Tesadüfen Evli (Tesadüf Serisi-1)

Çok içme, kızlara bakma, götünü keserim!

Sevgili günlük ;

Bugün etrafımdaki en aşık olunası insana ,aşık olduğuma bir kez daha emin oldum.Evet o da sıradan bir insan ve onu gözümde büyütmem tamamen saçmalık ama olsun. O hala rüyalarımın beyaz atlı prensi ve bu tamamen aramızda.

Bugün Günce kaşarı, onun çok çirkin olduğunu söyledi. Bu gerçekten sinir bozucu. Gözlükleri olduğu için lise boyunca kimse onunla sevgili olmayacakmış. Önemli olan gözlükler mi günlük? Evet, bunu benim yanımda söyledikten sonra hiç rahatsız olup özür dilemedi. Üstelik benim diş tellerim de var ve hepimizin sivilceleri de ama en çok gözlüklüler dalga konusu oluyor. Ama liseden sonra ben de lens kullanacağım günlük.

Kısacası bugün Günce'ye fazlasıyla sinir oldum sevgili günlük.

Öğleden sonra onunla tekrar karşılaştım sevgili günlük. İnsanların onu sevdiğimi anlaması benim bittiğim andır diye sürekli ondan saklanıyorum ve bu da pek hoş sayılmaz.Zaten karşı sınıfımda olduğunu varsayarsak en fazla ne kadar saklanabilirim ki sevgili günlük?

Ve asıl bombaya gelirsek;

Bugün Berk ve Gül çıkmaya başladı. Biliyorsun, Berk onun en yakın arkadaşı, Gül de benim. Bu Mertle daha çok karşılaşacağım demek.

Bana kısılmış gözlerle bakmaktan vazgeç günlük! Lisedeyim.Onunla mutlu olmak için herşeye sahibim. Karşı sınıfta. Fazlasıyla güzel. Evet, onun bir erkek olduğunun farkındayım ama tanıdığım bir çok kızdan güzel biri o. Çok güzel saçları var. Siyah saçlar ve esmer bir teni var ve gördüğüm en güzel mavi gözlere sahip. Gözleri o kadar güzel ki insanlar onları görüp üzülmesin diye onları saklıyor, bir gözlükle. Diş telleri yok ama o kadar düzgün dişleri var ki eskiden taktığına eminim.

Onunla ne kadar mutlu olduğumu yazana kadar hoça kal günlük.

NOT: Haftaya dönem bitecek, sevgili günlük. 3 ay boyunca kuzenlerde olacağız.O zamanlarda yazmam. Hoş haftaya kadar da yazmam.

*******

Kocamın bavunu toplayıp annesinin evine gitmesinin üstünden tam bir hafta geçti gençler. En sonunda olayları ele alma vaktim geldi diyip, ben de çantamı koluma taktığım gibi çıktım yola ve soluğu, Mert'in annesi olan, annemlerde aldım. Sabahın köründe uyandırmak, eğer siz yapıyorsanız eğlenceli, gençler.

Kocamın odasına vardığımda hala uyuduğunu gördüm. Evet sabah 7'de insanlar genellikle uyur zaten ama onla dalaşmaya bile o kadar alışmışım ki yokluğu hamile bünyeme gerçekten fazla gelmeye başladığında onu almaya gelmekten başka çarem kalmadığına emin oldum.

Kapıyı bilerek çarptığımda bile, ki bunu yaptıktan sonra Masal'ın odasının da bu katta oluğunu hatırlayıp pişman da oldum ama o zaman sadece kocamı uyandırmaya çalışıyordum, hareketsizce yatttığını gördüm. Onu uyandırmak çok zor olacaktı.

Yatağına yaklaştım ve etrafta onu rahatsız edecek bir şeyler aramaya başladım. Gördüğüm küçük tüylü kalem bana sinsi bir gülümseme hediye etti. Evet, doğru tahmin hanımlar, küçük gıklamalar daima sinir eder.

Üstümden montumu, şapkamı ve atkımı çıkardıktan sonra, evet kuzey kutbunda yaşıyor gibi giyiniyorum, biliyorum, elime kalemi alıp az önce ona baktığım yere geldim. Hala küçük bir çocuk kadar saf ve masum uyuyan kocama baktım. 'Keşke kalktığında da küçük bir çocuk kadar tatlı olsan, bir tomruk kadar can sıkıcı ve sinir edici olmak yerine' diye düşünmeden edemedim.

Bu adam hep kafasını karıştırıyordu. En azından sessiz kaldığı zamanlarda.

Tüylü tarafını Mert'in kulağına sürttüğünde, Mert huysuz bir homurtuyla kafasını iyice yastığa gömerken, Melis kıkırtısını bastırmaya çalışıyordu. Bu lanet adamı gerçekten özlemişti.