Bölüm 15

667 65 22
                                    

Bir gun gecikmeli geldik. 😌 Cok ama cok guzel bir bolum oldugunu dusunuyorum. Buyrun okumaya. 🙈💞
***
"Alkır" diye seslenen Eray'ın sesi ile ondan ayrıldım. "Kusura bakmayın bölüyorum ancak ileride kalabalık tekne gurubu var daha sakin bir yer seçsek iyi olur." Eray Alkır ile aramda her ne varsa bunun gayet farkındaydı. Hatta belki de Dinçer bile. Ara ara beni yokluyor ve onunla başbaşa kalmam için fırsat yaratıyorlardı. Bu yaptıklarından keyif alıyor gibi görünüyorlardı.

Buraya gelirken de koruma görevini üstlenmelerinin bir nedeni vardı mutlaka elbette bunu Alkır istemiş olmalıydı onlardan. Berkay'ın benimle fazla ilgili olduğunun ayrımındaydı. Böyle bir ricada bulunmuş olması olasıydı. Sevgiden ya da misafiri koruma içgüdüsünden her nedenden olursa olsun beni önemsemesi hoşuma gidiyordu ve aslında kalbimden biliyordum ki bu adam aslında göründüğü gibi değildi. Bu davranışlarında iş adamının kızını korumaktan fazlası yatıyordu. Belki benimki kadar yoğun bir sevgi değildi ama vardı neftilerinde bile okuyordum.

O gün ormanın içerisinde olanlar neydi ve nedendi bilmiyorum. Ama kendisi de bir pislik olduğunu hayır karaktersiz bir piç olduğunu kabul etmişti. Affedilemez bir durumdu ama onda şeytan tüyü vardı ve kendisine hep çekiyordu bir şekilde kendini bağışlatıyordu.

O kalabalık gurubun arasına girmeden hızla uzaklaştık ve rotayı biraz daha değiştirdik o ilerledikçe ileride beliren kara parçalarını gösterdim ve belki de şu karşıya gitmeliyiz ne dersiniz dedim.

"Üzgünüm oraya gidemeyiz yasak bölge" dedi Alkır.

"Aa öyle bir bölge mi var?"

"Orası bizim topraklarımıza ait değil bu nedenle öyle dedim yasak bölge."

"Uzansam tutacak gibiyim nasıl bizim topraklarımızda değil. Bir dakika orası Yunanlıların mı ve bizde şu anda Ege bölgesindeyiz öyle mi?" dedim şaşkınlıkla etrafımı seyrederken. Sanki İstanbul sularında olduğumuzu düşünmem komik miydi? Sonuçta kaçırıldığımda oradaydım ve saklandığım yerin oraya yakın bir bölge olduğunu düşünmüştüm hep. Ancak hayatım ne kadar tehlikedeyse babam beni taa Ege sularına kadar göndermişti.

"Evet Ege bölgesindeyiz ve orası da Yunanistan'a ait olan bir kara parçası etrafımızda görebileceğimiz birçoğu gibi."dedi sıkkın bir ifade ile Alkır.

"Hey neden dönüyorsun" dedi Meriç kafasını içeri doğru uzatırken.

"Burası fazla kalabalıktı denize girmek için daha sakin bir yer bakacağım" dedi Alkır.

"Anlaşıldı kaptan" dedi Meriç ve çocuklara bağırarak bir şeyler anlatmaya çalıştı. Rüzgardan sesi havada yayıldığı için ne dediğini duymuyordum tahminimce meraklarını gideriyor sessiz bir koy aradığımızı anlatıyordu. Dinçer ardından onu takip ederken bende burada fazla durmayıp bir dedikoduya mahal vermememin iyi olacağını düşündüm. Biraz öncekiler dedikodu çıkarmazsa başka ne çıkarırdı bilmiyorum tabi.

"Sanırım teknenin bir üst katı daha var değil mi?" dedim daha önce inceleme fırsatı bulduğumda gördüğüm güneşlenme alanını hatırlayarak.

"Evet harika bir güneşlenme alanı seni çıkarmamı ister misin?"dedi Eray.

"Hayır" diye atıldı Alkır. İkimizde buz kesmiş bir halde kımıldamadan durduk hayırı ile. "Ben uygun bir yer bulup durduğumda çık istersen; şimdi çok rüzgarlı çıkarsan hasta olabilirsin."

"Evet sanırım haklısın" dedim dediği gayet mantıklıydı. "O zaman ısındığıma göre biraz dışarıda oturayım" dedim ve ayağa kalkıp dışarı doğru yöneldim.

"Ya da başka gözlerden uzak sadece senin yanındayken güneşlenebilir" dedi Eray fısıltı gibi söylemeye çalışmıştı ancak ben kelimesi kelimesine hepsini duymuştum. Arkaları bana doğru dönük denizden gözlerini ayırmıyorlardı. Sanırım çoktan çıkmış olduğumu düşünüyordu ki Eray "Çok akıllısın dostum" dedi omzuyla ona doğru vururken. Nasılsa benim onları duyduğumdan habersizlerdi o zaman bir süre atışmalarını dinlemek üzere orada durabilirdim.

Nefti "Tamamlandı"Donde viven las historias. Descúbrelo ahora