13. BÖLÜM

9.7K 836 112
                                    

EĞLENCELİ VE SÜRPRİZLİ BİR BÖLÜM SİZLERLE :)

***

Anne... Hoşçakal...”

Zeynep gözlerini sıktı, açmak istemiyordu. Başını sağa sola salladı ve yeniden uykuya daldı.
Doruk hastanenin duvarını yumruklayarak, doktorun dibine kadar geldi, “Karım sekiz saattir neden uyanmıyor doktor bey?!” diye gürledi.

“Doruk bey gerçekten mantıklı bir açıklaması yok. Yani tüm bulgular normal, uyanmaması için hiçbir neden yok. Psikolojik olduğunu düşünüyorum. Yani bu tip vakalarda genelde korkudan vücut kendini korumaya alır ve uyku halini sürekli devam ettirir.”
“O zaman psikolog çağır, bir şey yap!” diye bu sefer öfkeyle tısladı.

Babaannesi onun omzunu tuttu, “Tamam oğlum sakin ol. Durumu iyi ya.”
“Olamıyorum!” diye bağırdı. “Kimse anlamıyor mu beni? Karım içeride sekiz saattir uyurken, ben sakin falan olamıyorum.”
Uğur’un koşturarak hastaneye girdiğini gören Sadık bey bu sefer ona döndü, “Uğur evladım var mı bir haber Deniz’den?”

“Yok dede. Aren’le adamın bütün girebileceği böcek yuvalarını bastık. En son dün evine giderek bir iki eşyasıyla kimliklerini ve pasaportlarını da alıp çıkmış. Asıl kötü haber, evlenecekleri gün Deniz’in kimliği de pasaportu da ondaymış. Şuan Aren çıldırma noktasında. Deniz’i yurt dışına çıkardığından şüpheleniyoruz.”

“Manyak mı bu adam? Zorla kız kaçırma da neyin nesi? Polise haber verseydiniz.”
Uğur dedesinin omzuna elini koydu. “Verdik dede verdik. Aren de orada zaten, liseden arkadaşı varmış orada Ferhat diye biri, o yardımcı oluyor. Havaalanından çıkış yapılmış mı ona bakıyorlar.”
“Anladım.”
“Zeynep nasıl oldu?”
“Aynı uyanmıyor.”

O sırada Şükran hanım elinde tostlarla geldi, “Doruk oğlum, gel bir şeyler ye. Kaç saattir açsın. İçim kaldırmıyor.”
Doruk annesine sert bir bakış attı, “Şuan tek derdim açlığım ya da tokluğum mu anne? Deniz’i o pezevenk hangi cehenneme götürdü bilmiyoruz, karım içeride ne tür kabuslarla savaşıyor bilmiyorum ve benim aç olduğumu mu düşündün? Hadi anne sen evine git, zeytinyağlı sarma yap bence, iyi gelir!” diye tıslayıp, odaya attı kendini.

Melek hanım da başını sağa sola salladı, “Sana inanamıyorum. Bencilliğin tavan yaptı.”
“Ya sadece tost getirdim. Kızın bir şeyi yok duydunuz. Şımarıklık yapıyor. Oğlum sırf bu yüzden aç kalsın istemedim.”
“Sarma yetmez sana. Sen eve git de dolma oy. Bol bol kabak oy. Kabak tadı vermeye başladın çünkü.”
Sadık bey güldü, hala aynıydı bu kadın. “Yanına da cacık yap gelin.”

“Bol sarımsaklı değil mi dede?” diyerek araya girdi Uğur.
“Valla bu çocuk aynı ben, ağzının tadını biliyor.”
Melek hanım döndü ikiliye, “Ve taze naneli sever deden,” dedi.
“Unutmamışsın.”

Melek hanım fularını düzeltti, “Ufak bir ayrıntı. Önemsiz.”
Uğur kafasını kaşıdı, “Şeytan ufak ayrıntılarda gizli olurmuş.”

***

“Aren bey, kayıtlar burada. Yurt dışına henüz çıkmamışlar. Kamera kayıtlarına baktık, çiftlikteki kamera kayıtlarında görünen araçlara uygun üç araç İzmir yolunda görünmüş.”
“Ee durdursanıza!” diyerek araya girdi.
“Ekiplere haber verildi merak etme,” dedi Ferhat.

Aren derin bir nefes verdi. “Bende geliyorum.”
“Ama-”
“Sormadım. Geliyorum Fero!” diye bağırdı.
“Burada Ferhat amir dersen sevinirim. Fero ne lan?”

Aren elini kaldırıp, ‘git işine’ der gibi elini salladı ve çıkacakları anda bir polisin koşarak yanlarına geldiğini gördü.
“Aren bey çiftlikte yapılan incelemede bu yüzüğü bulduk,” deyip adama Deniz’in yüzüğünü uzattı.
“Pislik herif! Onun parmaklarını koparacağım.”
“Amirim!” diye başka bir polis geldi bu sefer.

TUTKULU AŞK * AŞK SERİSİ II  - FİNALWhere stories live. Discover now