Bölüm-18

1.7K 57 12
                                    


Yalnız hissediyordum. Bu hayata alışmak için bir gücüm vardı ama onuda kaybettim. Sahipsiz hissetmek dünyanın en berbat duygusu. Lanet olsun ki bu yaptıklarına rağmen onu seviyorum. O bana bu kadar kötülük yapmış olmasına rağmen ona olan bağlılığım çok kuvvetli ve bu beni daha çok yıpratıyor.

Saatlerdir yatakta iki kolum bağlı şekilde duruyordum. Kollarım uyuşmuş, vücudum karıncalanıyordu. Kurumuş göz yaşlarımı bile temizliyemiyordum. Beni nasıl bir kedere sürüklemişti böyle? Kapının sert açılmasıyla ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım.

Harry üstündeki siyah ceketi çıkarıp yatağın üstüne attı. Bu sefer gömleğinin iki düğmesini açtı. Yanıma yaklaştığında gözlerimi sıkıca kapadım ve bana yapacağı kötülüğü bekledim. Ama bu pek beklediğim gibi olmadı.

Bir an kollarım yatakla buluştuğunda inledim. Lanet olsun çok ağrıyorlar. Harry kollarımı çözmüştü ve beni şaşırtarak dolabının önünde kıyafet seçiyordu.

''Harry sen--''

''Konuşmayı bırak ve hazırlan." Çok soğuktu. Yine.

''Niçin?''

''Çünkü bu akşam bizimkiler geliyor ve bir akşam yemeği yiyeceğiz.''

''O zaman biraz süslensem iyi olur. Seni rezil etmek istemem.'' En azından onu kızdırmayacaktım. Kahkaha attığını duydum. Bana o hiç sevmediğim gülümsemesiyle döndü.

''Süslenmene gerek yok çünkü bu akşam bize hizmeti sen yapıcaksın." Ben şaşkınlık içinde onun gözlerine bakarken o hala sırıtıyordu.

''Ciddi olamazsın!''

''Çok ciddiyim bebeğim. Şimdi sus ve şu torbadakileri giy." Emir vermesi hoşuma gitmiyor.

''Beni arkadaşlarına sevgilin olarak tanıştırdın. Beni öyle gördüklerinde ne yapacaksın?'' İşte yine kötü kahkahasını atıyordu.

''Artık her şeyi biliyorlar güzelim. Sen merak etme." Yine gözlerim doluyor. Lanet olası Styles.

''B-Bu aramızda kalacaktı. Bu kadar kötü biri olmayı nasıl başarıyorsun?''

''Sen bana hesap mı soruyorsun?Bana... sahibine." Üzerime geliyordu. Ama bir anda durdu. "Beni iyi dinle küçük sürtüğüm. Damarıma basarsan seni öldürürüm. Sonuçta yapmadığım bir şey değil." dedi ve tekrar kıyafet aramaya koyuldu. Benim tanıdığım Harry artık yoktu.

***

Harry giyinip aşağı indiğinde bende zor da olsa giyinmeye başladım. Üstümdekileri çıkarıp Harry'nin bana aldıklarını torbadan çıkardım. Sade beyaz bir tişört, siyah kısa kapri ve siyah babetler. Belli ki beni tam hizmetçi gibi göstermeye çalışıyor.

Hizmetçilerde siyah beyaz giyinir. O da bana aynısını yapıyor, sadece biraz daha modern. Üstümü giyindikten sonra banyoya geçip saçlarımı taradım. Dalgalı saçlarımı savurup makyaj yapmadan odadan çıktım.

Aşağı indiğimde bahçe kapısı açıktı. Belli ki dışarda yiyeceğiz. Harry yanıma gelip tam önümde durdu.

''Beni iyi dinle! Ne isterlerse onu yapacaksın, hiç karşı çıkmayacaksın, seni çağırmadığımız sürece yanımıza gelmiyecek mutfakta duracaksın. Yemeğinide mutfakta yiyeceksin, anladın mı?''dedikleri karşısında bacaklarımı hissetmiyordum. Gözlerimi sürekli ağlatıyordu ama yine de susuyordum.

''A-Anladım." Lanet olsun kekeledim. Bu durumdan nefret ediyordum. Niye ona karşı gelemiyorum? Çünkü o güçlüydü. Ama bir an oluşan cesaretle ona döndüm.

''Peki bu dediklerini yapmazsam ne olacak?'' Bahçeye doğru yürüdüğünde durdu ve bana döndü.

''O zaman herkesin önünde altımda inlersin.'' Ürküyordum. Katil olan bir insan bunu yapardı. Kapının zil sesiyle kendime geldim.

''Ne bakıyorsun? Bana bakacağına, git kapıya bak." dediğinde yavaş adımlarla kapıya yöneldim.

Kapıyı açtığımda hiç istemesem de Ariana'nın yüzüyle karşılaştım. Bana pis sırıtışlarını göstererek içeri girdi.

''Şu çantamı düzgün bir yere koy." deyip çantasını bana uzattı. Ondan neden nefret ettiğimi şimdi anlıyorum. Çantasını aldığımda yine sırıttı.

Herkes sırayla içeri girmişti. Louis, Niall ve Liam bana acınası gözlerle bakarak içeri giriyordu. Ağlamamak için kendimi gerçekten çok zor tutuyorum. İşte hiç karşılaşmak istemediğim yüzle karşılaştım...Zayn...!!. Onun arkasından kapıyı kapattığımda herkes içeri geçti.

''Bella ben--''

''Konuşmak istemiyorum Zayn geç içeri." dedim.

İçeriye baktığımda birbirlerini yiyip bitiren Harry ve Ariana'yı gördüm. İçimden şu kızı parçalamak geliyor ama sabrediyordum. Harry'nin bakışları benimle buluştuğunda titredim.

''Hemen yemekleri servis et." Bunu söylerken herkes bana bakıyordu. Bu sözlerden sonra hizmetçiler ne derdi?Hatırladım.

''Tamam efendim." dediğimde Ariana ve arkadaşları hariç herkes bana acınacak gözle bakıyordu. Buna dayanamıyordum. Harry, Ariana'yı kollarından ayırmayarak bahçeye yöneldi.

Hızlıca mutfağa girdim ve servis edilecek tabakları bir tepsiyle onlara götürdüm. Herkes eğlenip gülüyordu. Ben herkesin önüne yemekleri koyarken onlar hala konuşuyordu. Zayn hariç. Benimle konuşmak istiyordu. Harry'nin tabağını koyarken seslice yutkundum çünkü bana olan bakışları pek hoş değildi.

Ben onunla bakışırken Ariana'nın minik çığlığıyla dikkatim dağıldı. Elindeki kadeh masaya dökülmüştü. Bunu kesin bilerek yapmıştır.

''Ne bakıyorsun temizlesene?'' diye söylendi o iğrenç sesiyle. Cebimdeki bezle oraya giderken beni durduran Zayn olmuştu.

''Sen git biz hallederiz.'' Harry ve Ariana ona öldürücü bakışlar atıyordu. Ariana'nın iğrenç sesi yine açıldı.

''Zayn bu onun işi sen niye karışıyorsun?''

''Ariana bu küçük şeyleri sende yapabilirsin!''

''Öyle mi zeki şovalye?'' diye tartışırlarken tekrar bakışları benimle buluştu.

Bana minik bir gülümseme atıp elindeki şarap kadehini ağzına götürdü. Yere düşen çatalı görünce hızlıca onu yerden almak için eğildim. Ve ne olduysa o anda oldu. Ani bir şekilde sırtımda hissettiğim ıslaklıkla hızlıca doğruldum. O sürtük üstüme -sırtıma- şarap döktü.

''Affedersin kaza ile oldu." diye sırıttı. O sırıtan yüzünü bir yerlerine sokacaktım. Bu artık sabrımı taşırdı.

''Bana bak seni küçük sür--''

''Bella!" Harry'nin bağırmasıyla olduğum yerde öylece kaldım. Ona sinirli bakışlarımı gösteririken daha fazla dayanamayıp içeri girdim ve hemen odama çıktım.

Kendimi yatağa atıp ağlamaya başladım. Çok fena ağlıyordum. Kendimi öldürmek istiyorum. Bu benim kurtuluşum olur. Ben bunları hak edecek ne yaptım? Sevmesem bile kimseye kötülük yapmadım. Peki niye benim canım yanıyor? Gözlerimi tavana dikip düşünmeye başladım. Ama emin olun hiçte sağlıklı düşünmüyordum.

Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Küveti tıkayıp soğuk suyu açtım. Küvet son yerine dolana kadar bekledim. Son çözüm buydu. Küvet dolduğunda giysilerimi çıkarmayıp içine girdim. Hala ağlıyordum ama dayanamıyordum. Küvet büyük olduğundan tüm bedenimi suyla kapladım. Sadece bedenimi değil aynı zamanda kafamıda suya soktum. Gidiyordum. Bedenimi suların içinde bırakıp, ruhumu tanrıdan af dilemeye yolluyordum.

Nefesim daralmaya başlamıştı ama kafamı çıkarmadım. Evet şuan intihar ediyordum. Çünkü dayanacak gücüm kalmadı. Sadece bir kez mutlu olmak istedim ve sanırım bu ancak ölünce gerçekleşecek...

Hoşçakal Harry. Belki başka bir hayatta...!!!

Satılık : Karanlık Günler [h.s]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin