27. Bölüm

1.8K 169 33
                                    


Medya: Peppina - La Belle Et La Bête

Medyada ki şarkı ve anlamı
çok hoşuma gitti :/

iyi okumalar ✨💜

---

Kalemi tutan eli yavaş ve özenli bir şekilde saf kağıt yaprağının üzerinde kayarken, ucunu gerektikçe mürekkep kutusuna daldırıp çıkarıyor ve yazmaya devam ediyordu. Ülkenin veliaht prensi Jungkook tarafından yazılan bu kağıt, birazdan babası Kral Jeon tarafından imzalanacak ve tüm mal varlıklarıyla birlikte İngiltere krallık tacının en büyük oğluna geçmesi hususunda imzalı hükmünü verecekti. Bir kişinin bile itiraz hakkı olmadan. Bunu yapan bizdik, Jeon'un siyasi adamları, dostları yoktu artık herhangi bir şekilde bize karışacak. Engel olabilecek her şeyi ortadan kaldırmıştık. Tabii kral Jeon'un kendisi hariç.

Jungkook kağıdı kendi elleriyle götürüp verecekti krala. Odaya girdiğinde herkes onu eğilerek selamladı. Gücün artık Jungkook da olduğunu bilmek, onun için kuşkusuz gurur vericiydi. Bu yüzden hep omuzları dik, başı yukarıda ve göğsü kabarıktı. Babasının bilinci sık sık gidiyordu. İmzalamasında hiçbir engel olmayacağını biliyordu bu yüzden. Hizmetçilerinden bir tanesi, ona istediği kalemi verdiğinde Jungkook kralı nazik olmayacak şekilde dürttü ve uyanmasını sağladı. "Artık her şeyi bana devretme vakti." diyerek mırıldandı karşısındaki Omega oğlu, Kral Jeon'un onu anlayacak kadar kendinde olmadığını bilerek. Düzgün bir şekilde imza atması için yatakta doğrulmasını sağladı ve kalemi eline tutturdu. Kral Jeon ve Jungkook, göz gözeydi birkaç dakika boyunca.

Jungkook onun tatmin olacağı şekilde, gerçek bir Alfa prens gibi giyinmişti. Jeon hasta olmasına rağmen gururlu bir şekilde gülümsüyordu ona doğru. "Sen olmasaydın, ben hala acılar içinde kıvranıyordum." Jeon güçsüzce konuştuğunda, Jungkook saygıyla başını eğdi. Krala göre, oğlu onu kurtaracak ilaçları getirtmişti.

Jungkook bir saniye bile tereddüt etmedi. Babası kağıdı imzaladıktan sonra, kral Jeon sonsuza dek sessiz kalacak ve derin uykusundan büyük kıyamete kadar uyanmayacaktı. Elindeki ruloyla kralın odasından çıktı. İçeride kalan hemşireler, yatağında dinlenen adama son kez, rahatlatıcı ve derin bir uykuyla ölüme kavuşturan bir ilaç vereceklerdi iğneyi bir tarafına batırıp.

Ruloyu okumama gerek yoktu, ama yine de okudum. Jungkook, omegalığını reddetmeyecek ve İngiltere'deki ilk Omega kral olacaktı. Buna karşı gelen her kim olursa, vatan haini olarak cezasını misliyle çekecekti. Ama tüm bunların en güzel kısmı, belki de artık kan döken meseleler olmadan birkaç yıl huzurlu bir şekilde Jungkook'un krallığında yaşayabilecek olmamızdı. Jungkook buna inanıyordu. Ben de ona inanıyordum, çünkü şu ana kadar neyi hayal ettiyse, elde etti. Böyle söylememe kızıyordu çünkü o sürekli bunları tek başına yapamayacağını, benimle birlikte yaptığını dile getiriyordu. Haklıydı da. Ben babamın öldürülmesinden sonra İngiltere'ye gelmemle, Jungkook babasıyla konuşup bazı fedakarlıklarımızla beraber -benim sessiz sakince olması şartıyla- yaşamamı sağlamıştı.

Bilmedikleri bir husus vardı ki, bu da benim kral kanı taşıyor olmamdı. Gerçek ismimin Vincent Kim değil, Taehyung Victor Kim oluşuydu. Bunu bilmeleri imkansızdı çünkü, babam bana hemen ölmeden önce söylemişti bu gerçeği. Onlar Vincent Kim'i ölü olarak gösterdiler, ama eski Alman kralının oğlu, hala yaşıyordu.

İngiltere sarayına dönüp, Jackson ve kralın emriyle Almanya'daki sarayımızı basıp herkesi yakarak öldüren tüm herkesi yok etmeden önce, Jungkook'la mühürlenmiş ve aynı birkaç gün içerisinde kilisede evlenmiştik; bunun içinse iki hafta önceye gidilmesi gerekiyor...

My Old Man is a Thief » taekook Where stories live. Discover now