Bölüm 24

364 61 28
                                    

Merhabalar,

Bölüm söz verdiğim gibi geldi. Ancak ne kadar memnun olacaksınız okuduklarınızdan işte o konuda çok emin değilim. Biraz merakla ve biraz korkuyla gelecek yorumları bekliyorum. 🙈🙈 İyi okumalar dileyerek sizi bölümle baş başa bırakıyorum. 💞

Not: Bölümü Beethowen'ın 5. senfonisini dinleyerek okuyun lütfen...

***

Kalbimin çarpıntısı ile uyandım oda zifiri karanlıktı ve Alkır o yanımda yoktu. Neden böyle heyecanlı bir kalp çarpıntısı ile uyandığımı anlayamadım. Bir rüya ya da kabus görmüyordum yani hatırladığım kadarıyla zihnimde bir şey yoktu. Boğucu bir sıcak vardı belki de bundan dolayı bunalmış ve uyanmıştım. Yorganı üzerimden atarak biraz havanın bedenime yayılmasını sağladım. Biraz rahatladığımı hissedince yataktan kalktım ve saate baktım. 02.23 oldukça geç bir saatti ve Alkır yatakta değildi. Peki neredeydi? Bu soru yine saçma sapan düşüncelerin beynimin içerisinde dolanmasına neden oldu. Odada durup bu zihin zehirlenmesine maruz kalmaktansa kalkıp onu aramaya karar verdim.

Üzerime dolaptan bir hırka alarak koridorun az ışığında ilerlemeye devam ettim. Alkır'ın odasına yaklaştığımda içeriden gelen sesleri duydum. Birileri konuşuyor, hayır tartışıyordu. Elimi kapının kulpuna attım ancak açmadım. Kalbimin çarpıntısı hızlanırken yavaşça kapıya kulağımı dayadım. Bunu yapmamam gerekti biliyordum ama dayanamadım bir his beni resmen dinlemeye itekledi. Dikkatimi vererek ne dediklerini anlamaya çalıştım bağırmadan konuşuyorlardı ama yine de duyuluyordu.

"Bunu yapmaya hakkımız var mıydı? Bize minnet duyduğunda içim suçlulukla doluyor, utanıyorum." Dinçer'di bu neden bahsediyordu acaba?

"Dolmalı da bence bu çok saçma gerçekten bu çok saçma. Neden hala devam ediyoruz."diye sordu Eray. Neye devam ediyorlardı ve utanç duyuyorlardı anlamıyordum.

"Sence neden? Daha bu iş bitmedi? Sona çok yaklaştık. Bunu o aptal kafan almıyor mu?" Bu Batu'ydu. Bahsettikleri olay tam olarak neydi? Bu benimle ilgili olabilir miydi?

"Asıl senin o aptal kafan onun incineceğini almıyor."dedi Eray.

"Sahi mi akıllı çocuk peki bunu önünde sonunda öğrenince ne olacak üzülmeyecek incinmeyecek mi? Böyle mi avutacaksın kendini." Sesi yükselen Batu'yu sakinleştiren Alkır olmuştu.

"Tamam bağırmayın sakin olun."

"Sence de artık son vermenin zamanı değil mi? Bunu ona sen söylemelisin Alkır."

Sessizlik. Neyi söylemelisin Alkır ve kime? Bana mı? Peki ne söyleyeceksin bana? Gecenin bir yarısında kapılar ardına sığınıp gizli saklı konuştuğunuz bu önemli konu ne? Son vermeniz gereken şey ne?

Kalbimin gürültüsü iyice arttığında anladım bu kesinlikle iyi bir haber değildi. Bu kara haberin ta kendisiydi ve daha ben duymadan yatağımdan uyandıracak kadar ele geçirmişti beni. Elim bir anda daha sıkı kavradı kapının kulpunu. Çevirip açacak cesareti kendimde aradığım anda o ses ayaklarıma beton dökülmüş gibi çakılıp kalmama neden oldu.

"Neden bu işi kabul ettiğini hatırla Alkır bunu yapma. Bu işi berbat etme. Onun için değil; kesinlikle onun için değil. Onun kimin kızı olduğunu unutma ve neden burada olduğunu?"

"Bana işimi sen mi öğreteceksin?"

"Yolunu şaşırdıysan evet." Pınar'ın ağzından dökülen sözcükler Alkır'ın ruhumda açtığı bıçak darbeleri gibi ani ve can yakıcıydı. Benim için burada değil miydi? Bu da ne demekti? Peki kimin için buradaydı? Tüm bu sözcüklerin anlamı mecazi miydi?

Nefti "Tamamlandı"Where stories live. Discover now