Bölüm-24

1.6K 54 10
                                    


Doktorlar beni dışarı çıkarmışlardı. Ben içerde kalmak için direnmiştim ama yine yenilmiştim. Birazdan her şey belli olacaktı. Ya bu hastaneden 2 ölü çıkıcak ya da ikimiz sağlam çıkacağız. Ortam kabus gibiydi. Daya, Niall'a tutunmuş bayılmamak için kendini tutuyordu. Zayn yere çıkmış benim gibi delice ağlıyordu. Louis ve Liam ise ayakta dikilmiş öylece korkudan yere bakıyorlardı. Uzun bir süredir bekliyorduk. Bu süre içerisinde Zayn sulu ve öfkeli gözleriyle bana bakıyordu. Hızlıca yanıma geldiğinde oturduğum yerden ayağa kalktım. Gözlerimin içine derin derin bakıyordu.

''Hepsi senin yüzünden oldu!'' dediğinde gözlerimi sıkıca kapattım.

''Sen ona bu kadar yüklenmeseydin belki şuan bu durumda olmazdı.''

''Kapat çeneni Zayn! Ben böyle olmasını istermiydim sanki." Seslerimiz yükselmeye başlıyordu.

''Belkide isterdin. Sen değişik bir adamsın Harry. Ne istediğini bilmeyen birisin! Sen busun!'' deyip bana orta parmağını gösterdiğinde hızlıca üstüne atlayıp yumruklarımı geçirmeye başladım. O kendini savunmadan ben suratına güzel yumruklarımı geçiriyordum. Liam ve Niall bizi ayırmaya çalışıyorlardı. Bir kaç doktor ve hemşirede gelmişti. Birbirimizden ayrıldığımızda Zayn'in ağızından bir damla kan aktığını gördüm.

''Eğer bir daha bunu yaparsan o parmağı senin götünde kırarım.'' dediğimde Louis ağzımı kapattı. Zayn tam ağzını açıcakken yoğun bakımdan doktor çıkmıştı ve Daya hepimizden önce davrandı.

''Bella nasıl doktor?''

''Şimdi daha iyi. Beyin sarsıntısı yüzünden minik bir şok yaşadı ama şimdi kurtuldu. Hastamızın durumu iyi. Şimdi biraz dinlenmeli.'' dediğinde hepimiz tekrar gülerek ağlamaya başladık.

Onun ne kadar güçlü biri olduğunu unutamıyorum. Şimdi asıl sorun bu olaylardan sonra beni affedecek mi? Çünkü benim tek istediğim yaşaması ve beni affetmesi.

Bella'nın Ağızından

Gözlerimi açtığımda her yerin beyaz olduğunu gördüm. Başımda tanımlayamadığım büyük bir ağrı vardı. Bir deney gibi etrafımda cihazlar vardı. Ve ağızımda lanet bir oksijen maskesi vardı. Olanları ve her şeyi yarım bir şekilde hatırlıyordum. Olanlardan sadece başımı sert bir yere vurup bayıldığımı hatırlıyordum.Ve kafamda sürekli Harry'nin ismi geçiyordu. Harry'nin bana tecavüz ettiği gerçeği ve kafamı vurmam dışında hatırladığım başka bir şey yoktu. Bir gıcırtı sesi duydum. Kapı açıldığında içeri Zayn ve Harry girdi.

Zayn yaşlı gözlerle bana bakıyordu. Onu bu halde görmek hiç iyi değildi. Çünkü alışık değildim ve bu beni üzmüştü. Harry'e baktığımda bakışlarını benden kaçırıyordu. Onun yüzünden burdaydım. Bu yüzden onu istemiyorum.

''Bella iyi misin?'' diyen Zayn'e baktım.

''İyiyim Zayn. Ama beni biraz Harry ile yalnız bırakır mısın?'' dediğimde Harry bana baktı. Zayn ise önce Harry'e sonra bana baktı.

''Ama Bell--''

''Lütfen Zayn." dediğimde sertçe nefesini verip odadan çıktı. Darılmıştı. Mecburun Zayn. Harry hala şaşkın bir ifade ile bana bakıyordu.

''Senin yüzünden burdayım Harry mutlu musun?'' dediğimde bana yaklaşmaya başladı.

''Uzak dur. Senin bana yaptığın son hareket artık affedilemez. Hepsini geçtim şimdide canımla oynadın. Aslında sen hep canımla oynadın.''

''Bella isteyerek olmadı. Sarhoştum, kızgındım, üzgündüm. Lütfen affet beni!'' Başımı iki yana salladım. Her ne kadar zorda olsa.

''O zaman bana seni affetmem için bir sebep söyle.'' diye bağırdığımda gözlerini sıkıca yumdu.

''Evet belki beni affetmen çok zor ama bana bir şans verirsen yapabilirim.Lütfen burdan çıkıcağın zaman benimle gel." Ağrılarım olmasa ayağa kalkıp yüzüne tükürebilirdim.

''Hala bana bunları nasıl söyleyebilirsin. Anla şunu artık! Sana şans filan vermeyeceğim. Seni bir daha görmeyeceğim. Zayn ile gideceğim." Gözleri dehşete uğramış gibi baktı.

"Yemin ederim öldürürüm. Hem seni hem onu. Ne yani? Onun sevgilisi mi olacaksın?"

"Hayır. O sadece benim arkadaşım." dedim. "Fark eder mi? Seninle onu bile yapamıyorum. Bari hak eden biriyle yapayım." 

Uzun bir süre sessiz kalmıştı. Düşünüyordu. Aslında düşünmek için bile geç kaldı. Keşke her şeyi zamanında fark etseydi. O zaman ikimizde doğru yolda olabilirdik. Birden çatık kaşlarını ortaya çıkardı ve uzun sessizlikten sonra tekrar konuşmaya başladı.

''Pekala. Madem burda bitiyor o zaman sana hayatta başarılar dilerim." Gerçekten gidiyor mu? Gidiyor sanırım. Çok ciddi görünüyor çünkü.

''Ama şunu sana söylüyorum: bir gün geri döneceksin. Ve ben bu dediklerini sana hatırlatacağım. Çünkü senin hayatımı üstlenen bendim. Yapışkan Zayn değil." dedi gülerek. "Hayat o kadar küçük ki mutlaka bizi hiç tahmin etmeyeceğimiz bir şekilde tekrar birleştirecek.'' dedi ve odadan çıktı.

İşte yine onun yüzünden ağlıyordum. Ama belkide ikimiz içinde en iyisi bu çünkü ikimizde acı çekiyorduk. Onu sözlerine aldırmıyordum. Zayn beni yarı yolda bırakmaz. Umarım. Harry gidince Zayn içeri girip yanıma oturdu. Vücudumu uzandığım yataktan kaldırdım ve gövdesine yasladım.

''Bella neler oldu? Harry hiçbir şey söylemeden gitti." dediğinde sertçe yutkundum. "Artık onunla ilgili hiç bir şey görmek veya duymak istemiyorum. Çünkü o hayatımda bir daha olmayacak.'' Bunun olmasını istiyordum. Beynim her ne kadar böyle söylesede, kalbimde acı veren bir şey vardı.

''Ondan nefret edecek kadar ne oldu ki? Tamam babana seni geri verdi ve sen babandan dayak yedin. Aynı zama--''

''Sadece o olsa yine iyi.'' diye lafını kestim. İşte göz yaşlarım yanaklarımdan yine süzülüyordu.

''Ne var ki başka?''

''Harry bana--'' Acaba bana tecavüz ettiğini söylemeli miydim?

''Harry sana?!''

Satılık : Karanlık Günler [h.s]حيث تعيش القصص. اكتشف الآن