum.'

Onlarda bu anlattıklarımdan yola çıkarak bana güzel bir sürpriz hazırlamışlardı. Geçmiş güzel günlere dönebilmem için. "Gerçekten çok naziksiniz. Bu...bu çok güzel" dedim ağlamamaya çalışarak. Nöbetten çıkmış ve bunu hazırlamışlardı. Yavaş yavaş benim tüm duvarlarımı yıkan nadir insanlar arasına girmeyi başarıyorlardı.

"Annenin hazırladığı gibi olmaz ama şu mavilerle yeşilliklere doğru havalanırken belki ona biraz daha olsun yaklaşabilirsin."dedi Eray gökyüzü ile ağaçların birleştiği noktayı işaret ederek.

Gözyaşlarımı bu noktada tutmak daha da zor oldu. Sanırım annemin beni salıncakta sallamasından beri bunu yapmamıştım. "Çocuklar teşekkür ederim. Bu benim için çok anlamlı" dedim birine bir diğerine öbür kolumu dolarken.

Nefti "Tamamlandı"Where stories live. Discover now