6. Bölüm

5.6K 591 127
                                    

- bu bölümü iyi anlamak için bi önceki bölümü okuyun lütfen çünkü geç geldi biraz bölüm.. Unutmuş olabilirsiniz ne olduğunu...

- iyi okumalar 🍁

Hemen yanına oturduğumda, daha rahat nefes alması için üstündekileri çıkartıyordum ki, beklenmedik bir şekilde omuzlarımı kollarıyla sıkı sıkıya sarıp boynuma sarıldı. Sıcak nefesini boynumda hissettiğimde irkilmiştim. Aniden. Sert bir şekilde elim, ne yaptığını bilmeden saçlarına gitmişti. Yapmam gereken doğru şey oymuş gibiydi, saçlarını okşadım ve onu boynuma biraz daha bastırdım. Bacaklarını birbirine bastırıyor ve ufak kasılmalarla titriyordu. Kokusu burnuma geldiğinde gözlerim birkaç saniyeliğine kapandı ve-

Siktir.

Onu hızla üzerimden ittim.

Gözlerindeki yaşlarla bana baktı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve tir tir titriyordu. Titredikçe demir yeleğinden çıkan ses ormanda yankı yapıyordu.

"Lütfen." diye fısıldadı defalarca. Ne için yalvardığını bilmeden.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Yeni yeşeren kokusu bile sertleşmeme sebep olmuştu. Düşünemiyordum.

O Alfa değildi. O bir erkek Omegaydı.

Yavaşça uzanıp demir yeleğini üstünden çıkardığımda, kafesinin kapağı açılmış bir kuşcasına rahatladı. Onu kucağıma çektiğimde hâlâ yüzü gözyaşı ve terden dolayı ıpıslaktı. Tekrar boynuma gömülmüştü. Kolları sıkıca omuzlarımı sararken aynı zamanda kasılan tüm vücudunu bana bastırıyordu. Alev gibiydi teni ve hüngür hüngür ağlıyordu. İlk defa kızgınlığa girdiği için şaşkındı ve belki de böyle bir şey beklemediği için üzgündü de. Saçlarını okşamak dışında hiçbir şey yapmadım. Birkaç dakika sonra rahatladığında, en az ben de onun kadar terlemiştim.

Titremesi geçmişti ama başını başını boynumdan kaldırmıyordu. Saçlarını okşamaya devam ederken nefes seslerimi dizginlemeye çalıştım. Kucağımdan artık kalkması gerekiyordu. Saraya dönmeliydik.

"Majeste-"

"Kimseye söyleme,"

"Tamam."

"Omega olduğumu."

"Biliyor muydun?" Tekrar ağlayacağının haberini veren titremesi, onu sıkıca sarmama neden oldu. "Tamam." diye yatıştırmaya çalıştım. "Sakinleş. Sarayda konuşalım bunu ne dersin?"

"Vincent! Tanrı aşkına kimseye söyleme!"

"Söylemeyeceğim." Fısıldadım "Söylersem beni öldürürler."

Boynuma sıkıca sarıldı tekrar. "Kokun çok güzel. Buradan ayrılmak istemiyorum."

Onu üstümden kaldırmak için ittiğimde gözlerini büyütmüştü bana bakarken. "Gitmemiz gerek."

Korku

Çok korkuyordu. Aynı zamanda bana karşı fazlasıyla utanıyordu. Yüzü ağlamaktan kızarık ve ıslaktı. Gözleri asla benimkilere ilişmiyordu.

Onu atına bindirdiğimde dizginlerini sıkıca tuttu. Saraya dönüşümüz, geldiğimizden biraz daha yavaş ve sakin olmuştu. Yolda ona sorular sormak istesemde, görevimin onun kişisel hayatıyla hiçbir şekilde ilgili olmadığını hatırlayıp çenemi kapalı tutmaya karar vermiştim.

Hava hâlâ kararmamıştı saraya geldiğimizde. Atından inerken bir kez olsun benimle göz teması kurmamıştı yine. Saraya girdiği an herkes ona baksa da, o yine kimseyle göz teması kurmadan odasına geçmişti. Yine de onu takip ettim. Peşinden odasına girdiğimi fark edince sırtı dönük bir şekilde konuştu. "Yalnız kalmak istiyorum."

"Kokun tüm saraya yayılmış olabilir. Ayrıca tekrar nöbet-"

"Biliyorum Vincent." Diye sertçe kesti beni. Sinirlendirmişti bu hareketi.

"Bugün için ilaçlarımı önceden hazırlamıştım. Sadece vaktin gelmesini bekliyordum."

Yatağına oturmadan önce komidinin üzerindeki orta boydaki vazoyu ters çevirdiği anda içindeki paketlenmiş ilaçlar eline dökülmüştü. Paketleri açıp içlerinden biraz aldı ve ağzına götürdü. İçimdeki meraklı kişi, onun için endişelenip aynı zamanda sorular sormak istiyordu. Bir yandan, kendi açımdan baktığımda onun Alfa olmadığı öğrenildiğinde gerçekten işim bitecek, diye düşündüm. Yani prens Jungkook'un sırrı artık tek kişilik bir meseleden fazlasıydı.

"Üzgünüm." Paketleri yanına bırakıp yatakta ayaklarını topladıktan sonra geriye yaslandı. Artık bana bakıyordu ama yüzü hâlâ fazla solgun gözüküyordu. "Çok az tanıdığım bir Alfaya böyle bir şey göstermek istemezdim. Bunu ben de beklemiyordum. Bu yüzden sana karşı çok utanıyorum. Babama rahatsızlandığımı ve dersleri iptal etmen gerektiğini söyleyebilirsin."

"Peki." dedim sakinlikle. "Sana kim bakacak?"

"Hizmetçilerim biliyor."

"Onlara nasıl güveniyorsun?"

"Vincent. Seni bir süre görmek istemediğimi daha kaç farklı şekilde söylemem gerek?!"

Yumruğumu sıkmıştım. Hem de ona karşı.

Bu çok garipti aslında. Tüm bu ona karşı kibirim onun bir Omega olduğunu öğrendiğimden sonra belirmişti. O hâlâ bir prensti oysa ki.

Başımla selam verip odadan çıkmıştım. Tıpkı benden istediği gibi.

.

.

.

Merhabalar nasılsınız?

- Biraz geç gelen bir bölüm oldu çünkü yeni bir texting fic yazıyorum Rockcı Jeon ve fem Taehyung barındıran 😉🎸
Ama belki yayımlamam... Şuan taslakta ilk iki bölümü hazır...

- Neyse diğer bölümde görüşürüz 💜

- iyi ki doğdun, Joon 🍯 🍃
Tanrım bu foto çok güzel...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.














My Old Man is a Thief » taekook Where stories live. Discover now