16. Bölüm

3.8K 400 52
                                    

diğer bölümün hızlı gelmesi için
+40 oy ve +30 yorum... 🍁

iyi okumalar 💘

-

"Kız kardeşinin geceliği bence bana güzel oldu." Kapı tarafından gelen Jungkook'un sesini duyduğumda, başım refleksle o tarafa döndüyse de görüntümün netleşmesi ve karşımdaki güzelliği fark etmem yaşadığım şoktan dolayı birkaç saniye gecikmeli olmuştu. Jungkook, karşımda kapıya yaslanmış, beyaz tül geceliğiyle bir dizini diğerinin arkasına saklayarak bana gülümsüyordu. Ona doğru kolumu uzattım.

"Buraya gel."

Ayaklarında hiçbir şey olmadığı için parmak uçlarında zıplayarak yatağa geldi ve beklemediğim bir anda üstüme atladı. Bu ikimizi de güldürmüştü. Kolları iki yanımdan destek alırken aşağıdan ona bakıyordum. Gülümsediğinde gözleri adeta kayboluyor, tavşanı andıran sevimli dişleri ve gamzesi ortaya çıkıyordu. Yüzüme doğru salınan dolgun buklelerini kulağının arkasına yerleştirdiğimde, dudaklarını benimkine yumuşakça dokundurmaya başladı. Dizlerinin ve kollarının üzerinde duran bedenini de üstümde hissettiğimde, sıcaklığı tüm vücuduma yayılmıştı. Onu bir tarafa atmış ve kollarından hiç ayrılmadan üstüne yerleşmiştim. Sürekli onunla olmak isteyen tarafım gittikçe baskınlaşıyordu ve kendimi durduramamaktan çok korkuyordum. Jungkook bunun farkındaydı. "Sorun değil."

Gittikçe artan kokusuna, benimkinin de karıştığını biliyordum. Öpücüklerimize ara vermeden hemen önce yanaklarını kavradım. Loş ışıkla aydınlanan odada parıldayan gözleri, benimkiyle buluştu. Dudaklarım çenesine indi, oradan boynuna doğru ince bir yol çizdim. Omega ise başının altındaki yastığa göçük oluşturuyordu. Boynunu biraz daha açtı. Doğru yere kondurduğum öpücükle dudaklarından ufak bir inleme kazandım. Burası, mühürleyeceğim yerdi. Ama bunun için ne doğru yer, ne de doğru bir zamandı.

Yavaşça yanına uzandığımda, hemen kafasını bana çevirdi. Çeneme tırnaklarını sürterken gülümsüyordu. Sırtını döndükten hemen sonra bedenini bana yaslamıştı. Ufak bedenine arkadan sarıldığımda gözlerini kapamış, yüzünde hâlâ bir tebessüm vardı.
Boynundaki saçları geriye çekip tekrar öpücükler kondurdum. Belimdeki ellerime sıkı sıkı sarıldı. "Beni öpmen, okşaman bana dokunman çok hoşuma gidiyor."

Utanarak söylediğinde her ne kadar kahkaha atmak istesem de, masumluğu yüzünden gülümsedim. "Buna sevişmek deniyor Jungkook."

Dediğime yaramazca kıkırdadı. "Onun devamı olduğunu sanıyordum."

"Evet, var. Olacak. Sadece bize biraz zaman ver."

Onu kollarımdan ayırmadan başucundaki muma uzanıp söndürdükten sonra o gece onun güzel kokan saçları içinde uyuyakalmıştım.

-----------•~•-----------

Gürültülü bir şekilde kapıya vurulduğunda, kendime gelmeye zaman harcamadan hızla açtım. "Atlılar! Geliyor! Kralın muhafızları!"

Min'i yolumdan çekilmesi için kenarı itip nerede olduklarını görebilmek için konaktaki en yüksek yere çıkmıştım. Birkaç metre ötedeki ağaçların kıpırdaması ve gelen sesler, bize geç bile kaldığımızı söylüyor gibiydi. Odaya Jungkook'u almak için geri döndüm. Şaşkınlığından dolayı durmadan bir şeyler sorsa da, konuşmakla zaman kaybetmek istemediğim için onu hızla ata bindirdim. "Helfer Min! Biz uzaklaşıncaya dek sen onları oyalayabildiğin kadar oyala."

Onlar gelmeden konaktan çıkmış olsak bile Min'in onları ne kadar oyalabileceği belirsizdi. "Jungkook, seninle yaptığımız ilk yarışı hatırlıyor musun? Aynı öyle atını sürmeni istiyorum."

My Old Man is a Thief » taekook Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang